DAĞILAN YUGOSLAVYA’DAN TÜRKİYE’YE UYARI: BÖLÜNMEK ZENGİN İŞİ, HEM...
Nihal Bengisu Karaca
09 Ağustos 2010 Pazartesi 13:36
Dağılan Yugoslavya’dan Türkiye’ye uyarı: Bölünmek zengin işi, hem kanlı hem pahalı
Aslında son derece bencil bir amaçla yola çıktım. Dağılan Yugoslavya’nın sorunlarından çok, ‘kürt meselesi’ Balkanlar’dan nasıl görünüyor merakı içindeydim. Fakat ikisi arasında çok fark yokmuş, dağılan Yugoslavya’nın bugün yaşadığı sorunlar, bizde ‘yarın’ olabilecek hadiseler açısından ‘uyarı’ niteliği taşıyor.
Prizren’li Türkler’in resmi işlemlerini Türkçe yapabilmek gibi bir hakları var, ama bu hak pratiğe geçirilemediği için sıkıntılılar. Gerek Prizren Belediye Başkanı Yardımcısı Orhan Lopar, gerek Tarım bakanı Yardımcısı Fikrim Dimka Türkiye’nin eğitim konusunda Kosova’lı Türklere destek vermesi gerektiğini ileri sürüyorlar. TİKA’nın çalışmaları gerek Prizrenlileri gerek Üsküplüleri memnun ediyor. TRT Türk’ün çektiği Balkan Ekspresi’ni adım adım takip ediyorlar.
OSMANLI ALERJİSİ KAŞINMAMALI
Türkiye’nin devlet olarak Türkçe eğitim veren okullardaki öğretmenlere hizmet içi özel eğitim ve burs benzeri bir avantaj sağlanması gerektiği üzerinde duruyorlar. “Türkçe bir zamanlar şehirliliğe özgü bir statü sembolüydü o yüzden herkes Türkçe öğrenirdi Prizren’de, ama artık Türkçe tehlikeye girdi, Türkiye’nin duruma el atması lazım” diyorlar. Türkiye’nin böyle konularda fazla aktif olması bölgenin dengeleri düşünüldüğünde sorun yaratmaz mı? Fikrim bey bu konuyu soruşturduğunu Kosova’daki hükümet yetkililerinin konu ile ilgili tekliflere açık olduğunu söylüyor. Bu soruya aldığım en önemli yanıt ise rehberlik yapan Liman Osman’dan geliyor: Kendisini Türk milliyetçisi olarak tanımlayan Osman, ‘Türkiye buradaki faaliyetlerinde birleştirici bir harç kullanmalı. Sadece Türkler denildiğinde, Balkan unsurlarının Osmanlı alerjisi uyanabiliyor. Türkiye Türkler için bir şey yaparken Arnavutların ve Makedonların da gönlünü alarak, onları da okşayarak yapmalı’ diyor ve gülerek ekliyor, ‘çünkü burası farklı bir bölge, aynı dinden olsan milliyet sorun olur, aynı milliyetten olsan ayrı din hatta mezhep sorun olur, iyi yönetilemediğinde her apartmandan bir fraksiyon her mahalleden bir devlet çıkar burada’ …Haklı. Hemen bir arka sokaktaki Bayraklı camiinde konuştuğumuz bir vatandaş az önce Vehhabilerin Balkanlarda oyun kurduklarını, İngilizler tarafından desteklendiklerini, bazı camileri ele geçirdiklerini, iki karış sakal uzattıklarını çok şükür Prizren’e hiçbir şey yapamadıklarını anlatıyordu.
