DIŞ POLİTİKADA BALANS AYARI
Aslı Aydıntaşbaş
05 Mart 2015 Perşembe 14:45
Açık açık konuşulmasa da Ankara dış politikada bir arayış içinde.
Aslında mecbur da...
”Değerli yalnızlık” diye ifade edilen ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın geçen ay ”Dünya nezdindeki yalnızlığı umursamıyorum” diye atıfta bulunduğu bu ”sıkışma” halinin faturası, gel zaman git zaman, kabarmaya başladı.
Mısır’la yaşanan krizden dolayı Körfez ülkeleri ve Suudilerle aramız hâlâ düzelmedi. Irak’ta Maliki döneminin bıraktığı nahoş tat, hâlâ tümüyle silinmiş değil.
İsrail ve Mısır’la aramızın kötü olması, bizi ister istemez Ortadoğu’daki ”arabulucu” ya da ”merkez ülke” gibi sıfatlardan uzaklaştırdı. Eski iddiamız kalmadı.
Libya’da desteklediğimiz Müslüman Kardeşler ekolü, kaybetti. Bu ülkeyle ilişkimiz tamamen bozuldu; işadamlarımız geri dönmek zorunda. Ortadoğu’daki mezhep çatışması Lübnan’daki etkimizi de ister istemez azalttı.
İran, Batı’nın da zımni desteğiyle Irak ve Suriye’de önemli bir aktör haline gelirken, 60 yıllık NATO müttefiki koskoca Türkiye, komşularıyla ilgili kilit pazarlıkların süreçlerinin dışında bırakılıyor.
Dikkat etmişsinizdir; ne eskisi gibi kapımızı arşınlayan Batılı siyasiler ne de Çırağan Sarayı’nda haftada bir yapılan o şaşalı dış politika zirveleri var artık...
Avrupa Birliği yolu, zaten içeride yaşanan demokratik daralma yüzünden kapalı. ABD derseniz, artık gönülsüz, sevgisiz bir al-ver ilişkisine indirgenmiş durumda.
Bütün bunları alt alta koyduğunuzda, tablo nahoş. Bu konuda bir şeyler yapmak, dış politikada bir ”balans ayarına” gitmek gerekiyordu. Ama nasıl?
Ben Erdoğan’ın bir ay içinde Suudi Arabistan’a ikinci kez gidişini, Mısır’la alt düzeyde başlayan temasları ve Türkiye’nin Irak’taki IŞİD karşıtı koalisyona aktif katılma kararını bu çerçevede okuyorum. Bir yerden bu yalnızlığı kırmaya çalışmak lazımdı; Ankara da deniyor.
Ancak kolay olmayacak gibi. Türkiye, Maliki döneminde Bağdat’la adeta zehirlenen ilişkileri toparlamak için IŞİD’e karşı savaşan Irak güçlerine askeri yardıma başladı. Doğru hamle. Fakat bu bizi ister istemez IŞİD’in hedefi haline getiriyor.
Önümüzdeki dönemde İncirlik’in koalisyon uçaklarına açılması muhtemeldir. Böyle bir adım, hükümetin Batı’da kaybolan itibarını bir nebze toparlar. Ancak yine aynı sıkıntı var: IŞİD’i kendinize düşman etmiş oluyorsunuz...
Suudi Arabistan’la ilişkiler de benzer ikilemler içeriyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeni Suudi kralıyla baş başa görüşmesinin (tercüme dahil) sadece 35 dakika sürmesi hayra alamet değil. Zaten Suudiler Ankara’ya asıl mesajı, Mısır lideri Sisi’yi Erdoğan’la eşzamanlı davet ederek vermiş durumdalar. Demek ki kral ölse de rejim değişmiyor. Verilen mesaj da net: Ya Müslüman Kardeşler sevdasından vazgeç ya da o soğuk odada bekle.
Bakalım Ortadoğu siyasetine büyük iddialarla başlayan Ankara, bu zor denklemler arasında şimdi ne yapacak?
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.