DAĞA ÇIKMAK VE MİLLİYETÇİLER
Hilal Kaplan
10 Nisan 2013 Çarşamba 08:32
Milliyetçiler, birbirlerine ne kadar zıt görünürlerse görünsünler, aslında gizli akrabadırlar.
Şeylerin zıddıyla kâim olması gibi, onlar da birbirlerinin varlık sebeplerini oluştururlar.
Birinin ak dediğine ötekinin kara demesine aldanmayın, eninde sonunda aynı düzlemde komşudurlar.
Aynı zihni ufku ve söylemsel kodları paylaşırlar.
Sırtları birbirlerine dönükmüş gibi göründüklerinden aynı kaptan yediklerini çaktırmazlar.
Son günlerde 'Türklük anayasadan çıkartılırsa, dağa çıkarım' diyenleri en iyi Kandil'dekilerin anladığına eminim.
Neticede, Kandil'de de 'Kürtlük anayasaya girmezse, dağdan inmem' diye tehdit edenler yok mu?
Ya da Türklük söylemi üzerinden kurdukları, kerameti kendinden menkul üstünlükleri sona eriyor, milleti hakime kibirlerinin kırılması nefslerine ağır geliyor diye ortalığı ayağa kaldıranlara ne demeli?
Onlardan bir tanesi de 'Artık bu hükümetin meşruiyeti kalmamıştır; silahlı direniş hakkımız meşrudur!' demiş.
PKK da yıllardır 'Halkımıza dışkı yediren, dilimizi inkâr eden, bizi tanımayan devlete karşı direniş hakkımız vardır' diye gencecik çocukları öldürmeyi 'meşru müdafaa' diye savunmuyor mu?
Yola çıkış saikleri birbirinden farklı gibi görünse de varıp varabildikleri nokta bu kadar işte: Dağlar!
Kendilerine sormak lazım:
Yıllardır kan gövdeyi götürürken, her ay onlarca şehit cenazesi gelirken, üstelik TSK'nın sınırda görevlendireceği 'sözleşmeli er' kadroları bomboş beklerken nerdeydiniz?
Aklınız başınıza, PKK silahlarını da bırakıp sınır dışına çekilmek üzereyken mi geldi?
Peki, otuz yıllık bir şiddet döngüsünün son demlerini yaşarken, vurmaktan ve öldürmekten bahsedenler kimi hedef alacaklar?
Anayasaya Türklük girmezse mesela, devletin askerini-polisini mi vuracaklar?
Gencecik çocukları, bu defa da siz öldürdünüz diye, daha 'Türk' bir ülke mi olacağız?
Yoksa silahını bırakıp sınır dışına çekilen PKK'lıları mı durdurmaya çalışacaklar?
Birileri, kendi idealleri ve rahatları için gençleri cepheye sürmeye çalışıyor.
Bu rol kesmelere inanmaya, aynı filmi tekrar tekrar izlemeye devam mı edeceğiz?
Yoksa provokatörlere aldanmadan, sükûnet ve suhuletle bu kan gölünden çıkmaya, yeni bir güne uyanmaya mı çalışacağız?
Seçim bizim.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.