CİZRE VE KOBANE ‘AYNI’
Amberin Zaman
13 Şubat 2015 Cuma 08:50
Gece saat on. Hava soğuk ve sisli. Dar sokaklarda hendekler kazılmış. Derme çatma evlerin duvarları PKK sloganlarıyla kaplı: “Diren Kobane”, “Fuhuş’a Geçit Yok”. Çoğu “YDG-H” imzasını taşıyor. Yani “YurtseverDevrimci Gençlik Hareketi” ismiyle kurulan PKK’nin gençlik kolunun baş harflerini. Semtin ana girişlerine kurulan “kontrol noktalarında” vatandaşlar “nöbet” tutuyorlar.
Elektrik tellerinden asılı Apo portreleri, PKK bayrakları manzarayı tamamlıyor. Burası Cizre’nin merkezinde bulunan Cudi Mahallesi. “Bizden izinsiz Hizbullah, polis, hiç kimse buraya giremez,” diyor Sami adında bir genç.
Ekimde patlayan Kobane olaylarından beri Cizre diken üstünde oturuyor. Gerginlik Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Kobane düştü” demesiyle patlak vermişti. Başta Diyarbakır’da olmak üzere kitleler sokağı dökülmüş, PKK sempatizanlarıyla Hizbullah’ın siyasi kolu Hüda-Par arasında şiddetli çatışmalar yaşanmıştı ardından güvenlik güçleri devreye girmişti. “Yoksa 90’lı yıllara mı dönüyoruz” sorusu dudaklarda. Özellikle de Cizre’de…
Cizre, 92’de yaşanan kanlı Newroz türü provokasyonların sahnelendiği “özel” bir yer. 27 Aralık’tan itibaren ilçede dördü çocuk toplam altı kişi öldürüldü. En son kurban güvenlik güçleri tarafından vurulduğu iddia edilen 12 yaşındaki Nihat Kazanhan. Suçu? Zırhlı araçtaki polislere zafer işareti çakmak.
PKK ve Hüda-Par arasında çıkan silahlı çatışmaların nedenini birçok Cizreli şu şekilde özetliyor: “Süreci bozmak suçu Kürtlere yüklemek ve Kürtleri yeniden birbirleriyle çatıştırmak.” İddialara göre “esas fail” ise “devlet”. Kimi HDP’li ve AK Partiliye göre ise Gülen Cemaati güdümündeki Emniyet güçleri.
Sahiden birtakım “derin” güçler barışı sabote mi ediyor? Hüda-Par’a bağlı oldukları iddia edilen “Şeyh Sait’in Askerleri” kim? Bunların üzerine kafa yorabiliriz ancak esas meseleyi ıskalamış oluruz. Zira tarif ettiğim manzara PKK- Hüda-Par- derin devlet üçgenini aşan çok daha derin bir soruna, bir duygusal kopuşa işaret ediyor. Bölge halkı, özellikle gençler çok öfkeli.
Nöbet tutan delikanlılardan biri küçükken babasının kendi gözlerinin önünde asker tarafından yere yığılana kadar nasıl coplandığını anlatıyor. Bir diğeri “annemin karnındayken beri” batıya, karın tokluğuna fındığa, her yıl gittiğini anlatıyor. Yıllarca yaşadıkları onca baskı ve zülüm yöre halkının iliklerine işlemiş. Bir nevi “konjenital öfke” sözkonusu. HDP Meclis’e girmezse “daha güzel olur, kendi meclisimizi kurarız” diyen çok kişiye rastladım.
Cizre’nin 27 yaşındaki zarif kadın belediye başkanı Leyla İmret’in hikâyesi de hüzün dolu. Babası bir baskın sırasında jandarma tarafından vurulmuş. Aile darmadağın olmuş. İmret annesinden ırak Almanya’da akrabalarının yanında büyümüş.
İşsizliğin yüzde 70’lere vardığı ilçenin sorunlarıyla boğuşan İmret beri yandan sokak ile devlet erki arasında dengeyi oluşturmaya çabalıyor. İşi zor. İktidarın Suriye politikası Kürtlerin devlete karşı duyulan güvensizliği katladı. Milliyetçi duyguları da. Her kadar hükümet inkâr etse de, ellerde somut kanıt olmasa da devlet Kürtlere karşı IŞİD’i kolluyor inancı kök salmış bir kere.
Son dönemde onlarca Cizreli genç PKK tarafından Türkiye’de dağda eğitildikten sonra IŞİD’e karşı savaşmak için Kobane’ye ve Şengal’e cephelerine gidiyorlar. Bunlardan biri Muhammed Bilik. Henüz 14 yaşındayken panzere taş attı diye bir yıl dört gün cezaevinde yatan Muhammed geçtiğimiz yıl örgüte katılmış, Cudi Dağı’nda eğitildikten sonra Kobane’ye gitmiş. “Çok gururluydu” diyor eğitimi sırasında Muhammedi ziyaret eden annesi Selma Bilik. Ne var ki Muhammed 27 Ocak günü Miştenur Tepesi’nde IŞİD tarafından vurularak öldürüldü ve ardından Kobane’de gömüldü. Acılı anne “Oğlum cezaevine girdiği gün dağa çıkmaya yemin etti,” diyor ve ekliyor: “Orası da bizim, burası da bizim. Fark olsaydı cenazemizi getirirdik.” Bu sözler bölgedeki ruh hâlini özetliyor.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.