04 Aralık 2024
  • İstanbul8°C
  • Diyarbakır5°C
  • Ankara4°C
  • İzmir11°C
  • Berlin5°C

DOKUNMAYIN...

Ali Bayramoğlu

09 Mart 2016 Çarşamba 10:44

Milletvekili dokunulmazlığı 200 yıldır, parlamenter demokrasilerinin olmazsa olmazı kabul edilen temel bir ilkedir.

Amaç, milletvekillerinin siyasi nedenlerle keyfi yargılama ve cezalandırılmaya maruz kalmasını önlemektir. Siyaset alanında tüm talep ve önerilerin özgürce dile getirilmesini sağlamak, siyasetin özgürlüğüne yönelik baskılara kalkan oluşturmaktır.

Türkiye'de de cumhuriyet tarihi boyunca Meclis'e dokunulmazlığın kaldırılması talebiyle yüzlerce fezleke gelmiş, çoğu reddedilmiştir.

Yine de dokunulmazlığı kaldırılan milletvekili sayısı az değildir: Yaklaşık 40 milletvekili...

Birçoğu yolsuzluklarla ilgili bu 40 dosyadan 15 civarında dosya siyasi niteliktedir.

Susurluk dönemi suçlarıyla ilgili Mehmet Ağar ve Sedat Bucak'ın dosyaları bunlar arasında yer alır. Atatürk'e hakaret ettiği için dokunulmazlığı kaldırılan Hasan Mezarcı bunlar arasındadır.

Siyasi dosyalar arasında öne çıkan, simgesel üç olay bulunur.

Bunlardan ilki dönemin başbakanı Adnan Menderes'i keskin diliyle eleştiren Osman Bölükbaşı'nın dokunulmazlığının kaldırılması ve bu nedenle iki kez gözaltına alınmasıdır.

İkincisi, hakkında komünizm propagandası yaptığına dair bir fezlekeyle TİP milletvekili Çetin Altan'ın dokunulmazlığının kaldırılmasıdır. Bu karar daha sonra Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilecektir.

Üçüncüsü ise 1994 yılında 6'sı DEP'li, 1'i bağımsız Kürt milletvekilinin dokunulmazlıkların kaldırılmasıdır. Dönemin Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş'in “Meclis'te teröristler” var açıklaması sonrası, fezlekeler hızla işleme konacak, dokunulmazlıklar kaldırılacak, polis Meclis'e girip DEP'lileri zor kullanarak gözaltına alacaktır. Dokunulmazlıkları kaldırılan milletvekilleri, 8 ay sonra “PKK talimatları doğrultusunda bölücü faaliyet yürüttükleri” iddiasıyla 15'er yıl ağır hapis cezasına mahkum olacaklardır.

Bunlar, Susurluk olaylarının, faili meçhul cinayetlerin zirve yaptığı, 1991 seçimlerinden sonra esen sıcak rüzgarların aniden kesildiği, Demirel'in “Kürt realitesini” tanıyoruz sözlerinin havada kaldığı günlerde yaşanıyordu.

Bugün ise çözüm süreci denemesinin yarıda bırakıldığı, ülkenin terör ve çatışmalarla kavrulduğu, Kürt meselesinin yeniden sadece bir asayiş sorunu olarak algılandığı yeni bir tıkanıklık evresindeyiz. Ve bir kez daha dokunulmazlıkların kaldırılmasını tartışıyoruz, siyasi iktidar dokunulmazlıkların kaldırılmasını “terörle mücadele aracı” olarak tanımlıyor.

O günler ile bugün arasındaki tek fark 1994'te DEP'in kapatılmış olması, bugün siyasi iktidarın parti kapatılmasına karşı çıkması ve mevzuatın bu açıdan daha dar imkanlara sahip olmasıdır.

Uzun söze gerek yok. Siyasi konular üzerinden dokunulmazlıkların kaldırılması ne zaman gündeme gelmişse, bu, bir tür siyasetsizliğin, siyasi tahammülsüzlüğün sonucu olmuştur.

Siyasetsizlik ortamında, sözün tehlike sayıldığı dönemlerde, dokunulmazlık, çözülemeyen, çözülemedikçe asayiş gömleği giydirilen, toplumsal ve siyasi sorunların, taleplerin, eleştirilerin hapsedildiği bir kutu olmuştur.

Bugün HDP'nin çatışma siyasetini besleyen politikaları ağır bir siyasi vebal ve sorumluluk altında olabilir. Benim kanım da o istikamettedir.

Ancak bu durum hiç bir şekilde bu siyasi partinin temsil ettiklerini tek bir alana, asayiş sorununa indirgeyemez. İndirgediği andan itibaren siyasetsizliği, çözümsüzlüğü derinleştirir.

Bir kaç gün önce yazdım tekrar edeyim. Bu siyasi parti 12 ilde belediye başkanlıklarını elinde tutuyor, 11 ilde yüzde 50'den fazla bir seçmeni temsil ediyor. Bu sosyolojinin, bu temsil gücünün işaret ettiği duyarlılık ve talepler, ne “asayiş, terör, şiddet” kelimeleriyle, ne de “Kürt hareketinin çatışma siyaseti tercihiyle” açıklanabilir. Kürt hassasiyetinin belirleyici olduğu siyasi ve toplumsal alan her geçen gün derinleşirken, Türkiye bu gerçek karşısında ne yapacaktır?

Dokunulmazlıkları kaldırmak, bu sorunları azdırır, öfke siyasetini ifade eder ve öfkeyi tahrik eder.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.