KÜRTLER İNSAFLI OLSUN, TÜRKLER MÜTEVAZİ
Konu Türkiye’ye geldiğinde ve ‘sizinle aynı hakları isteyen, en çok anadil meselesi üzerinde yoğunlaşan Kürt milliyetçileri için ne diyorsunuz?’ diye soruyorum. Ahmet Türk tarafından örnek gösterilen Prizrenli’ler ‘biz Kosova hükümetinden zaten anayasal hak statüsü olan Türkçemizle ilgili pratik uygulamaları talep ediyoruz ve Prizren için Kosova’dan bir özerklik filan istemiyoruz, ayrıca bu dava adına asla kan dökmedik’ diyorlar. Üsküp’deki görüşmelerimde ise şu yanıtı alıyorum: “Biz devletlerin tutumlarından çok, kapı komşumuz olan Sırp çok sırp olduğu, okul arkadaşımız olan Hırvat çok Hırvat olduğu için Türk olmak zorunda kaldık diyor Enver Ahmet. Kendisi Üsküp’te Birlik Gazetesi’nde yıllarca muhabirlik ve editörlük yapmış, bölünmeden sonra gazetesi kapatıldığı için artık rehberlik yapan eski bir gazeteci. “Burad halklar birbirinden nefret ediyordu, ayrışmışlardı, Türkiye’de durum henüz öyle değil, Kürtler bunun kıymetini bilmeli, Kürtler milliyetçilerini dizginlemeli. Özerklik talebi bir şekilde ayrılmayı getiriyor, çünkü ana dilde eğitim gibi meseleler toplulukları birbirinden koparıyor, yabancı olunuyor bir süre sonra. Yabancı olduğun zaman bölünme geliyor arkasından. Bunun bedelleri ağır oluyor. Fakirleşme daha artıyor sözgelimi. Kürtler hak talep ederken daha insaflı olmalılar, Türkler ise sakin ve mütevazi’
Sözü Orhan Yunus alıyor. ‘Burada bölünmeyi sadece Sırpların milliyetçiliği değil Slovaklar da tetikledi. Zengindiler, daha Avrupalı idiler, neden paramız fakir bölgelere gitsin, bunları sırtımızdan atalım, AB’ye girelim dediler. Öyle de oldu, AB hemen Slovenya’yı AB üyesi yaptı. Kürtler şanslı, çünkü Türkiye’de bölünmek istemeyen aynı zamanda ülkenin zengin ve gelişmiş bölgeleri. Onlar bunu ister hale gelirlerse artık bölünmeyi kimse durduramaz. Ama şunu söyleyeyim, Slovenya da artık mutlu değil. Neden? Çünkü Yugoslavya’nın en zengin en prestijli cumhuriyeti iken, şimdi AB’de zurnanı son deliği oldular, onlar da eski günleri özlüyorlar’
Peki neden böyle oldu? Sorusuna Enver Ahmet ‘AB Osmanlının yerini dolduramadığı için’ cevabını veriyor.
Ne yazık ki şimdi yine AB’den umutlular, parçalar toplansın anlamlı bir puzzle ortaya çıksın diye. “Ya Türkiye bize adamakıllı bir destek verecek, ya da AB üyesi olacağımız günü bekleyeceğiz” diyorlar.
Ne olmasını isterlerdi? Geriye döndüklerinde keşke Yugoslavya parçalanmasaydı diyebiliyorlar mı?
Ortak kanaat şu: ‘Sırbistan’ın yönettiği, o denli aşırı, saldırgan ve başka ırkları yok edilmesi gereken unsurlar olarak gören bir yönetimin hükmettiği bir Yugoslavya’da yaşamaktansa şimdiki halimizi tercih ediyoruz. Ama şimdiki halimizle kıyaslayınca da Tito dönemini arıyoruz. Buradaki sekiz kişiden yedisi böyle düşünüyor. Ne yazık ki neyin daha iyi olduğu her şey bittikten sonra anlaşılıyor’
Resimaltları:
Orhan Yunus: Eskiden pasaportumla heryere giderdim, dünyayı gezdim. İtibarlı bir ülkem vardı. Büyük bir ülkenin vatandaşıydım. Şimdi kim takar Makedonya’yı? Türkiye’ye bile gidemiyorum artık.
ENVER AHMET : Eskiden daha çok imkana sahiptik, daha az özgürdük, şimdi daha özgürüz ama bu kez de imkanımız yok . Bölünme mutluluk getirmiyor. Var olan avantajlarınızı da elinizden kayıp gidebiliyor. Daha kötüsü kanlı da oluyor. Kürtler türk kürt halkları çatışmasına varmadan olaylar, bu meseleyi durdurmalılar. Çatışma çıkınca kurunun yanında yaş da yanar, hiçbir şeyden haberi olmayan zavallı Kürtler ölür, lazdan çerkezden kısaca öyle bir ortamda ortama uyup biz de hak istiyoruz diyenlere de gelir dayanır işin ucu.
(KUTU):
‘Türkiye’de olanları izliyoruz’
Balkan Türkleri son derece eklektik. Atatürk’ü de seviyorlar, Ak Partiyi de. Ahmet Davutoğlu’nun vizyonu ‘kendilerini yeniden önemli hissetmelerini’ sağlıyor. Türk ordusuna duyulan sevgi ve saygı büyük ama Fethullah Gülen’i de muteber bir şahıs olarak benimseniyor. Kosova ve Makedonya’da Gülen, kendisini eğitime adamış prestijli bir insan olarak görülüyor ve normal şartlarda Türkleri bir ‘mesele’ olarak gören Arnavutlar dahi çocuklarını Gülen okullarında okutabilmek için epey çaba sarfediyor. Okulların Makedonlar arasında da ‘statü sembolü’ olduğu anlatılıyor.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.