CHP’NİN ULUSALCILIĞI: BİR YANIM KARŞI KOYAR, BİR YANIM İSTER
Demiray Oral
26 Ocak 2013 Cumartesi 16:32
Dersimli Kemal Kılıçdaroğlu, Dersimli Sakine Cansız’ın ailesine taziyeye giden Dersimli Hüseyin Aygün’e ânında kafa çıkarmıştı, ta Çin’den...
Dersimli Kılıçdaroğlu, “Türk ulusuyla Kürt milliyetini eşit gördüremezsiniz” diyen İzmir mebusu Birgül Ayman Güler’e ne diyecekti peki?
Akşam dükkânı kapatana kadar bekledim gazetede, tık çıkmadı...
Sabah baktım ki gazeteler Kılıçdaroğlu’nun “sessizliğini bozduğu” haberini veriyor.
“Bizim bu konuda görüşümüz belli” deyip eklemiş CHP lideri, “Kimsenin kimlik üzerinden siyaset yapması, etnik kimliği dışlaması ve onu ikinci sınıf yurttaş olarak görmesi kabul edilemez”.
Sessizliğini güzel bozmuş da, “Bizim bu konuda görüşümüz belli” kısmına takıldım ben asıl olarak.
Sorun tam da bu çünkü.
CHP’de ikide bir bu tarz sarsıntılar yaşanmasının nedeni de bu.
Bir partide grup adına konuşmak üzere Meclis kürsüsüne gelen vekil aleni olarak “ırkçı” sözler sarf ediyorsa...
Üstelik bunu Kürtlere anadilde savunma hakkı getirecek yasanın görüşülmesi esnasında yapıyorsa...
Bunun üzerine partiyi yol ayrımına getiren bir kriz çıkıyor ve tepki olarak istifa eden bir vekil, Grup Başkanvekili tarafından “Onun sözleri kendisini bağlar” denerek ikna ediliyorsa...
Aynı esnada partinin ulusalcı kanadının ağır toplarından Süheyl Batum, “Güler, CHP’deki çok sayıda ismin ortak görüşünü dile getirdi” dedikten sonra “Kaba Kürt milliyetçiliğini solculuk diye yutturamazsınız” diyerek partinin diğer kanadına ayar veriyorsa...
O partinin, Kürt meselesi konusunda görüşü belli değildir.
Rica ederim kimse musiki literatürüne selam çakıp, “çoksesliliğe”, “zenginliğe” filan bağlamaya kalkışmasın.
Mevzu bildiğimiz ırkçılık.
Irkçılığın bilimselliği de, bir partiyi fikren zenginleştirmesi de sözkonusu olmaz.
Son vukuat bir kez daha gösterdi ki, Kılıçdaroğlu’nun “Bu konuda görüşümüz belli” dediği CHP, aslında Kürt meselesinde alfabenin hâlâ a’sında, patinaj yapıyor.
Bütün o ulus, milliyet, soy, sop muhabbetlerini kalkan yapmayı bırakıp, Türkler ve Kürtlerin bu memleketin eşit vatandaşları olduğunu kabul ediyor musun, etmiyor musun arkadaşım?
CHP’nin meselesi maalesef hâlâ budur.
Kılıçdaroğlu’nun da eğer önümüzdeki 10 sene daha muhalefeti garantilemek istemiyorsa partideki ulusalcı kanatla ilgili bir karar vermesi, verdiyse de artık hızla uygulaması gerekiyor.
Bir gün önce, “Bizim altı okumuzdan biri milliyetçilik. Türkçesi ulusalcılık. Elbette ki ulusalcıyız. Ama aynı zamanda sosyal demokratız” demişti, malum.
Daha “nasıl ya” dememize bile fırsat kalmadan, Birgül Ayman Güler izah ediverdi nasıl olduğunu.
Onun için Kılıçdaroğlu, “Bir yanım karşı koyar / Bir yanım ister” şarkısını terennüm etmeyi bırakmalı artık.
Hem öyle, hem böyle olmuyor.
Kılıçdaroğlu’nun “Türkçesi milliyetçilik” dediği ulusalcılık, son dönemde gelişen laikçi, Batı karşıtı, milliyetçi ve içe kapanık tuhaf bir tür solculuk.
Ve CHP’nin ulusalcı kanadı, memleketin içine girdiği yeni çözüm sürecini aleni olarak engellemek istiyor.
Bunun için de MHP ile ittifak yaparak direniyorlar sürece.
Meclis’te yeni anayasadaki “vatandaşlık” tanımı tartışılırken de böyle oldu, “anadilde savunma” ile ilgili düzenleme konuşulurken de...
Yeni çözüm süreci, başta siyasetin aktörleri olmak üzere herkes için geçerli olan değişim sürecini başlattı ve bu devam edecek.
Bu noktada yol ayrımına gelen CHP’nin, dolayısıyla Kılıçdaroğlu’nun yapacağı seçim sadece kendi siyasi kariyeri açısından değil, çözüm sürecinin sağlıklı gitmesi bakımından da önem taşıyacak.
Çünkü gerçekten bu konudaki görüşleri belli olan ve ulusalcı kanadın freninden kurtulan bir CHP, Atatürkçülerin büyük bölümünü çözümün bir parçası yapabilir.
Yoksa CHP’nin ulusalcı şahsiyetlerinden “bilimsel ırkçılık” teorileri dinleyerek, daha çok zaman kaybederiz.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.