24 Kasım 2024
  • İstanbul6°C
  • Diyarbakır13°C
  • Ankara1°C
  • İzmir9°C
  • Berlin10°C

‘DEVLET PAZARLIK ETMEZ’

Roni Margulies

03 Kasım 2012 Cumartesi 06:19

Kürt sorununu AK Parti mi çözer, CHP mi çözer?

Soru aklıma geliverince kıkır kıkır gülmeye başladım. Konu ciddi, biliyorum, gülünecek bir şey yok, ama kendimi tutamadım, pardon.

41505Konu Kürt meselesi olunca, Türk siyaset sahnesi bir anda “sınıfsız zümresiz kaynaşmış bir kitle” oluveriyor. Hiçbir konuda anlaşmazmış gibi görünen iki parti Türk devletinin yüce çıkarları etrafında birleşiveriyor.

CHP hakkında fazlaca laf etmeye gerek yok herhâlde, değil mi?

Bence de yok. Ama yine de bir iki laf edeyim.

Hafta başında Cumhuriyet gazetesinde Öztin Akgüç diye bir adamın “Cumhuriyeti Kutlamak” başlıklı bir yazısını okudum.

Kim olduğunu bilmiyordum, akşam eve dönünce baktım. Eski hoca, şimdi Eczacıbaşı Holding yönetim kurulu üyesi. Yani “Cumhuriyet solcusu”! CHP tarzı “solcu”!

Diyor ki, “Baro seçimleri, Ümit Kocasakal ve Metin Feyzioğlu’nun seçim başarıları umut yarattı. Ülkede demokrasi, insan hakları, adalet, insanca yaşamak, haksızlıkları önlemek için cesurca savaşım vermek gerekiyor”.

Ama bi dakka. Öztin Akgüç’e umut veren bu Kocasakal, şu sözleri eden Kocasakal değil mi?

“Anadilde savunma, asla kabul etmiyorum. Bu, hakkın suiistimalidir. Ha, eğer Türkçe bilmiyorsa, o Kürt vatandaşı ilk ben savunurum. Ama Türkçe bildiği halde, ‘İlla da anadilde savunma yapacağım’ demek, bir hakkın suiistimalidir.”

Yani anadilde savunma hakkını kullanmak, o hakkı suiistimal etmektir!

Niye?

Çünkü Kürtler kendi anadillerinde değil, Ümit Kocasakal’ın anadilinde savunma yapmalıdır!

Akgüç ve Kocasakal gibileri, CHP, DSP ve İşçi Partisi, pazartesi günü “Cumhuriyet’i korumak” için sokaklara döküldü.

Cumhuriyet’i korumak gerektiğini ben de düşünüyorum.

Kraliyetten, padişahlıktan, hilafetten daha iyidir cumhuriyet. Koruyalım.

Sakın ha, kraliyet kurulmasına izin vermeyelim.

Ama sokaklara dökülenler “Cumhuriyet” deyince ne anlıyor?

Herkes Türkçe konuşacak, herkes Türk olduğu için mutlu olacak, herkes aynı düşünüp aynı giyinecek. Ve böyle yapmayanları Türk Silahlı Kuvvetleri hâlledecek.

CHP İl Başkanı Salıcı, İstanbul’daki törende 1. Ordu Komutanı Org. Yalçın Ataman ve subaylara dönerek, “Sizin korumanız gereken Cumhuriyet’e biz sahip çıkıyoruz” diye bağırmış.

Türkçesini söylersek: “Darbe yapsanıza lan, daha ne bekliyorsunuz!”

Yani Öztin Akgüç, Ümit Kocasakal, CHP, DSP ve İşçi Partisi cumhuriyeti filan korumuyor.

“Türkiye Türklerindir”
ilkesini, Türk milliyetçiliğini, Türk devletini koruyorlar.

“Demokrasi, insan hakları, adalet, insanca yaşamak, haksızlıkları önlemek” gibi bir dertleri yok. Yalan.

Tek dertleri, devletin “anadilde savunma yaptırtmama” hakkını korumak.

AK Parti’nin derdi ne peki?

Başbakan’ın Almanya’daki şu konuşması hangi dertten kaynaklanıyor olabilir?

“Türkiye’de ölüm orucunda olan sadece bir kişi var. Milletvekilleri ve bölücü örgüt mensupları şen şakrak kuzu kebap yerken, onlara kalkıp ölün diyorlar. Şu anda açlık grevi vesaire böyle bir şey yok. Bu da tamamen şovdur. Ben bakanımı bizzat cezaevine gönderdim, yerlerinde izledi.”

Evet, Adalet Bakanı gitti, yerinde izledi ve 700 kişinin açlık grevinde olduğunu söyledi.

“Türklüğe hakaret”
suçunun cezası, suç yurtdışında işlendiği zaman daha yüksektir. Herhâlde “hem suç işliyorsun, hem de bizi ele güne karşı rezil ediyorsun” mantığıyla.

Yurtdışında yalan söylemenin cezası nedir acaba?

Ve bu yalan niye? Nedir Başbakan’ın derdi?

Türk devletinin yüce çıkarlarını korumaktan başka ne olabilir?

CHP’den bir farkı var mı?

Vedat Türkali
, Başbakan’a hitaben şöyle yazmış:

"Devlet pazarlık etmez’ diyor Sayın Başbakan. Devlet vatandaşına zulüm de etmez Sayın Başbakan. Olayı lütfen tersine yansıtmayın. Kimsenin sizden pazarlık beklediği yok.. Kafanızla işimiz yok bizim. Ama insan olarak herhâlde bir kalp taşıyorsunuzdur. Vicdanınız olması gerekir. Temel insanlık hakları için ölüme yatmış bu kişiler sizin kafanıza değil, bu olması gereken vicdanınıza sesleniyor Sayın Başbakan.. Evet, çözüm yolunu açmanızı, kanı durdurmanızı, ölümlere son vermenizi bekliyor. Koca bir ülkenin sorumlu yöneticisi olarak temel görevinizdir bu. Bağışlayın, sonunda sormak zorunda kalırsak, vicdanım da yok mu diyeceksiniz Sayın Başbakan.”

Yok diyecek.

Mesele Türk devletinin bekası olunca, vicdan filan teferruattır.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.