DEVLET MAHREMİNİN ÖRTTÜĞÜ KAR
Pınar Öğünç
13 Aralık 2013 Cuma 08:54
Mezarlığa saldırıyı protesto ederken ölenler, onların öldürülüşünü protesto ederken bir daha ölenler. 'Selfie' mevhumundan Gever'e, Van'a, ötesine...
Türkçesi için bir karşılık önerildi mi emin değilim. 150 senelik mazisi olan Oxford İngilizce Sözlüğü, hayatın gidişatına göre kelime dağarcığına yenilerini eklerken kullanımı misal geçen seneye göre 17 bin kat arttığından bu yılın kelimesini seçmiş: Selfie. Bilhassa akıllı telefonlarla insanların kendilerini fotoğrafladıkları karelere deniyor. Bir tür oto-vesikalık ama ötesi.
Birkaç gündür ‘selfie’ hadisesi, ansızın Mandela’nın cenazesinin üzerine en çok konuşulan teferruatı haline gelmiş olabilir. Hayır, Obama’nın malum fotoğraf karesinden söz etmeyeceğim. Fakat bu işin kafama takılan bir yanı var. Yılın en iyileri listeleri yapılıyor; psikolojik, sosyolojik tahlillere girişiliyor. Özellikle bu hareketin/belgenin adı konduktan sonra ortalığa dökülen numune sayısı da binlere katlandı. Öyleleri var ki… Arkasına köprüden intihar etmek üzere olan birini alıp çekenler mesela. Aklı duruyor insanın. Ya da yerde yatan (belki de) bir ölüyü sağa yerleştirerek oto-vesikalığını çekenler. İnsanlığın bütününe dair konuşuyor gibi geliyor bu kareler.
Zehirli sayı dizisi
Kar düşünce mevsimi hatırlayan metropol ‘selfie’leriyle aynı gün başka karlı fotoğraflar düşüyor sosyal medyadan önümüze. Tipinin kendi ‘filtresini’ yerleştirdiği anların belgeleri bunlar. Binlerce insanın kavisli yolla birlikte kıvrıldığı bu görüntü, başka bir aralığı, başka bir cenazeyi düşürüyor akla, Roboski’yi. ‘Devlet sırrı’ndan, ‘devlet mahremi’nden müstesna bir kar, 34 gencin ölüsünü sessizce örterken, binlerce insan yine böyle kıvrılıyordu Roboski Mezarlığı’na tabutları taşırken.
Dün de Gever’de (Yüksekova) Bemal Tokçu, bir metre karın örttüğü toprağa kazılan bir mezara gömüldü. Bir mezarlığa yapılan saldırı, o saldırıyı protesto ederken öldürülen Reşit ve Veysel İşbilir, onların öldürülmesini protesto ederken yaralanan ve ölümle mücadelesinden sağ çıkamayan Bemal Tokçu. Kuralı bozulmayan zehirli bir sayı dizisi gibi. Bir de öğrenmişiz Bemal, evsiz, yurtsuz demekmiş.
İkinci Roboski
İMC televizyonunda Hamza Aktan’ın Gever’de 6 Aralık’ta neler yaşandığına dair yaptığı Mercek Altı adlı programda anlatıyordu Ömer Oğuz. Yüksekova Haber’de çalışan ve yıllardır gazetecilik yapan Oğuz, daha önce hiç böyle bir müdahale görmediğinden bahsediyordu. İstenirse iki gaz bombasıyla dağılabilecek nicelikte bir kalabalığa, uyarı yapmaksızın ağır silahlarla ateş edildiğinden söz ediyordu. Ve sonra o hekimleri de açıklama yapmaya iten hastane görüntüleri; Oğuz 90’ları anımsatan görüntüleri tarif ediyordu şaşkınlıkla. “Bu olay ikinci bir Roboski’dir” diyordu. Şimdi, hakikaten bu hadisenin gün ışığıyla buluşmasını talep etmeden çözümden, barıştan konuşmanın imkânı var mı? Bunda ısrarcı olmamanın yolu? Çözmek istemeyenler zaten bir yana…
Aynı gün dondurucu soğukta elektriksiz, susuz, düzgün ısınmasız Van depremzedelerinin fotoğrafları akıyordu önümüzden. “Birine verirsek hepsi ister” kadim devlet mantığıyla, ‘sizin belediyeniz-bizim hükümetimiz’ gerginliğiyle kaderleri dondurulmuş yüzlerce depremzede. Yardım dediğimiz ne, binlerce battaniye mi? Peki ama ne?
(Kar fotoğraflarından mı konuşuyorduk? Ve misal sokaklarda donmaya çeyrek kala yaşamaya direnen Suriyeli sığınmacılar. Ya da Pendik’te yaşadıkları barakalardan ansızın çıkarılan Romanlar. Bunlar da girsin kareye.)
Her karenin arkasında onlar da duruyor. Ama ya hiç görünmüyorlar ya da belki seçilen açıdan bir ışıkla kadrajın sağına alınıyorlar. Aynı kareye girelim, yeter gibi. Bana işte o fotoğrafları anımsatıyorlar. İstenen bu değilse de böyle tab ediliyor fotoğraflar, fotoğraflarımız.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.