DOKUNULMAZLIKTA SÖYLEM GENEL İCRAAT ÖZEL; KÜRT VEKİLLER!
Sinan Çiftyürek
25 Nisan 2016 Pazartesi 12:53
Önümüzdeki hafta dokunulmazlıkları ele alacak olan Meclis Komisyonu toplanıyor. Komisyon, anayasa değişikliği ile ilgili AKP’nin hazırladığı ve CHP ile MHP’nin de “destek veririz” dediği dokunulmazlık dosyalarının Meclis genel kuruluna taşınmasını görüşecek.
Bilindiği gibi hakkında soruşturma dosyası bulunan vekillerin dokunulmazlıkları kaldırılmadan yargı vekile dokunamıyor. Çünkü Anayasanın 83. Maddesi, “Suç işlediği ileri sürülen bir milletvekili Meclis'in kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz” diyor.
Üç parti anayasanın bu hükmünü bir defaya mahsus geçersiz kılabilmek için geçici bir madde ekleyerek işi çözmeye çalışıyorlar. Anlaşılan üç parti anayasaya aykırı da olsa fiilen Kürt karşıtlığı ekseninde bir kez daha anlaştılar. Zaten CHP Başkanı Kılıçdaroğlu’da açıkça, “anayasaya aykırı düzenleme geliyor. Buna rağmen biz evet diyoruz. Demokrasi için bir bedel ödenecekse öderiz” diyor.
Her şey bir yana hangi demokrasi? Kürde ve kendisine başkaldıran herkese “ya baş eğeceksin ya baş vereceksin” söyleminin devletin en tepe noktasında açıkça dile getirildiği bir rejimde demokrasiden bahsedilir mi? Kılıçdaroğlu demokrasinin gereği değil de “asker brifinginin gereğini yerine getirdim” deseydi mesele anlaşılırdı!
Hırsızı, dolandırıcıyı, rüşvetçiyi, kara para aklayıcısını değil de özgürce söz söyleme hakkını kullanan vekile dokunabilmek için Anayasanın ilgili maddesinin değiştirilmesi üzerine anlaşıyorsun ve bunu da “demokrasi için” yaptım diyorsun! Buna kim inanır?
Bilindiği gibi Anayasa maddesinin değişmesi için Mecliste gerekli olan oy sayısı 367! Eğer bu sayıya ulaşılmazsa o zaman referandum gibi daha fazla zaman alacak bir yola başvurulacak ki bu nedenle ilgili maddenin değişimi için anlaşan üç parti de fire tartışmaları da konuşuluyor. Eğer üç partideki fireler, maddenin değişimi için gerekli olan 367’nin altına düşmezse demek ki Kürt vekile dönük 1994’te yapılanlar benzeri tekrarlanacak.
2 Mar 1994 yılında DEP vekillerinin dokunulmazlıkları kaldırılıp gözaltına alınarak tutuklanmalarının üzerinde 22 yıl geçti. Bugün yapılmak istenen de özünde aynı uygulama. Hedef Kürt vekil odaklı ama söylem ya da kamuoyuna sunulan görüntü farklı. Eğer bu kez de resmiyette 1994 yılında olduğu gibi sadece Kürt vekili hedef alan donulmazlıklar kaldırılmaya çalışılsaydı böyle bir uygulama içerde ve dışarıda büyük tepkilere yol açacağından, dahası Kürt siyasetini halklar nezdinde mağdur duruma düşürüp sahiplenme zeminini güçlendireceğinden korktukları için, görünürde “hepsini kaldırıyoruz” diyerek sözde genelleştirdiler. Fakat “soruşturma dosyası bulunan tüm vekillere dokunacağız” genel spotun altı kazıldığında altında esas Kürtlerin çıkacağı açık. Rakamlar da bunu doğruluyor! Örneğin;
Dosyası bulunan toplam milletvekili sayısı 129. Bunun 25'i AKP, 51'i CHP, 45'i HDP, 7'si MHP'den, biri ise Ankara Bağımsız Milletvekili Aylin Nazlıaka. Fakat vekil başına düşen dosya sayısına gelince tablo netleşiyor. Şu an “Meclis Anayasa ve Adalet Karma Komisyonunda bulunan 567 dokunulmazlık dosyasının 44'ü AKP, 170'i CHP, 333'ü HDP, 16'sı MHP milletvekillerine, 5'i ise Nazlıaka'ya ait bulunuyor.” Dikkat edilirse dosyası bulunan vekil sayısında CHP önde ama dosya sayısında ise 333 ile HDP diğer üç partili vekillerin toplam dosya sayısını aşıyor!
