24 Kasım 2024
  • İstanbul3°C
  • Diyarbakır9°C
  • Ankara1°C
  • İzmir7°C
  • Berlin3°C

CAMİLER,SOKAKLAR, SAHUR, İFTAR ÖNCE ÇOCUKLARIN VE GENÇLERİN

Fatma Barbarosoğlu

20 Ağustos 2010 Cuma 10:23

-I-

Muhterem bir zat TRT'in "On bir ayın sultanı" isimli programında konuk. Pek güzel, pek latif bir sohbet oluyor Saray'da. Söyleyen arif dinleyen arif misali. Ekranın bu tarafından sohbetin içindeyim. Buzlu bal şerbeti kadar derinden kesiyor iftar öncesinin hararetini.

Bu sohbet ile ilgili olarak bir iki gün sonra şöyle bir konuşmaya kulak misafiri oluyorum. "Geçen gün televizyonda gördük sizi. Pek dileyemedik. Ama seyrettik."

Benim ağzımdan çıkmadığı halde kulağıma deyip geçtiği için utanıyorum.

Gençler utancımı fark edip soruyor.

Cümlenin neresini düzelteceksiniz?

Televizyonda gördük. Pek dinleyemedik. Ama seyrettik.

Bir şahsiyete yöneltilen sizi televizyonda seyrettik ifadesi çok kaba bir ifadedir. İncitici bir ifadedir. Şov yıldızları seyredilir. Adı üstünde şov yıldızı. Ama aynı ekrana çıkıyor diye herkesi şov yıldızı olarak görmek cahilliktir. İlim irfan ehli için televizyon vasıtasıyla sohbetinizden istifade etmek imkânı bulduk şeklinde bir cümle dillendirilmelidir. Diyorsunuz ki 21.yüzyıla, 19.yüzyıl cümlesi gibi oldu sizin cümleniz. Evet farkındayım. Fakat siz nezaket ile yavaşlığın doğru orantı bir uyum içinde olduğunun farkında mısınız?

II-

İftar öncesi misafir olduğumuz evde TRT'nin iftar programını seyrediyorum. Yemek telaşındaki ev sahibemize sohbetin kazası olmaz ya o bakımdan. Sen kendi hazırlığını yap beni burada unut diyorum. Burası dediğim yer ekran karşısı. Evdeki çocuklara, gençlere ekrandaki Topkapı Sarayı manzarasını göstermeye çalışıyorum. İstiyorum ki onlar da benim kadar heyecan duysun. Öğrenciliğimin en parasız günlerinde, gece kapılar kapandıktan sonra sarayda kalmanın hayalini kurduğum günleri anlatayım onlara.(Bu rüyam yıllar sonra gerçekleşti.Sayın Hüseyin Çelik'in Kültür Bakanı,Sayın Mustafa İsen'in müsteşar olduğu günlerde Topkapı Sarayı'nda bir istişare toplantısı yapıldı.Sarayı gece görme imkanım oldu böylece.Karanlığın içinden geçtim gittim.)

Kameraman Topkapı'nın üstünden boğaz manzarası düşürüyor ekrana. Bir gemi suları köpürte köpürte yol alıyor. Güneş ne kadar muhteşem batıyor. Sarının ve kahverenginin bütün tonları gökyüzünde.

Çocuklar bakın bakın diyorum. Bakıyorlar. İçlerinden birisi 12 yaşında olan "Çok güzel, animasyon gibi tıpkı" diyor.

İşte o an güzelliğin dilini; onların ayrı bir dünyadan, benim ayrı bir dünyadan devşirdiğimi fark ediyorum.

"Tıpkı animasyon gibi."

Gençlere çocuklara ulaşabilmek için onların güzel olanı, hangi kelimelere, hangi teşbihlere yerleştirdiğine dikkat kesilmemiz gerekiyor.

Çocuklar ve ramazan konusunda en muhteşem tarif Prof.Dr. Mehmet Görmez'den geliyor. Programda Serdar Tuncer soruyor "Efendim teravihlerde gürültü yapan çocukları ne yapmak gerekiyor."

Mehmet Görmez Hoca cevap veriyor: "Kendi haline bırakmak gerek."

"Çok gürültü yaparlarsa?"

Mehmet Görmez Hoca camileri çocukların kılmaya sonuna kadar kararlı. "Çocukların gürültüsüne tahammül edemeyen yaşlıların namazlarını evlerinde eda etmelerini öneririz. Biz sırtına çıkmış torunlarının keyfi kaçmasın diye secdesini uzatmış bir Peygamberin ümmetiyiz."

Bendenizin bu sohbete tanık olduğum akşam bir yakınım bermuda pantolon ile camiye gelmiş bir çocuğun yaşlı bir amca tarafından nasıl camiden kovulduğunu anlattı.

Oruç gönlümüzü genişletmiyorsa niyetli olmanın ne anlamı var!

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.