DİYARBAKIR’DAN BAKMAK (2)
Enver Sezgin
03 Haziran 2014 Salı 08:57
Üç hafta önce Diyarbakır’a gitmiş ve oradaki ilk izlenimlerimi bu sütunlarda sizlere aktarmıştım. İkinci durağım, memleketim Batman oldu. Buradaki bakış ta Diyarbakır’dan pek farklı değil.
İlk üç gün akraba, eş dost sohbetleri ile geçti. Sonrasında, çok sayıda insanla konuşma fırsatı buldum. Yıllardır çekilen acılar, yapılan haksızlıklar toplumu siyasetle içli dışlı bir duruma getirmiş. İnsanlar hakları için mücadele etmeyi, yaşamlarının değişmez bir parçası yapmışlar.
Batmanlı dostlarımın “tek başına yola çıkma” biçimindeki uyarılarına aldırmadan, erken bir saatte yola koyuldum.
İlk durağım tarihî Midyat şehri oldu. Cizre ilçesinde uzun bir mola verdim.
Öğle yemeği, sohbetler...
Şırnakil merkezi ve nihayet sınırdaki, Roboski köyüne ulaştım. Burada bir gece konaklayacağım.
Roboskililerin evlerinde yattım, ekmeklerini yedim. Hiç dinmeyen büyük acılarını paylaştım.
Sonra dönüş zamanı...
Yol boyunca karşıma çıkan hemen her köyde durdum. Kısa süreli ve keyifli sohbetler ettim.
Otostop yapan köylüleri arabama aldım. Birlikte yolculuk ettik, konuştuk.
Birkaç gün sonrası için Bitlis üzerinden Hakkâri’ye gitmeyi planlıyordum ki, bir trafik kazasına karıştım.
Kazadan yara almadan kurtulmuştum ancak emaneten aldığım, Suat Önen dostumum arabası büyük hasar görmüş, kullanılamaz hâle gelmişti.
Ne yapalım, Hakkâri’ye gitmek bir başka bahara kalmıştı. Olsun, üç hafta süren izlenimlerimin sonunda bazı sonuçlara varmıştım zaten.
En önemlisi şudur: İnsanlar Barış ve Çözüm Süreci’ni kendi mücadelelerinin bir kazanımı olarak görüyorlar. Bundan asla vazgeçmek istemiyorlar. Bu bir buçuk yıllık çatışmasızlık döneminde hakları uğruna mücadele etmek için silahın dışında da başka araçların olduğunu ve bu yollarla pekâlâ sonuç alınabileceğini çok daha iyi kavramış durumdadırlar.
Ancak, bir yandan da hükümetin çözüm için oyalama yoluna gitmesine, işi ağırdan almasına kızıyorlar. Lice’de meydana gelen olaylardan yola çıkarak bu gibi gerginliklerin sürece zarar vereceği endişesi taşıyorlar. Sürecin provoke edileceğinden korkuyorlar.
Ne olursa olsun eski “çatışma günlerine” dönmek istemiyorlar.
Özel Yetkili Mahkemelerin kaldırılması ve tutukluluk süresinin beş yıla indirilmesi sonrası, bazı KCK tutuklularının salıverilmeleri belli bir rahatlık sağlamış. Öte yandan, yüzlerce ağır hasta mahpusun içerde tutulmasının yarattığı huzursuzluk devam ediyor.
PKK savaşçılarının barışçı bir biçimde evlerine dönmelerinin sağlanması giderek önem kazanıyor, gündemin ilk sıralarına yerleşiyor. (Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi önünde, 15-16 yaşında dağa çıkan/ çıkarılan çocukların ailelerinin eylemleri ses getirdi. Çocukların savaşmak üzere eğitilmeleri kabul edilemez. O çocukların yeri evleridir.)
Soma faciasının meydana geldiği gün Batman’daydım. Bu iş cinayeti, Diyarbakır’dan, Cizre’ye kadar birçok yerleşim biriminde protesto edildi. Böylece “Kürtler kendi problemleri dışındaki sorunlarla ilgilenmiyor” yönündeki eleştirilerin haksız olduğunu bir kez daha görmüş olduk.
Son not: BDP belediyelerinden beklentiler giderek artıyor. İnsanlar oy vererek bir kez daha yerel iktidar yaptıkları partilerinden daha fazla hizmet beklemekte, kimi sorunlarının çözümü için farklı politikalar izlemesini talep etmektedirler. Belki de ilk kez bu partinin seçmeni, partilerine karşı güçlü bir biçimde eleştirel yaklaşmaktadır.
Devam edeceğim.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.