04 Aralık 2024
  • İstanbul8°C
  • Diyarbakır5°C
  • Ankara4°C
  • İzmir11°C
  • Berlin5°C

CHP, SAMİMİYET VE KÜRTLER

Ece Temelkuran

02 Haziran 2011 Perşembe 02:06

HASTA olmasaydım şu anda Diyarbakır'da olacaktım. Olmak isterdim; çünkü tarihin viraj aldığı günlerin yaşandığını düşünüyorum. Mitingi canlı veren ve toplanan kalabalık üzerine alandaki ve İstanbul'daki konuklarıyla canlı yayın yapan bütün spikerler aynı noktaya takılıyor:

"Kaç kişi var alanda?"

Sayı 2000'den 5000'e kadar değişiyor. Habertürk Bölge Temsilcimiz Veysi İpek'in verdiği sayıyı esas alıyorum. Veysi İpek, 5000 kadar insan olduğunu söyledi. Fakat bu kelle sayısı meselesinin çok da önemli olmadığını düşünüyorum. Birincisi, Diyarbakır sadece Diyarbakır değildir. Orada söylenen her söz bütün bölgede yankılanacak ve cevabını bulacaktır.

İkincisi de eğer medyadaki arkadaşlar sayı meselesine bu kadar meraklılarsa bence BDP mitinglerinin, hiç değilse Newroz kutlamalarına gelen kalabalığa dair sayıları da vermeliler. Türkiye siyasi tarihinin en büyük kalabalığını (1 milyon kadar insan) toplayan son Newroz'daki sayıdan söz etmeyip CHP mitingine gelenlerin sayısına takılmak bence meselenin bir tarafına hâlâ kör olmak anlamına gelir.

Ayrıca bugün yapılacak AKP mitinginin daha kalabalık olduğunu söyleyecek olanlara şimdiden cevap vermek isterim:

Mitinglerde toplanan insan kadar insan toplandı her KCK davasında. "Ne kalabalık!" dediniz mi?!

GÖZLERİNİN İÇİNE BAK!

Kelle sayısı adlı zarfı geçtikten sonra gelelim mazrufa. Bugünlerde üzerine en çok spekülasyon yapılan sorulardan biri şu:

"CHP söylediklerinde samimi mi?"

Birincisi, kamusal alanda samimiyetin özel ilişkilerdeki gibi gözlerinin içine bakarak sınanamayacağını, siyasi samimiyetin tek ölçütünün tutarlılık olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla bakılacak tek şey yapılanlarla söylenenlerin birbirini tutup tutmadığı. CHP'nin yönetim kadrosunun değiştiği günden beri Kürt meselesiyle ilgili yapılanlar son derece tutarlı. Gerek aşağıdan yukarı kadar kurulan kadroların yeterliliği ve bu konudaki ilerici pozisyonları, gerekse açıklanan Demokrasi Paketi'nin özgürlükçü tutumu bize bu tutarlılığı gösteriyor. Dolayısıyla öyleydi böyleydi tartışmasını bırakıp şu teşhisi artık kesinleştirmek lazım:

Yeni bir CHP var!

Ha, bu yeni CHP sizi ikna eder mi, oy vermek ister misiniz, o başka bir mesele. Ama söz konusu olan milliyetçiliği, ırkçılığı ve statükoculuğuyla mermere kesmiş o eski CHP değil. Şunu da belirtmek isterim: CHP'nin demokrasi, sivillik ve özgürlük ölçütleri AKP'nin eteklerine yapışmış liberal görünümlü aydınların her gün değişen ölçütleriyle uyuşmak zorunda değil. Bu arkadaşların kıymeti kendinden menkul istihzaları benim nazarımda asla ve kat'a ciddiye alınacak eleştiriler üretmedi, üretmeyecek.

CHP, Başbakan'ın yanında konyak içmeyi büyük bir ihsan sayan, memleketin hiçbir derdiyle hemhal olmamış zengin çocuklarının söyledikleriyle ya da televizyonlarda eğlencesine politika konuşup söylediği hiçbir sözün sorumluluğunu almayan yave hanımlar ve beyefendilerin "Ya canım ne olacak CHP işte" gibi anlamsız cümleleriyle mahkûm edilemeyecek kadar büyük ve köklü bir örgütlenme.

Taşrada yaşayan ve muhafazakârlaşma ile birlikte nefes alamayacak hale gelmiş orta sınıf, okumuş yazmış solcu insanların, yaşadıkları yörede sosyalist bir seçenek olmadığı takdirde kendilerini nasıl CHP'ye zor attıklarını görmek için az buçuk Anadolu tozu yutmuş olmak lazım. Dolayısıyla CHP hariçten gazel ile üzerine cümle kurulabilecek bir parti değil. 

İYİMSERİM

Elbette Kürt meselesi açısından ideal durum, SHP örneğinin daha da sola çekilip Kürt siyasetiyle daha da organik bir bağ kurularak canlandırılması olurdu. Ne ki böyle bir seçenek şu anda yok. Zira Kürtler yeterince kandırıldı, Kürt siyasetinin enerjisi Türkiye solu ve sosyal demokrasisi tarafından yeterince ve karşılıksız kullanıldı.

Ama ben hem BDP destekli bağımsız adayların hem de CHP'nin Kürtlerle ilgili politikasını belirleyen yeni yüzlerin buraya doğru bir gidişin ilk işaretleri olduğunu düşünmek istiyorum. Mitinglere kaç kişi gelir? CHP bölgeden milletvekili çıkarır mı? Bunlar hep tali sorular. Siyaset canlı bir şey ve seçimlerle ölecek bir canlı türü değil bu. Mühim olan uzun yolda ne olacağı. O bakımdan iyimserim. Eğer büyük bir yol kazası olmazsa elbette...

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.