19 Mayıs 2024
  • İstanbul18°C
  • Diyarbakır27°C
  • Ankara24°C
  • İzmir29°C
  • Berlin18°C

ÇÖZÜM SÜRECİNDE GERÇEKLERLE BAŞ BAŞA VE YÜZ YÜZE

Ruşen Çakır

10 Kasım 2014 Pazartesi 04:49

Çözüm sürecinde belli bir tıkanmanın yaşandığı muhakkak. Eğer samimi olarak sürecin yoluna devam etmesini ve Türkiye’deki “tüm sorunların anası” olan Kürt sorununu kalıcı bir şekilde çözmek istiyorsak, yaşanan sıkıntıları ve bunların kaynağını saptamamız, yani gerçekleri görüp onlarla yüzleşmemiz şart. Gelinen noktada şu gerçeklerle baş başa kaldığımızı düşünüyorum:

ÖCALAN İLE PKK VE HDP ARASINDA PEK FARK YOK: Hükümet çevreleri sürecin başından itibaren İmralı ile Kürt siyasi hareketinin (KSH) diğer kolları arasında fark olduğunu savundu ve artıları Öcalan’a, eksileri diğerlerine yazdı. Öyle ki PKK ve BDP/HDP’nin, bazı dış güçlerin etkisiyle liderlerine komplo kurmaya kalktıklarını bile ileri sürdüler. Ancak gerek Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın söyledikleri, gerekse Radikal’de Murat Yetkin’in yazdıklarından, tam tersine, dışardakilerin hâlâ İmralı’nın çizdiği perspektif içinde hareket ettikleri anlaşıldı. Dolayısıyla sürecin her kriz anında devreye sokulan “Öcalan ile konuşuruz, o dışardakileri ikna eder” oyununu daha fazla sürdürmek mümkün değil. Çünkü ikna edilmesi gereken kişi Öcalan’ın ta kendisi.

“DIŞ GÜÇLER” OLGUSU YANLIŞ HESAPLANDI: Hükümet, Oslo süreci deneyiminden çıkardığı derslerden ve Kandil’in dış güçler tarafından yönlendirilmeye açık olduğu önermesinden hareketle çözüm sürecinin merkezine Öcalan’ı yerleştirdi. Bu aslında doğru bir stratejiydi. Fakat siyasi nedenlerle süreç ağırdan alınınca ve en önemlisi (IŞ)İD olgusuyla birlikte Kürt sorununun hızla bölgesel, hatta uluslararası bir soruna dönüşmesi öngörülmeyince bu stratejinin pek işlerliği kalmadı. Bu bağlamda, KCK Eşbaşkanı Cemil Bayık’ın “üçüncü bir gücün” çözüm sürecine gözlemci olması için çağrı yapması ve özellikle ABD’nin adını zikretmesi anlamlı. Bayık’ın Öcalan’a rağmen konuşmadığını kabul ettiğimizde kendi Kürt sorunumuzu başkalarını karıştırmadan çözme şansımızın giderek azalmakta olduğunu düşünebiliriz.

Ruşen Çakır'ın yazısı

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.