04 Aralık 2024
  • İstanbul8°C
  • Diyarbakır5°C
  • Ankara4°C
  • İzmir11°C
  • Berlin5°C

BU AKILLA HANGİ LİMANA?

Tarhan Erdem

11 Eylül 2014 Perşembe 04:22

Değerli yazar Hüseyin Yayman’ın “2015 çözüm sürecinde final yılı olacak!” başlıklı iddialı yazısı gerçeklerle çelişiyor gibi göründü bana…(Akşam, 09.Eylül)

Sayın Yayman, “gerçekten adı konmamış bir devrim yaşanıyor”, “Gemi … O kadar mesafe aldı ki ayrıldığı limana artık dönemez” iddiasından sonra, hükümet programının ‘...çözüm süreci, bölünmenin değil birleşmenin, büyümenin, bütünleşmenin ve kalıcı bir bölgesel güç olabilmenin yegane anahtarı konumundadır’ cümlesini, Davutoğlu hükümetinin “süreç perspektifini” ortaya koyduğunu yazıyor.

“Süreç perspektifi” olduğu ileri sürülen cümleden hemen önceki cümlede hükümetin görüşü şöyle açıklanıyordu: “62. Hükümet olarak çözüm süreci kapsamında yeni yol haritasının hedeflerini; terörün bitmesi, silahsızlandırma, toplumsal hayata kazandırma ve demokratik siyasete katılımın önünü açmak şeklinde koyacağız.”!

Hükümetin hedefini tekrarlayalım: 1-Terörün bitmesi, 2-Silahsızlandırma, 3-Toplumsal hayata kazandırma ve 4-Demokratik siyasete katılımın önünü açmak.

Bu hedef, son beş yılda Sayın Erdoğan ve bakanlar ile grup yöneticileri tarafından sık tekrar edilmiştir. Açılım ve çözüm sürecini, “terör” ve “Kürtler” ile tanımlamaktan kaçınan hükümet üyesi Sayın Beşir Atalay’dır.

Bugünkü hükümet programıyla, Sayın Erdoğan’ın demeçleri birbirine uymaktadır: Soyut ve belirsiz “demokrasi” ve “sorunları çözme” hedeflerini söyleyip, gerçek Kürt meselesinin unsurlarına değinmemek! Sayın Atalay da, her konuşmasında, bu meselenin Türk toplumunun meselesi olduğu, her vatandaşın eşit hakları olacağı, demokratikleşme adımlarının herkesle birlikte atılacağı gibi ilkelerden bahsetmiştir.
Kürt Meselesini sadece Kürtlerle sınırlı sanmak ve Çözüm Süreci’nin amacını “terörün bitirilmesi” olarak koymak sorunu hiç bilmemek ve anlamamak demektir.

Sayın Yayman, 2015 seçimiyle büyük finale varılacağını yazarken, programın, atıf yaptığı paragrafından bir önceki, çözüm sürecinin hedefini belirleyen paragrafına önem vermemiş görünüyor. Oysa yukarda değindiğim gibi, hedefin terör ve mensuplarıyla sınırlı tutulması, çözümü imkansız kılmaktadır.

Amacı terörü bitirmek ve sadece Kürtlerle ilişkili sanmak, niçin sürecin “finale” ulaşmasını imkansızlaştırır? Ve böyle düşünüldüğünde gemi niçin yine eski limanına döner?

“Geminin ayrıldığı liman”, neresidir, “Kürt meselesinin “terörle ifade edildiği” limandır.

O limanda ne vardı? O durumda neden şikayet ediliyordu da terör vardı ve insanlar neden ölüme yatıyorlardı?

“Kürt meselesi” olarak söylenegelen bu durumun kaynağı, limanda eşitlik ve katılımcılık olmayışıdır!

Eşitlik, ifade özgürlüğünü; katılımcılık, yönetime katılmayı talep eder!

Türkiye gemisi, ifade özgürlüğü ve yönetime katılma sistemi anayasaya yazılmış ise; ya da seçimden sonra yapılacak anayasaya bunların yazılacağı iradesi kesin ve güvenilir biçimde belirtilir ve açıklanırsa böyle bir limana kabul edilir.

Öyleyse yeni limana bağlanmayı konuşuyorsak, bu iradenin varlığı ve olabilirliği sorgulanmalıdır.

Zamanın Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in açık beyanlarından anlaşıldığına göre ifade özgürlüğü, 2011 seçimlerinden sonra Sayın Erdoğan’ın önüne en az iki kez gelmiş, her gelişinde bir biçimde değişerek, yasalar çıkmıştır.

Yönetime katılma ilkesine ise Sayın Cumhurbaşkanı’nın karşı olduğu bilinmektedir.

O halde AK Parti ve hükümet bu iradeye –ifade özgürlüğü ve yönetime katılma ilkesine- sahip değildir.

AK Parti ve hükümet bu iradeye sahip olabilir mi?

İfade özgürlüğü ve yönetime katılma iradesine sahip olmak ve o iradeyi açıklamak için AK Parti ve hükümetin karşısında zorlu bir engel bulunmaktadır: Cumhurbaşkanının iktidarını koruma içgüdüsü veya kararı.

Bu irade olmayınca seçimden önce veya sonra, ifade özgürlüğü ve yönetime katılma amaçlanamaz!

Amaçlanmayan eşitlik ve katılımcılık sağlanamaz; HDP’nin ve Öcalan’ın kısa vadeli politikalarının, seçim öncesi dönemde, nasıl gelişeceğini tahmin etmek zordur ama; eşitlik ve katılımcılık sağlanamazsa gemimiz de Kürt Meselesine –kalkılan limana- döner!

Umarım haksızımdır; Sayın Yayman’ın yazdığı “final” nasıl bir “sondur” hep birlikte göreceğiz!

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.