04 Mayıs 2024
  • İstanbul15°C
  • Diyarbakır19°C
  • Ankara15°C
  • İzmir17°C
  • Berlin20°C

EKSİLİYORUZ

Ersin Tek

11 Ağustos 2016 Perşembe 09:11

Yerine bırakamayacağımız değerler kadar büyük ölçüde eksiliyoruz.

Acılar doluyor boşalan yerlere.

Yalanlar doluyor.

İhanetler doluyor.

Zulümler doluyor.

Kan doluyor, gözyaşı doluyor.

İzi silinmeyecek ayrılıklar doluyor.

Her seferinde yüreğimize daha büyük yangınlar düşüyor.

Yaşanan her şey hançeremizi zorlayan bir çığlığa dönüşüyor.

Patlayacak gibi oluyor.

Patlıyor.

Acı, keder ve hüzün her yanımızı kaplıyor.

Canımızdan can alıyor.

Trajedimiz büyüyor…

Biz, biraz daha eksiliyoruz.

Eksilenin yerine yenisi de bırakamıyoruz.

Bırakılmıyor, bırakılamıyor, bırakılamayacak…

Yitip gidenler, sancılı yazılara, sevdalı türkülere dönüşüyor gönüllerde.

Acıyla söylenen, hasretle kokan türküler.

Ve acıyı tekrar ede ede gerçekliliğimizle yüzleşiyoruz, alışıyoruz, kabulleniyoruz.

Sonra da yaşanılan her şeyi unutuveriyoruz.

Galiba unutmak zorunda bırakılıyoruz.

Biraz hatırlayınca da darbe üstüne darbe yiyoruz.

Hemencecik belimizi doğrultamıyoruz.

Bir olamıyoruz, birlik olamıyoruz.

Öylece dağınık kalıyoruz, sayısızca parçaya bölünmüş bir halde…

Yine de akıllanmıyoruz.

Akıllanmayacağız, kendimizi tekerrür edeceğiz.

Hep aldatılacağız.

Hep aldanacağız.

Boş sloganların ardında öylece sürükleneceğiz.

Zaman kaybedeceğiz.

Karanlıklara yakalanıp, umutsuzluklara düçar olacağız.

Daha çok eksileceğiz.

En sonunda, ‘ölen öldü, kalan sağlar bizimdir’ diyeceğimiz, o noktaya geleceğiz; gelmek zorunda kalacağız.

Orada duracağız.

Durduğumuz vakit anlıyor gibi olacağız.

Ama eksik ve yanlış olanı yine fark etmeyeceğiz.

Farkında olmak bir gerçekten işe yarar mı, onu da bilemeyeceğiz.

Bilmekte istemeyeceğiz.

Kolay yolu seçeceğiz.

Yine kandırıldık diyeceğiz.

Aslında yine kandıracağız.

Varmak istediğimiz menzile hiç varamayacağız, sürekli geç kalacağız.

Çıktığımız yolu şaşıracak, aradığımız şeyi kaybedeceğiz.

Yetmeyecek bütün bunlar, kendimizi de kaybedeceğiz.

İlk olarak kaybedeceğimiz şeyler, aklımız ve vicdanımız olacak.

Böylece hesap da sormayacağız, soramayacağız.

‘‘Yapacak bir şey kalmadı’’, deyip zayıflığımıza ve günahlarımıza sımsıkı sarılacağız.

Yalana sığınacağız, yalan konuşacağız.

Baştan aşağı yalan olacağız.

İyi birer münafık olacağız.

Hiç utanmadan, sıkılmadan, bu halimizle övüneceğiz.

Kendi yalanlarımıza en çokta kendimizi inandırmaya çalışacağız.

Kendimize daha çok zulmedeceğiz ama doymayacağız, tatmin olmayacağız.

Kafayı yiyeceğiz.

Günden güne takatimiz daha çok kırılacak; daha çok incinip, daha çok kırılacağız.

O güne kadar dört elle sarıldığımız, uğruna tüm hayatımızı feda etmeye hazır olduğumuz o ezberlerimizin yalan olma ihtimaline daha çok yaklaşmış olacağız.

Gerçek korkuyu hissetmeye başlayacağız.

Belki de sarsılacağız.

Ya da hiçbir şey olmamış gibi sessizce uzağından geçip gitmeye çalışacağız, hiç görmemiş gibi davranacağız.

Bunu başaramayınca da, istemeye istemeye savunma moduna gireceğiz. Tonla laf edeceğiz, bir sürü takla atacağız, bunlar yetmediğinde, çaresiz kaldığımızda daha çok bağırıp çağıracağız, tehdit edeceğiz, kalp kıracağız.

Eblehliğimizi çoğaltacağız.

Omuzlarımızdaki vebali çoğaltacağız.

Galiba sadece oyun oynayacağız.

Durmadan oynamak zorunda kaldığımız oyunu oynayacağız.

Oyunu biraz daha sürdürmeye kendimizi mecbur gördüğümüz vakitler olacak; arada bir içimiz cız edecek tabii, vicdanımızın derinlerinden bir sesler yükselecek, rahatsız eder gibi olacak.

Fakat biz duymamaya çalışacağız, duymazlıktan geleceğiz, bastıracağız.

Olan her şeyden sonra, içimizdeki onca acıya, kedere ve hüzne rağmen, hiçbir şey olmamış gibi yolumuza devam edeceğiz…

İşte hep böyle eksildik, eksiliyoruz, eksileceğiz.

Çünkü hep böyle yaşadık, hep böyle yaşıyoruz ve hep böyle yaşayacağız.

Nereye kadar, ne zamana kadar böyle gideceğiz, bilmiyoruz, bilmeyeceğiz.

Belki de kıyamet saatini bu şekilde okuyup alnımızdan sileceğiz.

Ve;

Biz sadece unutmaya çalışacağız.

Unuttuğumuz kadar yaşayacağız.

Yaşadığımız kadar da eksileceğiz.

Durmadan eksileceğiz…

Bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve İlke Haber'in editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.