24 Kasım 2024
  • İstanbul5°C
  • Diyarbakır10°C
  • Ankara4°C
  • İzmir8°C
  • Berlin2°C

CHP - HDP İTTİFAKI OLABİLİR Mİ?

Erol Katırcıoğlu

09 Aralık 2014 Salı 14:45

Son günlerde HDP CHP ittifakı gibi konular medyayı meşgul ediyor. Medyada kimileri, HDP’nin kendi başına seçimlere girmesiyle baraj altında kalacağını, bu nedenle de geçmişte SHP’nin DEP’le yaptığı gibi bir seçim ittifakının Kürt taleplerinin parlamentoya daha güçlü taşınmasına yardımcı olacağını, asıl önemlisinin de böyle bir ittifakın AKP iktidarının sonunu getireceğini vurguluyor. Doğrusu benzer nedenlerle böyle bir ittifaka olumlu bakan çeşitli çevrelerin olduğu da muhakkak; siyasetçilerin, işadamlarının, belki bazı batılı laik çevrelerin... Böyle bir ittifakın bence bir kıymeti harbiyesi olabilmesi için, önce CHP’nin gerçek bir parti olma konusunda bazı adımlar atması gerekir. CHP’nin, toplumun önüne, artık anlamı kendinden menkul bir Kemalist ideolojiyle, devletçi, askerci, merkezci bir ideolojiyle (bazıları bu ideolojiyi “sosyal demokrasi” sansa da) çıkmakla ve böylelikle de geleceği değil de geçmişi çağrıştıran bir parti olmakla bu tür bir ittifakın içinde olması mümkün değil. CHP, “demokrasiye” geçtiğimiz 1950 yılından bu yana bir iki yıl hariç Türkiye’yi yöneten bir parti olmadı. Türkiye’yi yöneten bir parti olmadı olmasına ama çok uzun yıllar Türkiye’nin en büyük şehirlerinin belediyelerini yöneten partisi oldu. Bugün dahi birçok önemli ilin ve ilçenin yönetiminde onlar var. Dolayısıyla Ankara’nın vesayetinin ağırlığını, en küçük bir memur atamasının bile Ankara’nın iznine bağlı olduğu yılları en iyi bilenler onlardır. O nedenle de Ankara’nın, yani merkezin, yani iktidarın baskısının ne anlama geldiğiyle ilgili en fazla öykü onlardadır. Ankara’nın “ceberrutluğunu”, Ankara’daki hükümetin CHP olduğu 70’li yıllarda yaşamış olanlar da onlardır. O zamanların İstanbul Belediye Başkanı Ahmet İsvan’ın yaşadıkları ve anlattıkları hala kulaklardadır. Yani kısacası “yerel yönetimler”, “özerk yönetimler” gibi laflar en çok onları meşgul etmiş konulardır.

Durum böyle olmakla birlikte konu bugün Kürt siyaseti tarafından gündeme getiriliyor ve kimbilir belki de bu nedenle Kılıçdaroğlu ancak yarım ağız “Yerel yönetimlerin güçlü olmasını, halka daha iyi hizmet vermesini sağlayacağız. Belediye başkanlarının Ankara’ya gidip, para dilenmesini ortadan kaldıracağız” gibisinden cümlelerle konuya değinmekle yetiniyor.

Oysa siyaset yapmayı, toplumu belirli bir düşünceye ikna etmek olarak tanımlarsak, CHP’nin önünde, geniş bir hareket alanı olduğunu söylemek mümkün. “Yerel yönetimler” ve “özerklik” konusu bu alanlardan biri. Kürt sorunu ve özgürlük meselesi bir diğeri. Bir diğeri inançların özgürlüğü ve Alevi sorunu. Bütün bu alanlarda CHP’nin Ankara’da iktidara gelmeyi beklemesine gerek kalmaksızın, sahip olduğu belediyelerde bu konularda adımlar atması mümkün.

Ben diyorum ki, eğer CHP gerçekten siyaset denilen sahada topa girmek istiyorsa öncelikli olarak atması gereken en birinci adım kendi belediyelerinde bir “özerkleşme” çıkışı olmalıdır. Bu hem CHP’nin gerçekten özgürlükten yana bir tutum alması hem de toplumun kendi kendini yönetme talebine bir karşılık vermesi anlamına gelecektir. Örneğin herhangi bir belediyesinin, ( bu İzmir olabilir, Kadıköy olabilir, Şişli olabilir), Ankara’dan (ya da büyük şehirden) bazı konularda özerk bir tutum alacağını ilan etmesi ve öyle davranmasıyla başlayabilir. Tıpkı geçenlerde cesur bir adımla “Cem Evleri”nin Alevilerin resmi ibadethanesi olarak kabul edilmesini, yalnızca Alevilerin aşure günlerinin değil Hristiyanların da Noel günlerinin tatil ilan edilmesini karara bağlayan İstanbul Maltepe Belediyesi’nin yaptığı gibi... (Başkan Ali Kılıç’ı ve Meclis üyelerini bu vesileyle kutlamak gerek).

Eğer CHP gerçekten siyaset yapmak istiyorsa Kürt siyasi hareketinin bütün Türkiye için önerdiği “özerk yönetimler” modeli için Diyarbakır’ın, Hakkari’nin Siirt’in, Van’ın önünü açacak böyle bir adım atması gerekir.

Eğer CHP gerçekten siyaset yapmak istiyorsa Maltepe Belediyesi’nin başlattığı cemevleri meselesine devam etmesi, Alevi yurttaşlarımız yanında Hristiyan yurttaşlarımızın da dini inançlarını yerine getirebilmeleri için yapabileceklerini yapmaları konusunda diğer belediyelerini de cesaretlendirmesi gerekir. CHP’nin HDP ile herhangi bir ittifak yapmasının koşulları bence ancak böyle oluşabilir. Böyle bir tutum “Etnik kimlikten ve inançtan kaynaklı, bir dert varsa çözmeye hazırız” diyen Kılıçdaroğlu’na daha yakışan bir tutum olmaz mı?

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.