22 Kasım 2024
  • İstanbul8°C
  • Diyarbakır6°C
  • Ankara10°C
  • İzmir17°C
  • Berlin0°C

DÜŞMAN BİTİNCE, KENDİ GÖRÜNDÜ

Mücahit Bilici-

30 Mayıs 2015 Cumartesi 07:48

Daha önce “Erdoğan’ın başarısının sırları” diye bir yazı yazmıştım. Bu yazı da ona kavramsal ve zamansal bir haşiye olarak okunabilir.

Evet, her yükselişin bir düşüşü vardır. Göz kamaştıran yıldızlar bir gün sıradanlaşırlar. Karizmatik bir lider olan Tayyip Erdoğan da bugün hızla sıradanlaşıyor. Birikmiş bir tarihsel rövanş dalgasının üstünde sörf yaptı. Geniş bir emek altyapısının omuzları üstünde haketmediği bir tek kişilik kahraman olarak dindarlığın ve AK Parti’nin siyasi kredisi üzerinde tasarrufta bulundu.

Lakin, Erdoğan artık düşmanlarını tüketti. Asker bitti. Bürokratik vesayet bitti. Cemaat’in bürokratik varlığı tasfiye edildi. Paralel paranoyasını artık ciddiye alan kalmadı. Belki az bir şey Aydın Doğan var, biraz dövülmeye mecali var görünen. Gerçekten de Tayyip Erdoğan politik kariyeri açısından bir kriz yaşıyor. Bir madde bağımlısının yaşadığı türden bir kriz: Düşman yokluğu sorunu. Bir yerlerden bir darbe tehdidi gelmeli, bir dövüşlük düşman olmalı. Fakat Erdoğan düşmanlarını tüketti. Düşman kalmayınca gözler Erdoğan’ı görmeye başladı. Erdoğan, tüketecek düşman bırakmayınca, kendi kendini üretti. Mağdur savaşçı ve kurtarıcı figürün yerini saray sakini, lüks düşkünü, partisini ve insanları hiçleştiren bencil bir adam aldı.

Birileri ona saldırdıkça Tayyip Erdoğan kazandı. Çünkü kavga kendisini görünmez kılıyordu. Kendi hatalarıyla düşecekken kavga edenler vadesine vade kattılar. Cemaat-Erdoğan kavgası esasen Erdoğan’ın siyasi ömrünü uzattı. Doğal seyrinde çok daha erken açığa çıkacak bir çap ve kalite birkaç yıl gecikti. Bugün dişe dokunur düşman kalmadığı için Tayyip Erdoğan’ın liderliğinin sınırları ve kalitesinin derinliği görünür hâle geldi. Kavga sebebi olan herşey için başkalarını suçlama imkânı var. Ancak zaferi nasıl kutladığın tamamen seni gösteriyor. Kendini ele veren sızıntılar, düşmanla savaş zırhıyla örtülemez hâle geldi. Özetle, deniz bitince, saray göründü! Ve saray, kralın içini dışına çıkardı. Hırsı, dünyeviliği, kabalığı somutlaştı, ışıklandı ve işini bilen soytarılarca alkışlandı. Toplumun nefsi inkâr etse de toplumun bilinçaltı kralın fotoğrafını çekti. Gözlerine inanamadı önce. Şimdi ise fotoğrafa ve saraya inanmamaya başladı.

Bugün henüz itiraf edilmeyen gerçek Tayyip Erdoğan’ın, başta AK Parti olmak üzere, tüm Türkiye’ye yük hâline geldiğidir. Erdoğan’ın vizyon ve liderlik olarak Türkiye’nin önünü tıkadığı bir gerçektir. Davutoğlu’nun bile kendi olmasına, liderlik yapmasına izin vermemiş onun da önünü tıkamıştır. Ancak kendisini toplum nazarında alternatifsiz kıldığı için güçlü görünüyor. Sahip olduğu destek önce gönüllüden gönülsüzlüğe şimdi de destek olmaktan kararsız kalmaya doğru erimektedir.

Karizmatik taktikler tesirini kaybediyor ve büyü bozuluyor. Hakettiğinden fazlasını alan ve bunu sürdürmek için yoluna çıkan her cemaat, parti ve muhalife yalan ve iftira ile muameleyi normal sayan bir siyasetin daha fazla başarılı olma şansı yoktur. Türkiye, Erdoğan’dan uzaklaşma ve kopma sürecine girmiştir. Maalesef büyük bir siyasi imkân heder edilmiş, ne bir anayasa yapılmıştır ne de darbe kurumları kaldırılmıştır. Kader şimdi sınırsız güç ve krediyi bitirip, partiyi de onun kutsanan liderini de sıradanlaştırıp, faniler arasına indiriyor. AK Parti’nin sıradanlaşması ve Tayyip Erdoğan’ın liderliğinin aşılması Türkiye’de demokrasinin bundan sonraki gelişimi için daha sağlıklı olandır. Ne diyelim, herkes için en hayırlı olan olsun.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.