25 Kasım 2024
  • İstanbul2°C
  • Diyarbakır6°C
  • Ankara-2°C
  • İzmir5°C
  • Berlin12°C

BÜYÜK PROVOKASYON

Hilal Kaplan

18 Mart 2013 Pazartesi 08:32

Kuzey İrlanda'nın Omagh kent merkezinde, 15 Ağustos 1998'de, öğleden sonra 15.10'da büyük bir patlama yaşandı. Bombalı saldırıda, 29 sivil ölmüş, yüzlerce kişi feci şekilde yaralanmıştı. Ölenler içinde ikizlere hamile bir kadın, gezmek için orada bulunan dört turist genç kız ve daha pek çok masum insan vardı. Aynı gün patlamayı, 'Gerçek IRA' üstlenmişti. Gerçek IRA, Britanya ve Kuzey İrlanda ile IRA arasında sürdürülen müzakerelere binaen örgütün süresiz ateşkes ilan etmesine itiraz olarak, 1997'de IRA'nın bölünmesiyle ortaya çıkmıştı.

Patlamanın zamanlaması da dikkat çekiciydi. IRA'nın silahsızlanmayı kabulünü de içeren Hayırlı Cuma Anlaşması'nın imzalanmasının üzerinden sadece birkaç ay geçmiş; daha adımların hiçbiri net olarak pratiğe dökülememişti. O gün sonrasında olanları, barış görüşmelerini Britanya adına yürüten Başbakan Tony Blair'in sağ kolu Jonathan Powell'dan dinleyelim:

'Barış görüşmelerindeki barış yıkılmıştı. Ama kimse bunu vazgeçmek için bir sebep olarak görmedi. Bilakis, böyle anlamsız şiddet olaylarının bir daha olmaması için çabalarımızı artırmamız yönünde bir sebep olarak algılandı. Başbakanlık'taki (No. 10) ana kademe üyelere gönderdiği gizli notta, Tony, bombalamanın geçmişe bir dönüş olarak okunmaması gerektiğini, siyasî sürecin hâlâ devam ettiğini ve edeceğini belirtti. Kuzey İrlanda'daki bütün parti liderleri de benzer şeyler söyledi. Omagh patlamasının ardından barış süreci tekrar rayına oturmuştu. Eğer Kuzey İrlandalılar acılarına yenik düşmüş olsaydı, süreç sona erebilirdi.' ('Great Hatred, Little Room, s. 138)

Kuzey İrlanda halkı ve siyasetçileri, sabotajın amacına ulaşmasını engelledi. Omagh bombalaması, süreci zayıflatan değil; güçlendiren ve kalıcılaştıran bir etkiye yol açtı. Barış süreci, Aralık ayıyla beraber hızlanarak devam etti ve başarıya ulaştı.

Omagh bombalaması ve sonuçlarını hatırlattım. Çünkü barış, önlenemez bir hızla üzerimize doğru geliyor. Süreç başladığından beri olanlara bakarsak, Paris suikastinden ABD Konsolosluğu'nun bombalanmasına, Cilvegözü Sınır Kapısı'ndaki patlamadan Milliyet'teki sızıntıya kadar pek çok şüpheli olayın süreci hedef aldığını söylemek yanlış olmaz. Çünkü sürecin çözüme gitmesi, o kadar çok odağı tehlikede hissettiriyor ve varlık nedenini ortadan kaldırıyor ki.

ABD ve İngiltere, en azından şimdilik süreci destekliyor gibi görünüyor. Ancak Fransa ve Almanya için aynısını söylemek zor. Aynı şekilde, Suriye ile İran ve dolayısıyla Rusya, sürecin başarıya ulaşmasının ve Türkiye ile legal-illegal Kürt örgütlerinin ilişkisinin düşmanlık değil, ittifak zemininde tekrar tanımlamasının Esed rejiminin yıkılmasını hızlandıracağını da görüyor. İran'da geçtiğimiz hafta, Kürtlere yönelik 2008'den beri en kapsamlı tutuklama operasyonunun gerçekleşmesi de bunu doğruluyor. Zira İran rejimi, hem Esed düştükten sonra hem de PKK, Türkiye'ye karşı silahsızlanma yoluna girdikten sonra varlığının tehlikeye gireceğinin farkında.

İçerideki güçlerin barışa karşı olmasının da sebepleri muhtelif. MHP, seçimler öncesindeki nerdeyse tek argümanı terör sorunu olduğu için, halka sunacağı başka bir projesi olmadığını biliyor. 'Devleti kuran' CHP ise, sürecin başarıyla tamamlanmasının, halkı düşman olarak gören devlet paradigmasının kökten değişimi anlamına geleceğini görüyor. Ve büyük bir panikle, sürece MHP'den bile daha çok zarar vermek için çabalıyor. 'Yeni CHP'yi temsil edenlerin, tam da konuşmaları gereken bir zamanda susmaları da bu yüzden. CHP, çareyi özüne dönmekte buluyor.

Bu seneki Nevruz/ Newroz, tarihî bir dönüm noktası olacak. BDP Eş Başkanı Gültan Kışanak'ın dediği gibi Öcalan, 'ateşkesten de öte bir çağrı' yapacak. Türk-Kürt tarihî birlikteliğine vurguyla PKK'nın yüzünü İran-Suriye-Rusya bloğundan Türkiye'ye döndürmesini, tüm PKK kamuoyunun Türkiye'nin silahların gölgesinden uzak demokratikleştirilmesi sürecine katkı yapmasını ve PKK'nın önce süresiz çatışmasızlık ilan etmesini, sonra da sınır dışına çıkmasını isteyecek.

Büyük barış yolunda, büyük provokasyonlar yaşanabilir. Halk olarak şimdiden hazırlıklı olmalı, bu provokasyonları boşa çıkarmanın yolunun onlara gelmemek olduğunu unutmamalıyız. Kuzey İrlanda örneğinde olduğu gibi muhalefet siyasetçilerinden ne yazık ki umudum yok. Umudum, 30 yılda 50.000 cenaze evine sahiplik yapmış insanımızın ferasetinde...

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.