ÇÖZÜM SÜRECİNDE İDARE-İ MASLAHAT!
Tarhan Erdem
06 Ekim 2014 Pazartesi 04:01
Çözüm Süreci çalışmalarının hangi kurularca nasıl yürütüleceğine ilişkin “Esaslar” Bakanlar kurulunca bu ayın başında yayımlandı (Resmi Gazete, 1. Eylül).
Esaslar’a göre “Çözüm Süreci, bölücü terörü sona erdirerek …. Türkiye’yi demokraside, hukukta, ekonomide, dış politikada, dünyanın en önde gelen ülkelerinden birisi haline getirmeyi hedeflemektedir”.
Esaslar’ın uzun 1’inci maddesi, düzenleme belgesinden çok, beyanname üslubuyla yazılmış, propaganda metnine benzemektedir. Bu maddede, hedefe nasıl ve hangi yollarla varılacağına dair bir tek cümle bile yoktur.
Bakanlar Kurulu Kararıyla, Çözüm Süreci strateji ve politikalarını belirlemek, uygulamayı izlemek, koordinasyonu sağlamak, sorumlu kurumları belirlemek, plan taslaklarını onaylamak, uygulama sonuçlarına ait raporları değerlendirmek üzere, Başbakanın başkanlığında, Başbakan Yardımcıları, dört bakan, Başbakanlık Müsteşarı, MİT Müsteşarı ve Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarının katılacağı “Çözüm Süreci Kurulu” oluşturulmuştur. Kurul’un sekreteryası Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı tarafından yürütülecektir.
Kurumlararası izleme, işleyiş, bilgi ve destek yükümlülüğü başlıklı maddelerde yazılanların hiçbiri yeni değildir, 20 yıl önce de bunların yazıldığı Bakanlar Kurulu Kararı herhalde yayımlanmıştı; yenilik “Kürt realitesinin” inkar edilmiyor olmasıdır.
Hedef diye tanımlanan nedir? “Bölücü terörü sona erdirmek”! Sonra da, “dünyanın en önde gelen ülkesi olmak”!
Kürt Meselesini sadece Kürtlerle sınırlı sanmanın ve Çözüm Süreci’nin amacını “terörün bitirilmesi” olarak koymanın, sorunu hiç bilmemek ve anlamamak olduğunu kaç kişinin, kaç kez söylediğini ve yazdığını okuyucuların hafızasına bırakıyorum.
“Kürt Meselesi” olarak söylenegelen durumun kaynağı, eşitlik ve katılımcılık olmayışıdır! Eşitlik, ifade özgürlüğünü; katılımcılık, yönetime katılmayı talep eder! Bunlar hakkında bir şey söylemiyorsan, hele bugün, Kürt Meselesi hakkında bir şey söylemiyorsun demektir.
Bakanlar Kurulu Esaslar’da eşitlik, ifade özgürlüğü, yönetim sistemini değiştirmeyle ilgili iradesini belirtmeden veya Çözüm Süreci politikalarını açıklamadan; “Çalışmalar aşağıdaki başlıklar altında yürütülür” diyerek, sosyal programlar, ekonomik programlar, güvenlik ve silahsızlandırma, kamuoyu diplomasisi gibi 11 başlık yazmıştır.
Nasıl tanımlandığı belli olmayan başlıklar altında strateji, politika ve eylem planını hangi kurumların hazırlayacağı belirsizdir, taslakları hazırlama sorumluluğu kimin olduğu; komisyona ne zaman geleceği, Çözüm Süreci Kurulunun ne zaman bunları inceleyeceği anlaşılmamaktadır; zaten yapılsın diye de yazılmadığı açıktır!
Bakanlar Kurulu “Esaslar”’ı yayımlamakla hiçbir anlaşılır politika ve kural getirmemiş, ölçülebilir hiçbir hedef koymamıştır.
Bu belgeyle, geçen Temmuzdaki Kanun’un ve Çözüm Sürecinin hiçbir tarafı açıklanmamıştır. O gün hangi soru varsa, Esaslardan sonra da aynı sorular devam etmektedir.
Tarihimizde bu çalışma yöntemi yeni değildir; Osmanlı Devletinin son zamanlarında da zamanı, tahsisatı, sorumlusu gösterilmeden birçok ferman çıkarılmış, sonuç izlenmemiş ama bahsi geçtiğinde “idare-i maslahat ediniz efendim” cevabı verilmiştir.
Yani, durumu ve bulunduğumuz yeri koruyarak söz konusu işi, olabildiğince yararlı biçimde yürütelim veya yürütüyor görünelim! Geçen hafta yayımlanan Esasların, “idare-i maslahat” anlayışıyla hazırlandığı anlaşılıyor!
Eşitlik, insan hakları ve yönetim sistemi alanlarında Hükümet, önümüzdeki aylarda ciddi bir adım atmayacağı gibi, kararını da gösterme gereğini duymamaktadır. Nereye varacağını göreceğiz!
Günümüzde, kapalı politikanın başarılı olma şansı yoktur; yüreğini ve aklını halka açarak politika yapanlar kazanacaktır.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.