DİYALOG, CEKET DEĞİLDİR…
Hüseyin Gülerce
06 Şubat 2013 Çarşamba 08:33
İç barışı sağlama adına “İmralı süreci” ile önemli bir fırsat yakaladık. Bu konuda, toplumun büyük çoğunluğunda bir umut doğduğu doğrudur. PKK terörünün geçmişte, taban kazanma adına Kürt sorunu ile bir ilgisi olabilir. Ancak asıl sorgulanması gereken, “derin devlet” marifetiyle milletin düşmanlarının arzuladığı bir “Kürt sorunu” çıkartılması için yapılanlardır.
Sayın Başbakan her fırsatta altını çiziyor. Artık sıkıyönetim, olağanüstü hal idareleri yok. 2003’e kadar binlerce faili meçhul cinayetler işlendi. Jitem uygulamaları, köy yakmalar, köy boşaltmalar, Diyarbakır Cezaevi’nde on binlerce insanı işkencelerden geçirmeler yok artık. AK Parti iktidara geldiğinden beri Doğu ve Güneydoğu’da faili meçhul cinayetler işlenemiyor. Başta dil olmak üzere kültürel haklar üzerindeki baskılar sona erdiriliyor. Artık ret, inkâr ve asimilasyon politikaları yok. Sivil inisiyatif sayesinde devlette de bir zihniyet değişimine gidiliyor. Başbakan teminat veriyor; “Benim güvenlik güçlerim operasyon meraklısı değil. Asayiş berkemalsa, askerim kışlasında, polisim de karakolundadır.” diyor. Barış adına bu duruş samimiyeti yansıtıyor. Diyelim ki, samimiyet yok, siyasi hesaplar söz konusu. KCK-PKK-BDP çizgisi gerçekten samimi davransın, bu siyasi hesapları boşa çıkarsın. Toplumda büyük bir umut doğmuşken, AK Parti siyasi hesap peşinde olamaz. Hükümet sorumluluğunu yüklenmiş, milletin derdiyle dertlenmiş insanlara zaten geleceğimizi, torunlarımızı ilgilendiren böylesine hayati bir konuda küçük hesaplar peşinde koşmak yakışmaz. Kaldı ki, Türkiye’nin bu en hayati meselesi çözülürse, siyasi başarının en büyüğü gelir…
Şimdi bütün mesele, BDP yönetici ve milletvekillerinin üslubudur. Bir açıdan bakıldığında toplumu rahatlatan ve “işte bu” dedirten üslup değişimi var. Mesela BDP Diyarbakır İl örgütünün 2. Olağan Kongresi’nde Türk bayrağı asıldı. Eşbaşkan Kışanak; “Biz Türk bayrağını her zaman asıyoruz, bizim bayrakla hiçbir zaman sorunumuz olmamıştır.” dedi.
Tam bu tavır takdir edilirken BDP Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici, bir çuval inciri berbat etti. Şanlıurfa’nın Viranşehir ilçesinde yaşanan olaylarda, gaz bombası atan polislere “şerefsiz” diyerek elini belindeki silaha doğru götürdü. Doğan tepkiler üzerine Meclis’te yaptığı basın toplantısında ise kaş yapayım derken göz çıkardı: “Silaha yeltenseydim, çıkarır, hedefi de gözetler, gözünün ortasına çakardım.” dedi. Kime çakıyor, polise… Şimdi BDP’nin üslubu hangisidir?
Yeni süreç evet, gerçekten bir umut doğurdu. Ama üslup yanlışlığı her zaman en büyük provokasyondur. Tamam, terör sorununun arkasında pek çok ülke var. Siz İmralı ile Kandil ile bu sorunu çözmeye kalksanız bile çözdürmek istemeyenler devreye girecektir. Ama bunlara rağmen aslolan, bizim sorunu kendi içimizde çözebilmemizdir. Bu da diyalog kurmakla, üslubu korumakla olur.
Diyalog, gerektiğinde giydiğiniz bir ceket değildir. Diyalog, durumu idare edeceğiniz bir yol değildir… Diyalog, adam kullanmak, ikiyüzlü davranmak değildir. Diyalog, samimiyet ister. Diyalog, herkesin konumuna saygı ister. Empati ister, sabır ister, hüsnü zan ister, fedakârlık ister. Emniyet birimlerimize, yeri gelmişken bir ricamızı iletsek. Sayın Başbakan, “güvenlik güçlerimiz operasyon meraklısı değil” diyor ve takdir topluyor. BDP gösterilerinde, hâlâ kanunları çiğneyenler var. Bunlara karşı şu sürecin hatırına aşırı güç kullanılmasa, şu biber gazını bir süre sıktırmasanız…
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber