22 Kasım 2024
  • İstanbul7°C
  • Diyarbakır6°C
  • Ankara11°C
  • İzmir17°C
  • Berlin-2°C

DEMOKRASİ RİSK ALTINDA

Kadri Gürsel

29 Mart 2015 Pazar 07:46

Uluslararası Basın Enstitüsü’nün (IPI) bu yıl Myanmar’ın başkenti Yangon’da düzenlediği dünya kongresinde açıkladığı özel Türkiye raporu, “Demokrasi Risk Altında” başlığını taşıyor.

Geçen cuma, kongrenin ilk gününde dünyayla paylaşılan 37 sayfalık IPI raporundaki “yönetici özeti”nin ilk paragrafı şöyle:

“Türkiye’de, ülkenin otoritaryenizme doğru sürüklenişinin bir sonucu olarak medya üzerinde geçen yıllardan bu yana artan bir baskı söz konusu. Bu durum, yaygınlaşan bir oto-sansür ikliminin ve Avrupa’daki en sıkıntılı basın özgürlüğü tablolarından birinin doğmasına yol açıyor.”

Medya kuruluşlarına ağır vergi cezalarından basına sansür ve yayın yasaklarına, eleştirel gazetecilerin iktidarın medya tetikçileri tarafından hedef alınmasından patronlar üzerinde baskı kurularak kovdurulmasına kadar, medya özgürlüğünü boğmakta kullanılan bir dizi yöntemin sıralandığı bu bölüm şu paragrafla sona eriyor:

“Türkiye 2015 genel seçimlerine ifade ve basın özgürlüğü dahil insan haklarının külliyen erozyona uğradığı bir ortamda gidiyor. İktidardakilerin tavır ve davranışlarında temel bir değişiklik olmadığı için, her geçen gün artarak yerleşiklik kazanan demokrasideki zayıflama döngüsünün yakın bir gelecekte son bulması maalesef mümkün görünmüyor.”

Kullanışlı hakaret davaları

IPI’ın Türkiye özel raporunda, basın özgürlüğünü daha da kısıtlamak için iktidarın son aylarda sistemli ve yaygın biçimde kullanmaya başladığı hakaret davalarına da özel bir bölüm ayrılmış. IPI, Türkiye’de yürürlükte olan yasaların cumhurbaşkanı başta olmak üzere resmi makam sahibi kişileri hakaret suçlarına karşı sıradan vatandaşlara nazaran çok daha ağır hapis ve para cezalarıyla koruduğuna dikkat çekiyor. IPI, bu durumun kamu görevlerine talip olan yetkililerin daha sert eleştirilere uğramayı da peşinen kabul etmeleri gerektiğine hükmeden Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve diğer uluslararası kuruluşların standartlarına ters düştüğünü belirttikten sonra şu görüşlere yer veriyor:

“Hakareti cezalandıran yasaların eleştirileri bastırmak için kullanmaya uygun olması suiistimale açık bir davetiyedir. Bunun sonucu AKP’nin önde gelen figürleri kendilerini eleştirenleri, özellikle de usulsüzlük konularını gündeme getirenleri hedef almak için bu yasalara sistemli biçimde başvurur olmuşlardır. Bu husus, 2013’teki yolsuzluk operasyonu ile ilgili suçlamalar söz konusu olduğunda özellikle geçerlidir.”

Raporda Erdoğan’ın cumhurbaşkanı seçildiği geçen ağustostan bu yana çoğu gazetecilere karşı olmak üzere 70 civarında hakaret davası açtığı hatırlatılıyor.

Bu arada, güncel rakamın 90’a çıktığını da kaydedelim...

IPI’ın Türkiye özel raporu, ülkemizde gazeteciliğin nasıl, kimler tarafından ve neden ölmeye yatırıldığını etraflı ve objektif bir yaklaşımla anlatmakla kalmıyor, ölüm sürecinden çıkış için 22 tavsiyede bulunuyor.

Bunlardan bazıları özetle şöyle:

Maliye Bakanlığı, TMSF ve diğer kuruluşları eleştirel medyaya mali baskı aracı olarak kullanmayı bırakın.

Medya kuruluşlarına el koyup sahipliklerini hükümet destekçilerine aktarmaya son verin.

Medya sahiplerinin mükafat olarak devlet ihalesi alması ya da ceza olarak bu ihalelerden dışlanmasının önüne geçmek üzere tedbirler geliştirin.

Medya düşmanı söylemlere, boykot çağrılarına, gazetecileri alenen hain, casus ve komplocu olarak itham etmeye son verin.

Bütün destekçilerinizden, ifade özgürlüğü hakkını kullanan gazetecilere karşı uyguladıkları taciz ve sindirme amaçlı davranışlardan vazgeçmelerini isteyin.

Bu tür tutumlar alan internet siteleri, köşe yazarları ve diğerlerine verdiğiniz mali ve diğer her türlü desteği kesin.

Mesnetsiz suçlamalar ya da gazetecilik yapmaktan ötürü hapse atılmış bütün gazetecileri serbest bırakın.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.