23 Kasım 2024
  • İstanbul4°C
  • Diyarbakır18°C
  • Ankara18°C
  • İzmir15°C
  • Berlin4°C

BÖLÜNME SÜRECİNDE BİR ADIM DAHA

Ümit Özdağ

15 Nisan 2014 Salı 09:33

Diyarbakır Belediye Başkanlığı’na seçilen Gültan Kışanak ilk açıklamalarından birisinde bölgede çıkan petrolden Diyarbakır Belediyesi olarak pay istediklerini açıkladı. Hiç şaşırmamak lazım. Bir kısım hem de önemli bir kısım seçmen, bütün deliller ortada olmasına rağmen “Bize bir şey olmaz” veya “Nasıl olsa Türkiye bölünmez” mantığı/mantıksızlığı ile AKP Hükümeti ile PKK terör örgütü arasında 2006’da gizli Oslo görüşmeleri ile başlayıp, 2009 Temmuz’unda AKP-BDP görüşmelerine dönüşen ve nihayet Abdullah Öcalan ile müzakereler şeklinde devam eden sürecin Türkiye’yi sonu PARÇALANMA VE BÖLÜNME olacak bir noktaya götürdüğünü görmemezlikten gelerek, AKP-PKK ittifakına oy verdiler. Bu ittifakın aldığı oy hiç küçümsenecek bir oy değildir. İki parti birlikte, % 50 oy almışlardır. Bu % 50’nin takriben % 43’ünü oluşturan AKP seçmeni, kendisini kandırmaya devam ederken, PKK seçmeni bu sürecin sonunda bağımsız bir Kürt devletinin kurulacağını beklemektedir.

AKP’yi değişik nedenler ile destekleyen seçmenin hâlâ görmemekte ısrar ettiği hususları şu şekilde özetleyebiliriz: Başbakan Erdoğan’ın ifadesi ile Türkiye fetret devrine girmiştir. Fetret devri Ankara Savaşı’nda Yıldırım Beyazıt’ın Timur’a yenilmesi sonrasında devletin Yıldırım’ın oğulları arasında bölündüğü dönemi anlatır. Peki, Erdoğan kime yenilmiştir ve devlet kaça bölünmüştür? Erdoğan yönetiminde geçirdiği 12 sene sonunda Türk Milleti ısrarla “Türk, Kürt, Laz, Çerkes, Arap” diyerek bölünmekte ısrar edilirken, Türkiye Cumhuriyeti de AKP devleti, Gülen Cemaati devleti, PKK/KCK devleti ve nihayet adı bile devlet kurumlarından indirilmeye çalışılan Türkiye Cumhuriyeti devletine yani dörde bölünmüştür. Sadece sivil memurlar değil, polis ve askerler de AKP’nin asker ve polisleri, cemaatin asker ve polisleri, Türkiye Cumhuriyeti’nin asker ve polisleri diye bölünmüştür.

Gözlerimiz Ergenekon, Balyoz, sözde Casusluk operasyonları ile “yeni düşman” Türk Ordusu’na döndürülür iken, PKK/KCK ile yapılan pazarlıklar neticesinde aşamalı olarak ve bazı gelgitlere rağmen Güneydoğu Anadolu’da polisler karakollara hapsolunmuştur. Askeri birlikler kışlalarında kuşatma altındadırlar. Yıllardan bu yana PKK’ya karşı bütün aileleri ile mücadele eden vatansever köy korucuları PKK’nın insafına teslim edilmiştir.

PKK/KCK bu süreçte meşru bir güç haline gelmiştir. Terör örgütü lideri, bölgenin geleceğini Başbakan Erdoğan ile aracılar kullanılarak da olsa müzakere eden bir siyasi lider konumuna yükselmiştir. Time dergisi Öcalan’ı dünyadaki en etkili 100 kişi arasına almıştır. BDP kurduğu Adalet Komisyonları aracılığı ile yargı yetkisini gasp ederek kullanmaktadır. PKK, kırsal alanda geniş katılımlar ile “Medya Savunma Alanları” adında kurtarılmış bölgeler inşa etmiştir. Bu bölgelere yaklaşan askeri birliklere ateş açılmaktadır. Diyarbakır, Hakkari ve Şırnak’ta kent içinde PKK’lıların bir kent ayaklanması sırasında kullanacağı mazgallar inşa edilmiştir.

PKK, terör eylemlerinin meşruluğunu, devletin terörle mücadelesinin ise gayrimeşruluğunu sergilemek amacı ile şehir merkezlerinin yakınlarında PKK şehitlikleri oluşturmuş ve 24 saat silahlı nöbet tutmaya başlamıştır. Bütün bunlar olurken, valilerden operasyonlar için izin alamayan komutanlar valilere ateş püskürmektedir.

30 Mart seçimleri öncesinde demokratik özerkliği ilan edeceğini söyleyen BDP şimdi fiilen demokratik özerkliği uygulamaya başlamıştır. Mülki yetkililer, asker ve polisin, BDP/PKK’nın demokratik özerklik doğrultusunda attığı adımları, operasyonları AKP Hükümetinden aldıkları emirler doğrultusunda engelleyerek, KCK/PKK’nın önünü açacaklardır. Esasen son günlerde KCK’lı tutukluların adım adım serbest bırakılması, sürecin işlediğinin bir kanıtıdır. Ancak buna rağmen PKK terör eylemlerini adım adım tırmandırarak AKP Hükümetini Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde yeni tavizlere zorlayacaktır. Barajın kapaklarının tamamen kaldırılması 2015 sonrasında olacaktır. AKP’nin 2015 seçimlerini kazanması halinde, Öcalan serbest kalacaktır. Türkiye Cumhuriyeti’nin muhtemelen adı değişecek (kurumlardan ısrarla T.C. ibaresinin çıkarılmasının başka ne anlamı vardır) ve federal bir devlet yapısı kurulacaktır.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.