DIŞ POLİTİKADA İNEK FAKTÖRÜ
Hakan Aksay
19 Mart 2017 Pazar 05:12
Dış politikada ders kitaplarına girecek bir hafta yaşadık.
Ekonomisinin düzeyi ve hayat kalitesi bakımından bizden kat kat ilerde olan Hollanda’ya savaş açtık.
Ve onu fena halde küçümsedik:
“Aaa, yüzölçümü Konya kadar! Tükürüğümüzle boğarız!”
“Aaa, nüfusu 17 milyon! Tükürüğümüzle boğarız!”
İşin siyasi hesaplar ve kurnazlıklar boyutunda nelerin ve neden yaşandığı üzerine hafta boyunca çok şey duydunuz ve okudunuz; ben oraya girmemeye çalışacağım.
Benim diyeceğim odur ki...
Nedense dış politikada “insan faktörü” pek kalmadı...
Yani siyasiler bir yol tutturuyor.
Malum, toplumun ve seçmenin milliyetçilik deposu her zaman dolu.
Ne zaman kaşığı daldırsan bol miktarda “yabancı düşmanlığı” geliyor.
* * *
Herkes doğduğu yerden pek bir mutlu. Ne kolay bir mutluluk bu!
Türkiye’de doğdun, Türksün, Müslümansın, Sünnisin...
Ve dünyada en iyi olan hep Türkiye’dir, Türktür, Müslümandır, Sünnidir...
Şansa bak, en iyi özelliklerin hepsi sende var.
Ne büyük piyango!
Sen böylesin de, başka ülkelerin milliyetçileri farklı mı?
Hollanda’nın milliyetçisi, ırkçısı, faşisti de bir yandan kendisiyle, kendi özellikleriyle övünüyor; diğer yandan da kendisi gibi olmayanın gözünü oymaya hazırlanıyor.
Almanya’da, Fransa’da, Rusya’da, Çin’de, ABD’de, her yerde böyle.
Herkes piyangonun kendine vurduğunu sanıyor ve tanımadığı ulusları düşman olarak görüyor.
Dünyanın en büyük ve en kolay inanılan yalanı bu!
Emek harcamadan (doğuştan) sahip olduğun özellikleri tepe tepe kullan!..
* * *
Siyasetçiler bu ucuz yola doğru birkaç adım atıyor. Ve hoooop!
Milyonlarca insan peşinden gidiyor.
“Yaşasın Türkiye! Kahrolsun Hollanda! Ve Hollandalılar!”
Ya da barikadın öteki tarafındaysan, Hollanda (Hollandalılar) ve Türkiye (Türkler) kelimelerini bi zahmet yer değiştir.
Üstelik bazen (bu hafta bizde çok net gördüğümüz gibi) siyasetin sağından ve “solundan” benzer sesler çıkabiliyor. Mesela, CHP’liler iktidarın gerisinde kalmamak için el yükselterek Hollanda’yla ilişkilerin kesilmesini talep edebiliyor.
“Benim milliyetçiliğim seninkini döver!”
Aferin sana!
İnsan yok insan!
Hep siyaset, hep siyaset!
Dış politikada “insan faktörü” kalmadı.
Hollanda’dan ve Türkiye’den aklı başında başında insanlar bir araya gelip gür sesle haykıramadı:
“Ne diyorsunuz siz ya? Ne savaşı? Kimi kime düşman ediyorsunuz? Biriniz seçimde, ötekiniz referandumda 3-5 oy alacağım diye neler yapıyorsunuz?”
Bu ses yok. Varsa bile çok cılız.
Durumdan huzursuz olan insanların çoğu umutsuz, kötümser, pasif, sinmiş durumda...
İnsan kalmadı bu siyaset meydanında.
Varsa yoksa bohçalarında ucuz söylemler taşıyan “yerli” politikacılar ve onların “yersiz taktikleri”...
* * *
Ha, haklarını yemeyelim, bu ortamda siyasete (dış siyasete de haliyle) “katkı yapmak” için ortaya çıkan insanlar yok değil.
Kendi “bağımsız iradeleri” (!) ile “özgün tepkilerini” (!) ortaya koyuyorlar aslanlar gibi!
Farklı partilerden ve görüşlerden oturaklı amcalar...
Biri Hollanda'ya tepki olarak “çok süt veren ineğini keseceğini” duyuruyor.
Öteki Holstein cinsi inekleri kamyonete yükleyip Hollanda'ya postaladığını ilan ediyor.
Vayyy beee!..
Nasıl tepkiler ama!
Hollanda’ya sinirlen, ineğini kes!
Hollanda’ya kız, inekleri memleketine yolla!
Kesince hırsın geçiyor mu? Yoksa Hollandalılar “Aman bunlar ineği kestiği gibi bizi de keser” diye korkuyorlar mı?
İneklerin kamyonetle Hollanda’ya gönderilmesi meselesini düşündükçe aklımı kaybedecek gibi oluyorum.
Ne oldu (ne olacak) o hayvancıklar?
Sınırı geçtiler mi (geçecekler mi)?
Alıcı kim? Yani kime gönderildiler? Rutte’ye mi? Wilders’e mi? Kime?
İnekler gidince ne olacak yani? Korkacak mı Hollandalılar?
Yoksa “Truva atı” türü özel inekler mi bunlar?
Sınırı geçince içlerinden “akıl küpü ve eli kılıçlı Türkler” mi çıkıverecek?
* * *
Ne yapıyorsunuz siz, beyler?
İnek bunlar yahu!
İnek!..
İnek siyasetçi değildir.
Onun hayatı size göre çok daha nettir, siyasete ve siyasi hırslara ihtiyacı yoktur.
İdeolojik bir içeriği falan da bulunmaz bu hayvanların.
Elinizi çekin artık bu ineklerden!
Bu rezilliğe bir son verin!
Bu da “dış politikada inek faktörü” işte.
Doğrusu, bu tür insanları görünce, duyunca, okuyunca...
Onlarla inekler arasında bir tercih yapmak zorunda hissediyorum kendimi.
Tercihim elbette ki ineklerden yana.
Çünkü inekleri savunmayı öğrenmeden insan olabilmek imkânsız.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.