DİYARBAKIR MUTLU, AMED KIZGIN
Hayko Bağdat
19 Kasım 2013 Salı 08:49
Nihayet ziyaret gerçekleşti.
Tayyip Erdoğan, Mesud Barzani, Şivan Perwer, İbrahim Tatlıses, Leyla Zana, Ahmet Türk, Osman Baydemir, Sırrı Sakık aynı karede fotoğraf çektirdi.
Gelin meseleye iki ayrı başlık açalım.
DİYARBAKIR MUTLU
Bu ziyaret barış sürecinin en cesur hamlesidir.
Sürecin seçimlere kurban edildiği eleştirilerinin ayyuka çıktığı bir dönemde Başbakan tüm ezberleri bozarak dağdakilerin döneceğini, cezaevlerinin boşalacağını müjdelemiş, ilk kez “Kürdistan” tanımını kullanmış, bölgede yükselen endişelere pansuman yapmıştır.
Sahnede, Başbakan’ın yanı başında sadece Leyla Zana ve Şivan Perwer değil Hükümet’in bakanı Mehdi Eker de Kürtçe konuşmuş normalleşme adına büyük bir mesafe kat edilmiştir.
Başbakan, makamında Osman Baydemir’i ziyaret ederek BDP ile süregelen temassızlığa son vermiş bundan sonra geliştirilecek diyalog sürecinin ilk ve en önemli adımını atmıştır.
Mesud Barzani’nin davet edilmesi, Öcalan’ın Newroz mesajında tüm kesimlerle paylaştığı “bölünmek değil, Orta Doğu’da Kürtlerle beraber büyümek” önerisinin karşılık bulduğuna yorumlanabilir.
İmralı da Kandil de bu jest karşısında daha ılımlı ve yapıcı davranarak tabanda oluşan iyimser havaya katkı sunmak isteyeceklerdir.
Barış umutları bir kez daha filizlenmiş, bölge halkı kendisine gösterilen ilgi ile güne daha mutlu ve umutlu uyanmıştır.
Hayırlı olsun, tebrikler...
AMED KIZGIN
İktidar eşit ve onurlu bir barış için davranmak yerine 30 yıldır bedel ödeyen BDP-PKK kitlesini by-pass etmektedir.
Başbakan, yakın zamanda, örgütlenmesini tamamlamamış, Hizbullah vahşeti ile yüzleşmemiş, bölgede hâlâ korku ve endişe sebebi olan HÜDA-PAR ile görüşerek başlattığı “bölücülerle değil dininizle barışın” siyasetine yeni bir boyut kazandırmıştır.
Bu ziyarette, TMSF’nin el koyduğu televizyonlar gibi Kürt halkının uluslaşma sürecinin sembollerinin kamulaştırılması hedeflenmektedir.
Şivan Perwer Amed sokaklarında kürsüye çıkacaksa, bu, AKP’nin seçim çalışmalarının PR malzemesi hâline gelmek için olmamalıydı.
Rojawa’da insanlar katliama uğrarken, sınırlara yeni duvarlar çekilirken, direnişe mesafeli duran Barzani, yapacağı milyar dolarlık ticari anlaşmaları Kürt halkının menfaatlerine tercih etmiştir.
Barzani ile savaşılmadı ki onunla barışılsın.
Erdoğan kürsüden barış mesajları verirken esas “barış istemeyenler” diye eleştirdiği kesimler ile masada olduğunu unutmuş görünüyor.
Bu coğrafyada bedel ödemiş yorgun hafızaya karşı yeni bir psikolojik harekât başlatılmıştır.
Anadilde eğitim için yan çizen bir anlayışın konserlerde yapılan düet ile dayattığı makyaj, tabanın taleplerini görmezden gelmek, “makbul Kürt” algısını dayatmaktan öte bir anlam taşımıyor.
Türkiye’de yüzde 7 oyu olan bir harekete yeni liderler ithal etme çabası sürecin başaktörü olan Öcalan ve diken üstünde bulunan Kandil tarafından endişeyle karşılanacaktır.
Savaşırken algılarımızı yitiriyor, kan ve barut kokusu altında sağlıklı cümleler kuramıyorduk.
Şimdi barışmaya çalışıyoruz.
Atılan her adım karşısında panikliyor, çelişiyor, kaygılarımızla yüzleşiyoruz.
Barış zor işmiş, öyle değil mi?
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.