22 Kasım 2024
  • İstanbul11°C
  • Diyarbakır10°C
  • Ankara14°C
  • İzmir18°C
  • Berlin2°C

DEVLET VE EŞEK

Roni Margulies

16 Kasım 2011 Çarşamba 00:18

Birçok dostumun da aralarında bulunduğu bir yazarlar grubunun bir görüşü, daha doğrusu olayları değerlendirme konusunda bir yaklaşımı var.
“Biz,”
diyorlar, devleti de eleştiririz, PKK’yi de eleştiririz.”

İtiraf edeyim ki bu görüşü tam olarak anlıyorum.

Bu dostlarımın siyasî duruşu ve dünyaya bakışı ile tutarlı bir görüş.

Ve bu dostlarımla hiçbir sorunum yok. Devleti eleştirmekte onlarla omuz omuza durmaktan gurur duyuyorum, onların varlığı beni güçlendiriyor ve benim varlığımın da onlara güç kattığını umuyorum. Başka konularda yollarımız ayrılır, önemli değil.

Ayrılığımız siyasî görüşlerimizdeki temel bir farktan kaynaklanıyor.

Temel fark devlet ile ilgili.

Bu sabah Star gazetesinde şöyle bir haber var:

“Hrant Dink davasının tutuklu sanıklarından Yasin Hayal’in babası Bahattin Hayal cinayet sonrası devlet yetkililerinin kendisini arayarak ‘Hayırlı evlat yetiştirmişsin, tebrik ederiz’ dediklerini aktardı.”

Aynı habere göre, cinayetten sonra Emniyet’te yaptığı bir görüşmede Bahattin Hayal’e “oğlunun önemli işler yaptığı, devlet için çalıştığı söylenmiş.

Bir iki bölüm daha aktarayım Star’ın haberinden:

“Bahattin Hayal, ismini vermediği bir devlet görevlisinin ise cinayetten sonra kendisini kutladığını, ‘Vatana millete hayırlı bir evlat yetiştirmişsin’ diye kendisini tebrik ettiğini belirtti.”

“Trabzon Emniyeti’nde görevli Yahya Öztürk’e ifade verirken de kendisine ‘Biz devlet ve milletimiz için çalışıyoruz. Yasin de devlete çalışanlardan biridir. Yasin gibilere bu devletin ihtiyacı var’ dediğini anlattı.”

Haberin başlığı, “Dink azmettiricisi Yasin Hayal’in babasından şaşırtan iddia”.

Bu başlıkta “şaşırtan” kelimesini ben gerçekten çok şaşırtıcı buluyorum.

Devletin halka hizmet etmekle görevli bir yapı olduğunu düşünenler için,
Bahattin Hayal’in söyledikleri “şaşırtıcı” olabilir.

Benim için değil, çünkü ben devletin öyle bir şey olduğunu düşünmüyorum.

Devlet, bir coğrafyada yaşayan insanlar arasında çelişkiler olduğu için, farklı kesimlerin farklı ve uzlaşmaz çıkarları olduğu için, o çelişkileri bastırmak için ortaya çıkar.

Yani devlet, uyumun değil, uyumsuzluğun sonucudur. Bütün toplumun uyum içinde olduğu, çelişkilerin olmadığı yerde devlete gerek olmaz.

Ve devlet, o çelişkileri egemen olanların, güçlü olanların çıkarları doğrultusunda bastırmak amacını güder.

Hükümetler açıkça toplumun belli kesimlerini temsil eder. Ama hükümetler seçimle gelir, seçimle gider, hep değişir.

Devlet seçilmez, değişmez, hep kalır.

İngiltere’de bir zamanlar “Yes Minister” (Başüstüne Sayın Bakan) adlı bir komedi dizisi vardı. Dizi, İşçi Partili bir bakan ile müsteşarı arasındaki ilişki çerçevesinde kurulmuştu. Her hafta bakan radikal bir şeyler yapmaya, bir şeyleri emekçilerden yana değiştirmeye çalışır, müsteşar her hafta ya bunun niye yapılamayacağını anlatır ya da bakanın önerisini uygulayacakmış gibi davranıp kuşa çevirir, bürokrasiye boğar ve boşa çıkartırdı.

Bakan hükümetti, gelir giderdi; müsteşar devletti, hükümetler değiştikçe o yerinde kalır, hep kendi bildiğini yapardı.

“Kötü” devletlerden, “derin” devletten söz etmiyorum. Bütün devletler böyledir. İdarî yapısı ve maarif sistemi, silahlı kuvvetleri ve kolluk güçleri, yargısı ve cezası ile her devlet böyledir.

Toplumun üzerinde ve dışında, bağımsız ve tarafsız görünür, ama temel işlevi mevcut durumu sürdürmek, duruma muhalefet edenleri engellemek ve cezalandırmaktır.

“Dewlet bi ker be jî xwe lê meke”
sözünün derin gerçeği burada yatar. Devlet eşek de olsa binme! Hiçbir koşulda devlete güvenme. Her toplumun emekçileri, yoksulları, ezilenleri, güçsüzleri bu gerçeği içgüdüsel olarak bilir: Mevcut durumu değiştirmeyi amaçlıyorsan, er veya geç karşında devleti bulursun.

Ben mevcut durumun, Türkiye’nin haldeki durumunun değişmesini istiyorum.

Pek çok açıdan istiyorum, ama şu anda en güncel isteğim Kürt halkının durumuyla ilgili.

Büyük bir kalabalık bu durumu değiştirmek için hareket halinde.

Belki hatalar yapıyorlar, belki gözlerinin üstünde kaşları var, belki bazıları kötü niyetli. Olabilir.

Ama değişim istemekte haklılar ve karşılarında devleti buluyorlar.

İsteyen istediğini eleştirebilir.

Ama temel sorun devlettir, değişimin önünde duran (doğası icabı) devlettir. Temel eleştiri devlete yöneltilmelidir.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.