22 Aralık 2024
  • İstanbul7°C
  • Diyarbakır3°C
  • Ankara9°C
  • İzmir13°C
  • Berlin7°C

DEMİRTAŞ’I TERLETEN SORULAR...

Aslı Aydıntaşbaş

13 Ocak 2014 Pazartesi 09:45

Adına ”17 Aralık süreci” diyebileceğimiz ”devlet krizi” herkes gibi Kürt siyasal hareketini de berbat bir ikilem arasında bıraktı: Otoriter bir rejim mi yoksa yolsuzluğa bulaşan bir iktidarın derin bir irade tarafından tasfiyesi mi?

PKK lideri Abdullah Öcalan seçimini yapmış gözüküyor: “Ülkeyi bir darbe ateşiyle yeniden yangın yerine çevirmek isteyenler bizim bu ateşe benzin taşımayacağımızı bilmelidir. Her darbe teşebbüsü bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da karşısında bizi bulacaktır.”

Öcalan, Fırat News’de aktarıldığı biçimiyle, kendisini ziyaret eden BDP heyetine yaptığı açıklamada yolsuzluk operasyonunu, bir ”darbe” olarak tanımlayarak, önümüzdeki ayların siyasi satrancında kendisini Ak Parti’nin yanında konumlandırıyor. Açıklamada ”rüşvet” ve ”yolsuzluk” ifadesi geçmiyor.

Belki de bu yüzden, Öcalan’ın açıklamalarının hemen ardından BDP lideri Selahattin Demirtaş’ın dün bir grup köşe yazarıyla yaptığı sohbet oldukça hararetli geçti.

Demirtaş’tan “paralel devlet” lafının patentinin Öcalan’a ait olduğunu, mart ayından itibaren görüşmelerde kullandığını öğreniyoruz. Öcalan, ocak ayından bu yana görüşmelerin tamamında derin devlet temasını işliyormuş. Öcalan, paralel devletin sadece cemaat olmadığını, cemaatin sadece bunun bir unsuru olduğunu, bu yapının uluslararası bir operasyon olduğunu söylüyormuş. Aynı Başbakan’ın meydanlarda anlattığı şablon yani.

Daha da ötesi, Öcalan uluslararası lobilerin paralel devletin arkasında olduğunu söylüyor, bu lobileri de “Londra merkezli bir sermaye grubu, Yahudi lobisi, Chicago’daki sermaye grubu ve Utah’daki akademi” olarak tanımlıyormuş. Bütün bu projelerin Utah’daki akademide lobiler tarafından planlandığını, cemaatin de devlet içindeki organizas-yonundan yararlandığını söylüyormuş.

Hal böyleyken, itiraz çoktu. BDP’nin davet ettiği gazeteciler, Dolmabahçe ekibi değil, uzunca zamandır Türkiye’de demokratikleşme konusunda kaygı taşıyan isimlerdi. Ancak Öcalan’ın olan biteni ‘darbe’ olarak tanımlaması ve hükümetin ‘dış komplo’ tezine destek vermesi bolca sorgulandı.

Gerçi... BDP lideri Selahattin Demirtaş dünkü toplantıda dikkatli bir orta yol tutturmaya çalıştı. BDP’liler, geçen hafta boyunca meydanlarda sık sık “ayakkabı kutusunu” gündeme getirmiş, hükümete yolsuzluklar üzerinden yüklenmişti. Demirtaş da dün “Hırsızlık var. Hangimiz bunun tersini söyleyebiliriz. Mecburen şu an cemaatin hamlesini tamamlaması için dua etmek zorundayız. Neden? Çünkü kamu vicdanının tatmin olması lazım. Toplum olarak hırsızlığı içimize sindirmiş biri olarak devam edemeyiz. Biz BDP olarak ‘Erdoğan’ı yedirtmeyiz’ demiyoruz. Ama gidecekse, paralel devletle değil sandıkta gitmeli.”

Demirtaş’a göre yolsuzluk dosyaları “siyasi bir operasyon” ancak “meşru zemini var.” Ak Parti’nin kurtuluşu ise, şu anda pek istekli gözükmediği demokratikleşme adımlarında: “Paralel devletle bu şekilde mücadele edilmez. Meclis’i arkana alacaksın, reform paketiyle demokrasi çemberiyle kendini garanti altına alacaksın.”

Demirtaş’a göre hükümetin yapması gereken, çözüm sürecine asılmak, şeffaflık, yargıdaki dosyalara dokunmamak ve demokratikleşme. Ancak BDP lideri, Erdoğan’ın tam tersini yaptığını, kendisine yönelik hamlelere ‘paralel devletin istediği istikamette’ otoriterleşmeyle cevap verdiğini düşünüyor...

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.