Demek ki donulmazlık meselesinde işin özünde olduğu kadar sayısal olarak da söylem genel icraat ise Kürt vekile özel olacağı açık. Hükümetten daha fazla icra yetkisini kullanan Erdoğan’ın açıkça “dokunulmazlıkların kaldırılmasının terörle mücadelenin bir aracı” olduğunu söylemesi şunu gösterir; Hükümet ve devlet yetkililerinin ileri sürdürdükleri “vatandaşlıktan çıkarma, dokunulmazlıklarının kaldırılması, yargılanma” vb. tehditlerin tamamı esas olarak Kürt siyaseti odaklı olacağı: dahası Meclise taşınıp kaldırılmak istenen dokunulmazlıklarda, söylemin genel icraatın ise Kürt vekillere dönük özel olacağı açıktır!
Yanı yıllarca birikmiş dosyaları indirmekle, topluma “bakın biz hükümet olarak iktidar partisi dahil herkesin dokunulmazlıklarının kaldırılmasını hedefliyoruz” mesajı verilecek ama pratikte Kürt vekiller hedef alınacak.
Donulmazlıklar kalkınca rüşvetçi, dolandırıcı, kamu malını hırsızlamış dosyaları olan vekil ve bakanlar mı yargılanacak? Hayır! Sembolik olarak belki bir iki tane kurban verilebilir ama bu göstermelik adımlarla birlikte siyaset dosyaları indirilecek ki orada da HDP’li vekiller yargılanacak demektir. Dediğim gibi belki göstermelik birkaç tane dolandırıcılıktan, rüşvetten dosyası bulunan vekil de yargılanacak ama esas siyaseten sözünü söyleyen yargılanacak ki burada yine bedeli Kürt vekile ödetilecek!
AKP iktidarının denetiminde hareket eden siyalaştırılmış yargının da mevcut siyasal konjonktürde esas Kürt vekillerin dosyalarını raflardan indireceği açıktır. Böylece önce Amed, Suruç, Ankara’da sivil halkı hedef alan bombalamalarla, sonra altı aydan beri kentlerde halka açılmış savaş üzerinden ortamın terörize edilmesiyle sivil siyasetin etkisizleştirilmesi hamlesine, yeni bir halka eklenmek isteniyor. Akademisyenlerin cezaevlerine konulduğu, öğrencilerin dershanelerde gözaltına alındığı, muhalif seslerin susturulduğu süreçte bu halkaya Meclisteki muhalif ses olarak HDP’li vekillerin susturulması da eklenmek isteniyor.
Dokunulmazlık zırhının kaldırılması neden şimdi gündeme taşınıyor? Neden dün 17-25 Aralık operasyonlarının ardında gündeme taşınmadı da şimdi taşıyor? Çünkü kentlerde halkımıza savaş açılarak etkisizleştirilmek istenen sivil siyasete yeni bir halka eklenmek istiyor. Çünkü içeride hükümetin ırkçı milliyetçi siyasetle hareket etmesine eklenen ırkçı mahalle baskısı Meclise yansıyor. Çünkü hükümete dışarıdan Kürt meselesi nedeniyle basınç artıkça daha çok içeride sivil siyasetin alanını daraltmak istiyor. Çünkü zayıf ihtimal de olsa Kürtsüz anayasa hesapları var. İşte bu ortamda Mecliste muhalif ses olarak Kürtlere tahammül edilemiyor. Bunlara CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu askerden aldığı brifing üzerine devletin milli çıkarları gereği “anayasaya aykırı olduğunu” söylediği yasa tasarısına “evet diyeceğiz” söylemini de ekleyin!
Sonuç olarak; elbette dokunulmazlık zırhı altında genel olarak rüşvet, yolsuzluk, dolandırıcılıkla yüklü dosyaları bulunan vekil, bakan, üst düzey bürokratlara yargı yolunun açılması savunulmalıdır fakat vekilin kürsü dokunulmazlığı da dahil bireyin ifade etme özgürlüğünü kısıtlayacak her adıma ise hayır demek lazım!
Dokunulmazlıkların fiiliyatta esas Kürt vekiller odaklı kaldırılacak olması zaten olabildiğince gerilimli olan siyasal süreci daha da gerekecektir ki yine bunda da en büyük zararı sivil siyaset görecektir. Bu durumda HDP’ye oy veren milyonlarca insanın emeğinin karşılığı ortadan kaldırılarak sivil siyasetin etkisizleştirilmek istenmesi, Türk devletinin ve AKP’nin bilinçli olarak krizi yönetme politikasının bir parçası gibi görünüyor. Buna dikkat edilmelidir!
Gerek Türk devleti ve gerek 14 yıldır iktidar olan AKP; kendi pratiğinde sürgün, soykırım, kırsal alan ve kentleri yakıp yıkma, Kürt dili ve kültürüne baskı ve yasaklarla nihayet bombardımanlarla hal edemediği Kürt, Kürdistan meselesini dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla da hiç mi hiç çözemez!
Eğer gerçekten beklendiği gibi esas HDP’li vekillere dokunulursa o zaman halkımız sivil itaatsizlik temelinde buna güçlü karşı koyması lazım. Bunun zemini var ve her geçen gün yeniden güçleniyor da!
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.