21 Kasım 2024
  • İstanbul9°C
  • Diyarbakır13°C
  • Ankara14°C
  • İzmir20°C
  • Berlin3°C

BİLMEM KAÇINCI KEZ UMUTLANAN TÜRK’ÜN RUH HÂLİ

Demiray Oral

05 Ocak 2013 Cumartesi 07:19

Son günlerde “PKK sorunu” hakkında şu gökyüzünün altında edilmemiş laf kaldı mı bilmem.

Vaziyetin en enteresan yanı ise herhalde şu: Aslında hiçbir şey bilmiyoruz ama bir yandan da hepimiz her şeyi biliyoruz.

Misal, PKK’nın silah bırakmasıyla neticelenmesi hedeflenen sürece ilişkin yol haritası, Rıdvan’ın deyimiyle Fenerbahçe’nin ilk 11’i gibi, sokaktan geçen çocuğu çevirsen bir çırpıda sayar.

Basında zaten bu yol haritasını ezbere yazamayanı neredeyse dövüyorlar artık.

“Devlet” desen yapılması gerekenlerle ilgili tüm bilgilere ve tecrübeye vâkıf.

Yani sorunumuz teori değil pratik, ne yapılacağını değil nasıl yapılacağını bilmek.

Son günlerde biraz sosyalleşip kafayı dışarı çıkarınca idrak ettim ki, çözümsüzlüğü yaşam biçimi hâline getirmeyen, bu mesele üzerinden kafa yormuş herkes aynı karın ağrısından mustarip.

Hemen hepsi bir yerlerde yazıp çizen arkadaşlarım, bir yandan bilmem kaçıncı kez yeniden umutlanırken bir yandan da “bize yine bu mutluluğu çok görecekler” kıvamında bir kaygıyla tırnaklarını yiyor.

Ama asıl ve ortak dert, “siyasi irade”nin iradesizliği, yani hükümetin bu işin altından kalkamayacağı korkusu.

Hemen belirteyim, bahsettiklerim “yeminli AKP düşmanı” filan değiller, yani üzüm-bağcı vakasında üzüm yemekten yana olanlar.

Sohbet ilerleyip, dökülmeye başladıklarında ortaya çıkan duyguları şu: AKP’ye güvenmek isteyip güvenemiyorlar ve elbette bunda son iki senedir başta Erdoğan olmak üzere tutturulan söylemin etkisi büyük.

“Daha dün idamdan bahseden birine nasıl güveneyim”
diyen de var, Erdoğan’ın geçen hafta “İnlerinde vururuz” demesini hatırlatan da, “hadi hepsini geçelim ama hükümette çözüm için gerekli donanımın olduğundan bütünüyle kuşkudayım” diye yüksek fikirlerini söyleyen de...

Bu onların bire bir dost sohbetinde yansıttıkları duyguları. Yarın yazı yazsalar ya da televizyona çıksalar eminim akıl ve duygu dengesini kurarak çok daha ihtiyatlı bir üslup kullanırlar.

Ama ben bu duygu hâlinin mühim olduğuna inanıyorum. 40’lı yaşlarının ortasına gelen bizim kuşak için bir “hayat kırıklığı”na dönüşen 30 senelik bu savaşla ilgili istiap haddinin nasıl dolduğunu gösteriyor.

Ve daha mühimi, hükümetin, devletin, MGK bileşenlerinin artık adı her neyse onun, bu süreçte sadece Kürtlerin değil aynı zamanda bazı Türklerin de yeniden güvenini kazanması gerektiğini gösteriyor.

Bu süreçte yaşanan “Türk sorunu” benim gördüğüm kadarıyla bu minvalde.

Bu Türklerden biri de kadim dostum Vatoz. Bir e-posta atmış ve mütereddit bir sevinç içinde olan ruh hâlini anlatıp, eğer bu savaş biterse nelere razı olabileceğinin minik bir listesini yapmış. Sizi o listeyle başbaşa bırakıp huzurlarınızdan ayrılıyorum.

Erdoğan:
Bu meseleyi çözsün, geçmişteki bütün hatalarını unutmaya hazırım. İster cumhurbaşkanı olsun isterse Türk tipi başkan, hepsi kabulümdür.

AKP:
Geçen gün kendi kendime dedim ki, eğer savaşı bitirip barışı getirirse ben bile oyumu AKP’ye vereceğim. Ben bile diyorum çünkü hayatında hiç oy atmayan bir anarşist olarak tıpış tıpış sandığa gideceğim.

Öcalan:
Akan kan dursun Öcalan bırak ev hapsine çıkmayı, isterse Meclis’e girip Kürtlerin Mandela’sı olsun. Hapiste kalıp hiçbir işe yaramayan bir Öcalan’dansa özgür kalıp barışın gelmesini sağlayan Öcalan’ı tercih ederim. Tek koşulum, yeter ki kitap yazmasın...

Karayılan:
Avustralya’ya filan gitmesine gerek yok, o da Meclis’e girsin ki, “bizim amcaoğluna bir iş” diye kapısında birikenlerle uğraşmaya başlayıp “ovada” hayat kaç bucakmış anlasın.

Hakan Fidan:
Kamuoyu önünde devlet adına tüm riski alan isim olduğuna göre, bunun herhalde bir karşılığı olacak. Valla Erdoğan’ın yerine başbakan olsa fark etmez.

Fehman Hüseyin:
Şu sıralarda Fehman Hüseyin ve şürekâsının yeter ki eli tetiğe gitmesin. Karşılığında kendisine Nobel Barış Ödülü verilebilir. Pardon! Ödül, derin devletle arasında paylaştırılsın ki maazallah derinlerin de hatırı kalmasın.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.