22 Aralık 2024
  • İstanbul7°C
  • Diyarbakır4°C
  • Ankara2°C
  • İzmir9°C
  • Berlin5°C

CHP’YE DERSİM TUZAĞI

Aslı Aydıntaşbaş

21 Kasım 2011 Pazartesi 11:37

1938 Dersim olaylarında CHP’nin rolü tartışılıyor. Ama henüz binlerce kişinin öldüğü harekatla ilgili resmi arşivler bile açılmadı.

Doğru, medyanın Dersim ilgisi aslında “tarihle yüzleşmekten” ziyade CHP ve Kılıçdaroğlu’nu sıkıştırmayı hedefliyor. Ama yine de anamuhalefet kompleks yapmadan tarihin bu kara sayfasıyla ilgili bir Meclis komisyonunun önünü açmalı. 

33235

Hükümete yakın  duran medya kuruluşlarının bir anda “resmi tarihle yüzleşme” hevesine girmesi, pek hoşuma gitti.
 CHP Tunceli milletvekili Hüseyin Aygün’ün Zaman gazetesine verdiği röportajla başlayan Dersim tartışması, dün Star, Bugün, Türkiye gazetelerinde birinci sayfadan devam ettiriliyordu.
 Hiç itirazım yok. 1938 Dersim olayları, gerçekten de cumhuriyet tarihinin en kara sayfalarından. İyi ki bu dönem Meclis’te Aygün gibi Pandora’nın kutusunu açmaya cesaret eden aktivist siyasetçiler var.
 Ancak bir anda Ak Parti’ye yakın medyaya vahiy gibi inen “tarihle yüzleşme” sevdasının arkasında CHP’nin içini karıştırmak, Dersimli katliam mağduru bir aileden gelen Kemal Kılıçdaroğlu’nun koltuğunu sarsmak amaçlı olduğuna da şüphe yok.

Ne dese eleştirilecek

 Dersim tartışmasında CHP karşıtları için bir taşla birkaç kuş vurma imkânı var. İlk hedef, seçim sürecinde Anadolu’nun bazı bölgelerinde “Sünni refleksleri” tetikleyerek Ak Parti’ye sandıkta ciddi bir başarı getiren Kılıçdaoğlu’yla ilgili “şecere” ve Alevilik meselesini sürekli gündemde tutmak. Bilin ki bu yayınlar, gerçekte Dersim’de yaşananları su yüzüne çıkarmak kadar, “Bakalım Dersimli Kemal ne yapacak?” diyebilmek için. Nihayetinde de emin olun, CHP liderinin alacağı tutum, ya “Adam Dersim’e bilet tam sahip çıkamadı!” diye “cesaretsizlik” ya da tam tersine “Adam ne de olsa Alevi” diye bir “aykırılık” unsuru olarak lanse edilecektir.

Yine de bu dosyayı açın!

 Dersim tartışmasını sürekli alevlendirmenin bir başka güzel yanı da, partinin genetik kodlarındaki “Atatürk hassasiyetini” kaşıyarak Kongre öncesi CHP içinde Önder Sav-Deniz Baykal nostaljisi içindeki sert Kemalistleri gıdıklayabilmek. (Hüseyin Aygün’e karşı sert bir bildiri yayınlayan 9 CHP’li vekilin durumunda olduğu gibi.) Ak Partililer Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin başına geçmesini kısa bir süre için de olsa “olumlu” buldu; ancak seçim sürecinde bu durum liderler arasında ciddi bir kişisel husumete dönüştü. Oyları yüzde 26’da kalmış olsa da iktidar CHP liderinin “gündem belirleyebilme” ve dosya çıkarma kabiliyetini bir tehdit olarak görüyor. Bugün CHP lideri değişse memnun olurlar.
 Ve Dersim tartışmasını hararetlendirmenin bir başka amacı da, Aleviler ve CHP arasındaki bağı zayıflatmak, neredeyse blok olarak sola oy veren Alevileri CHP’den soğutmak.

 Ben yine de her şeye rağmen Dersim dosyasının açılmasına memnunum. Umarım bugün Dersim konusunda “tarihle yüzleşmek” isteyen medya kuruluşları, ileride 1915 Ermeni olayları ya da 90’lı yıllarda Güneydoğu’daki köy boşaltmalar (3500 köyden söz ediyoruz!) ve faili meçhullerin araştırılması konusunda da aynı ölçüde cesaretli davranır.

“Kimin tarihi temiz?”

Zaten unutmayın; aslında son günlerde muhafazakâr medyanın ismini ağzından düşürmediği Tunceli vekili  Hüseyin Aygün de mesleki kariyerinin önemli bir bölümünde 90’larda boşaltılan köyler ve işkence gören insanların haklarını savunmuş, hatta iç hukuk yolları kapandığında bu davaları AİHM’e götürmeyi başarmıştı.
Umarım aynı medya, yarın bu tarz davaların da takipçisi olur.
 Ama dönelim Dersim meselesine. Artık Pandora’nın kutusu açıldığına göre, CHP’nin hızla bu konuda tavır alması gerekiyor.
 Ve bu Alevilik, Dersim kompleksine kapılmadan, demokrat bir tavır olmalı.
Dün Hüseyin Aygün gibi avukat ve aktivist kökenli olan CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu telefonda “Cumhuriyetin bütün günahlarından CHP sorumludur demek de insafsızlık. Demokrasisi çok ileri noktada olan ülkelerin geçmişinde bile böyle sayfalar var. Kimin tarihi temiz? Fransa’nın mı? Almanya mı? Dersim’de ne acılar yaşandığını biliyoruz. Ama amaç, cumhuriyet tarihinin bir dönemiyle yüzleşmek değil; cumhuriyetin iyi değerlerinin de sahibi olan CHP’yi mahkûm etmek. Fakat biz yine de bu meseleye eğilmeliyiz...” diyordu.

En doğru yer Meclis!

 Tanrıkulu sonuna kadar haklı.
Burada yapılması gereken, olayı CHP’ye küfretme fırsatına dönüştürmeden Meclis’e havale etmek. 
 Tanrıkulu’nun teklifi, Meclis’te bir Dersim komisyonu kurulması.
Dün benzer bir teklif Devlet Bakanı Bülent Arınç’tan da geldi.
 Her iki parti de “tarihle yüzleşmeye” hazırsa, ne güzel! O zaman bir komisyon kurulması, devlet arşivlerinin açılması an meselesi demektir.
 Umarım yeri gelmişken birileri 80 ve 90’lardaki faili meçhullere de el atmayı akıl eder...

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.