23 Kasım 2024
  • İstanbul8°C
  • Diyarbakır17°C
  • Ankara15°C
  • İzmir19°C
  • Berlin3°C

CİNAYET VE KAN İZİ...

Ali Bayramoğlu

02 Şubat 2012 Perşembe 07:33

Kasım ayı sonunda Diyarbakır'da bir toplantıya katılmıştım. "1838-1938 arası Diyarbakır ve havalisinin iktisadi ve içtimai tarihi" başlığını taşıyordu. Türk, Ermeni, Kürt, Amerikalı, İrlandalı çoğu tanınmış bilim adamı katılmıştı toplantıya...

Prof.Dr. Ayhan Aktar'ı bilirsiniz...

"Cumhuriyet dönemi azınlık politikaları" konusunda çalışır, Varlık Vergisi konusunda çalışmaları eşsizdir, bu konuda "bir numaralı" isimdir. Aktar son dönemlerde araştırmalarında tarihi biraz daha geriye çekti, 1915'i de çalışıyor.

Bu çalışmaların ilk sunumlarından birisini Diyarbakır'da yapmış, Diyarbakır'ın 1915'i nasıl yaşandığını, o tarihte Diyarbakır'da neler yaşandığını belgelerle anlatmıştı.

Etkileyici bir sunumdu Ayhan'ın yaptığı, adeta o günleri yeniden kurarak aktarmış yaşananları...

Dün Taraf Gazetesi'ndeki köşesinde yine Diyarbakır ve 1915 konusuna değindi...

Ama fazlasıyla...

Bu şehirde İçkale'de çıkan kafatası ve kemiklerin JİTEM'in öldürdüğü Kürtlere ait olabileceği kadar, İttihatçılar ve Kürtlerin 1915'de öldürdüğü Ermenilere de ait olabileceğini söylüyor Aktar...

Diyor ki,

- "Diyarbakır tarihinde her zaman 'devletlu' takımının yerleştiği İçkale'deki eski hapishanenin Sultan II. Abdülhamid (1876-1909) döneminde yapıldığı tahmin ediliyor. Yakın zamana kadar cezaevi olarak kullanılan eski hapishane binasının Diyarbakır'ın yaşadığı katliamların tarihinde özel bir yeri vardır..."

- "16 Nisan 1914 cuma günü, Diyarbakır'da Ermenilerin oturduğu Hançepek Mahallesi askerler ve milisler tarafından kuşatılır. Evlerde asker kaçakları ve silah aranır, 300 kişi gözaltına alınır. Asker kaçakları Askerlik Şubesi'ne teslim edilmek yerine, İçkale'deki hapishaneye konurlar..."

- "Üç gün sonra Diyarbakır'daki bütün Ermeni hayır kurumlarının yöneticileri ve Ermeni toplumunun ileri gelenleri toparlanır. 21 Nisan günü ise, Taşnak, Hınçak ve Demokratik partilerin başkan ve yöneticileri hapse atılırlar. 1 Mayıs'a geldiğimizde artık sıra Ermeni toplumunun bütün okumuş insanlarına, tüccarlara, doktorlara, avukatlara, mühendislere, dükkan sahiplerine, devlet memurlarına, hâkimlere, Piskopos Çalgadyan dahil, Katolik, Protestan tüm rahiplere gelmiştir. İçkale'deki hapishane artık adam almamaktadır. Mahkûmlardan bazılarının tırnakları sökülür, falakaya çekilirler. İşkencenin amacı silahların saklandığı yerleri öğrenmek ve ayaklanma planlarını çıkarmaktır. Kapasitesi sınırlı olan hapishanede yaklaşık 1000 kişi bulunmaktadır...

- "Bütün bu insanlar can verdiler..."

Kemikler onlara ait olabilir mi?

Birkaç gün önce bu köşede "Kafatasları" başlıklı bir yazıda, Diyarbakır'ın Sur ilçesindeki İçkale'nin hem o kentin hem bu ülkenin, alabildiğine ölüm, kan, işkence çağrıştıran yerlerinden birisi olduğunu belirtmiş, bulunan kemiklerle JİTEM arasındaki bir bağ olabileceğini söylemiştim...

İçkale'nin kanı belli ki daha eski, daha derin...

Kafataslarına adli tıptan gelecek sonuç hüküm koyacak...

Ancak bulunan kanın izi ister 1990'na gitsin, ister 1915'e ortada bir iz var, kan var ve yüzleşilmesi gereken gerçekler var...

Aktar'ın gündeme getirdiği gerçeğin ve ihtimalin tartışılmasının şu esnaya, Fransa'daki inkar yasası etrafındaki gelişmelere denk gelmesi de ilginç ve manidardır.

Siyasetin tarih yazması ne denli kabul edilemez bir durumsa, yaşanmış katliamlar, kırımlar da o denli çıplak bir durumdur...

Kırım, soykırım, katliam, bu topraklar meselesi bizim meselemizdir...

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.