24 Kasım 2024
  • İstanbul5°C
  • Diyarbakır9°C
  • Ankara1°C
  • İzmir6°C
  • Berlin4°C

BUNU, ERDOĞAN’A NEDEN YAPIYORLAR?

Hüseyin Gülerce

21 Haziran 2013 Cuma 08:37

Gezi Parkı olaylarının başlattığı sürecin, AK Parti’ye ve Sayın Başbakan’a karşı on bir yıldır biriken öfke ve tepkiyi organize eden bir operasyon olduğu besbelli. 

Muhalefet yetersiz kaldığı için devreye iyi saatte olsunlar girdi. Hiçbir istihbarî bilgi olmasa bile bütün AK Parti karşıtlarının bir anda, en hızlı şekilde sahaya inmesi, devreye girmesi, medyasıyla, iş dünyasıyla, ABD’si, AB’siyle, yabancı basınıyla büyük bir koronun sahne alması, neyin ne olduğunu anlatmaya yeter.

Şöyle bir analiz var: Batı ekseni, yani ABD, AB ve İsrail, aslında AK Parti’nin alternatifsiz olduğunu biliyor. Ortadoğu’da giderek güçlenen, demokratikleşen Türkiye, onlara çok bir rahatsızlık vermiyor. Şikâyet Türkiye’den, ya da AK Parti’den değil. Başbakan Erdoğan’a karşılar. Dolayısıyla son operasyon Türkiye’yi, AK Parti’yi hedef almıyor. Hedef; Başbakan Erdoğan’dır…

Türkiye için neyin doğru olduğuna AB, ABD, küresel sermaye mi karar vermelidir? Bu analizin ruhunda, Batı vesayetinin iyi bir şey olduğunu kabul var. AK Parti’yi üçüncü defadır, hem de yüzde 50 oy ile iktidara taşıyan seçmen kitlesi yanlış yapıyor, bu yanlışı düzeltmek de küresel aktörlere kalıyor… Bu, demokrasinin ruhunu katletmektir.

Başbakan Erdoğan, velev ki yanlış yapıyor, yanlış bir çizgide gidiyor. Bu yanlışı, düğmesi dışarıda olan bir operasyonla düzeltmeyi savunmak ne vicdanla, ne demokrasiyle, ne insafla bağdaşır.

Küresel sistem, kurduğu küresel statüko ile kendisini yerden göğe haklı görüyor. Demokrasi onların vesayeti için sadece bir araç ve izah tarzı. ABD’nin Irak’ı işgalindeki, Saddam diktatörlüğüne karşı demokrasi getirme yalanları, Birleşmiş Milletler’i bile hiçe sayan tavırlar ve kabadayılığı unutmuş değiliz. Onun için kimse, “Erdoğan da çok oldu, otoriterleşti, başka bir vesayet kuruyor, önünün alınması gerekir” diyerek, kökü dışarıda bir komployu meşrulaştıramaz. Evet, demokrasilerde her şey sandık değildir. Ancak sandıkla gelen, sandıkla gitmelidir… “Ne yapalım, Erdoğan da haddi aşmasaydı” deyip, küresel bir operasyona vize verilemez, arka çıkılamaz ve bu operasyon seyredilemez…

Bunu, Başbakan Erdoğan’a neden yapıyorlar? Ben iki ihtimal görüyorum: Birincisi, Sayın Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı adaylığının önünü kesmek istiyorlar. İkide bir İsrail’e kafa tutan, Amerika’daki Yahudi lobisinin canını sıkan, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ni sorgulayan, tekere taş koyma duruşu olan bu adam, halkın seçtiği cumhurbaşkanı olmamalıdır. Cumhurbaşkanı olması halinde küresel odaklara verdiği baş ağrısı daha da artacaktır…

İkincisi, Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı adaylığını önlemek mümkün olmayabilir. Daha şimdiden baskı altına alınmalı, kulağı çekilmeli, kontrolde tutulacağı bir hazırlık yapılmalıdır. Erdoğan’ın etrafına kırmızı çizgiler çizilmeli, sınırlar getirilmeli, inisiyatif alanı belirlenmelidir.

Gezi Parkı olayları bahane edilerek Erdoğan’a yapılmak istenen ve sadece onun şahsını ilgilendiriyormuş gibi takdim edilen operasyon, asla masum değildir. Asla Sayın Erdoğan’ın şahsıyla ilgili değildir. Erdoğan’a yapılana sessiz kalınırsa, AK Parti zaafa düşecektir. AK Parti’nin zaafı siyasi-ekonomik yapıyı zaafa sürükleyecek ve kaybeden Türkiye olacaktır…

Erdoğan’a ve AK Parti’ye yönelik tepkinin, demokrasiyi katletmesini onaylayamayız. Reha Muhtar’a bir teşekkür borcumuz var. Dün Vatan’da enfes bir yazı yazdı. “Ecevit’e de aynısını yaptılar” dedi. Benim yazımın daha iyi anlaşılması için o yazının da okunması gerekiyor...