24 Kasım 2024
  • İstanbul5°C
  • Diyarbakır7°C
  • Ankara0°C
  • İzmir7°C
  • Berlin11°C

DEMİRTAŞ: 400 KM KAREDEN BİR ŞEY OLMAZ

Kadri Gürsel

02 Eylül 2012 Pazar 04:30

BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş önceki gün aralarında benim de olduğum bir grup köşe yazarıyla sohbet etti

BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş önceki gün aralarında benim de olduğum bir grup köşe yazarıyla sohbet etti. Demirtaş’ın Türk kamuoyunda büyük tepki doğuran, 400 kilometre kare yüzölçümünde bir Türkiye toprağının PKK’nın hakimiyetinde olduğu yolundaki ifadesinden, Şemdinli’deki kucaklaşma vakasına, oradan yeni müzakere önerilerine uzanan açıklamalarının ana başlıklarını aşağıda aktarıyorum. Tırnak içindeki ifadeler Demirtaş’a aittir.

400 KM KARE: “Bunu övücü bir şey olarak ifade etmiyorum. Bir buçuk yıldır bu konsepte (Güvenlikçi politikayı kastediyor) bel bağlayan bir hükümet politikası var. ‘Biz bunların belini kırarız’... Bu konsepte olan inanç açıkça engelledi. Bir buçuk yıldır hiçbir adım atmıyor AKP. Ben de Şemdinli meselesinden yola çıkarken diyorum ki bu konsept çöktü. Israr ederseniz daha çok kan akacak. Yoksa 400 km kareden bir şey olmaz. Bizde coşku yaratan bir askeri gelişmeden söz etmiyorum. Bizim muradımız bu değil. Bir, bir buçuk ay PKK kontrol etti; sonra ordu bir operasyon yaptı, daha çok PKK’li öldürdü; sonra PKK geldi... Ne olacak? Sonu ne olur? Bu konseptte ısrar etme. Bu başarılıdır, devam ettiriyorum dedikçe birileri sana destek vermeye devam edecek. Gerçekten de uluslararası destek bulmuştu. İçeride ve dışarıda da. ‘Bu örgütün belini kırmadan bu sorunu çözemeyiz, o yüzden bize göz yumun.’ Şimdi diyoruz ki ‘Destek verdiniz ama tutmadı. AKP’nin size verdiği sözler gerçekleşmedi.’ Şimdi artık yeni bir konsept geliştirmelisiniz çünkü bu siyaset başarısız olmuştur. Ordunuz ne kadar güçlü olursa olsun, yanlış konsept başarısızlığa götürür. Yenilgiye (götürür) demiyorum.”

AYGÜN’ÜN KAÇIRILMASI, KUCAKLAŞMA VE G.ANTEP: “Hüseyin Aygün ve kucaklaşma Kürt hareketinin planlayıp tasarladığı şeyler değil. Siyasi sonuçları BDP’yi etkiliyor. Bunların ince elenip sık dokunarak yapılan şeyler olduğunu sanmıyorum. PKK merkezinde de paniğe neden oluyor. (Aygün’ü kastediyor) Böyle planlanmadığı için de hızlı şekilde salındı. Kürt hareketi bir tren ve vagonları arasında çeşitli atraksiyonlar, hatalar oluyor ama bu trenin nereye gittiğine bakmak lazım. Aygün meselesinde hemen tavrımızı koyduk.

Antep meselesinde de kimin yaptığına bakmadan, hemen hızlı bir açıklama yaptık. Bizim açıklamalarımız daha öncedir PKK’den. Ben ısrarla PKK yapmamıştır şeyinde değilim ama biliyorum ki bu tutuklananlar onlar değil. Bir fail gerekiyordu hükümete. Hükümet bulsun, gerçek ortaya çıksın.

(Şemdinli’deki) Karşılaşma meselesi planlı programlı değil. O noktada PKK kontrolleri olmuş; aynı grup halkı durdurmuş propaganda yapmış. O karşılaşma neticesindeki kucaklaşmanın Türk kamuoyuna doğru bir mesaj verme açısından iyi bir eylem olmadığı ortada. Karşılaşanlar AKP’li olsalar ne yapacaklardı? Oturup onlarla konuşacaklardı. Soruna ne kadar duyarlı olduklarını anlatacaklardı onlara.”

RADİKAL POLİTİKA DEĞİŞİKLİĞİ: “Ortadoğu radikal bir şekilde değişiyor. Radikal bir politika değişikliğiyle Türkiye’nin önüne şunu koyması lazım: Kürt halkı bir hiçti, şimdi aktör oluyor. Bu aktör bağımsız devlet mi olur, özerk mi olur... Bu aktöre bölgesel güçler direnemiyor, uluslararası güçler yol veriyor. (Türkiye’nin) Suriye’de etkili olması, oradaki Kürtleri arkasına almasına bağlı; o da bizi arkasına almasına bağlı; o da bizimle barış yapmasına bağlı. Kürtler Ortadoğu’da bir güçtür; ‘Ben bunlarla nasıl ittifak yaparım?’ diye düşüneceksiniz.”

‘KÜRT KONSEYİ’ ÖNERİSİ: “Bu kadar büyük ve ceberut bir devlet bu radikal politika değişikliğini nasıl yapacak? İlk şart: İki tarafın birbirine güveneceği bir altyapıyı hazırlamak lazım.

AKP diyalog ve müzakereyi kendisine güç devşirmek için kullanıyor. Kendi çıkarı için kullanıyor. AKP’nin iyice sıkıştırılması lazım bundan vazgeçmesi için.

Güven ilişkisinin kurulması için Türkiye açısından doğrudan PKK’yı muhatap almak yerine bir ‘Kürt Konseyi’, ‘Kürt akil adamları konseyi’ olabilir. Bütün Kürtlerin eşit biçimde temsil edildiği bir konsey kurulsun, Türkiye de ‘Ben Kürtleri muhatap alıyorum’ desin. Bu konsey herkesle görüşür; PKK’yle, Öcalan’la... Bunu ben söylüyorum. Suriye’de PYD ve Suriye Kürt Ulusal Konseyi arasında olduysa, burada neden olmasın?”

Demirtaş’ın görüş ve önerileri böyle...

Demirtaş’ın açıklamalarını ve BDP’nin güncel durumunu başka bir yazıda değerlendirmeyi umuyorum.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.