29 Nisan 2024
  • İstanbul14°C
  • Diyarbakır17°C
  • Ankara14°C
  • İzmir17°C
  • Berlin13°C

BİDEN’DAN AL HABERİ

Murat Belge

05 Ekim 2014 Pazar 05:20

Türkiye’nin, daha doğrusu AKP’nin IŞİD’le ilgili görüşünün bu harekete (“örgüt”e?) karşı tavrının, politikasının ne olduğuna karar vermek güç. Hükümet çevrelerine ve bizzat Cumhurbaşkanı’na kulak verdiğimizde, onlar, başından beri bu harekete karşı olduklarını, hiçbir şekilde desteklemediklerini söylüyorlar. Tayyip Erdoğan, böyle olmadığını söyleyenlere çok kızıyor ayrıca; ama Tayyip Erdoğan’ın herhangi birine kızdığını söylemenin “haber değeri” kalmadı, çünkü birine ya da başkasına kızmadığı bir an yok. 

Rehin alma gibi “beklenmedik” davranışlardan sonra --ayrıca da Türkiye’yi “yönetenler” hakkında söyledikleri sözlerden sonra-- başta bir sempati var idiyse bile, şimdi bunun yok olduğunu herhalde tahmin edebiliriz. Peki, “sempati var idiyse”, niçin vardı? “Sünnî” oldukları için mi? Herhalde onun için ve Esad’ı devirmeye çalıştıkları için. Tabii o zaman da Esad’la dostluğumuzu ilân edip bunun üzerine bayram kutlama havalarına niçin girdiğimizi sormak gerekiyor. Bu kadar keskin zigzag biraz fazla olmuyor mu? 

Şimdi, bu IŞİD olgusu karşısında da “zigzag politikası” devam ediyor. Hükümetin ne dediği bir yana, şimdi elimizde Biden’ın dedikleri var. Taraf’ta manşet haline getirilmiş sözüyle; “IŞİD’in yükselişinden müttefiklerimiz sorumlu” demiş adam. Nerede demiş? Harvard’ın Kennedy Kurumu’nda. Burası da zaten başlı başına son derece önemli. 

Müttefiklerin yalnızca “sorumlu” olduğunu söylemiyor Amerika’nın “Vice- President”ı; “sorun” olduğunu da ekliyor: “Suriye’deki en büyük sorunumuz, bölgedeki müttefiklerimiz,” diyor. Bundan daha ağırı herhalde söylenemezdi. Burada, AKP dostu basının büyük bir “zafer” halinde yansıttığı Amerika ziyaretinin zaferle falan hiçbir ilgisi olmadığı zaten anlaşılıyordu ya, Biden’ın bu sözleriyle durum daha açık bir şekilde belli oluyor.

Biden, Tayyip Erdoğan’ın, kendisine, “Siz haklıydınız, çok fazla insanın (Suriye’ye) geçişine izin verdik, şimdi sınırı mühürlemeye çalıştığını söylüyoruz,” dediğini de aktarmaktan geri durmuyor. Erdoğan böyle bir sözü kapalı kapılar ardında Biden’a söylüyor, söyleyebiliyorsa, IŞİD’e karşı fazla yumuşak olduğunu ileri sürenlere niçin bu kadar hiddetleniyor? Ayrıca, sınırda TIR’lar, MİT’in şüpheli varlığı, kamyonların arayanların kovuşturmaya, soruşturmaya uğraması, bütün bunlar neyin nesi? Reyhanlı’da patlayan bombanın ardında nasıl bir hikâye yatıyor? Musul Konsolosluğu’nda onca adam niçin IŞİD gidip binayı sarana kadar orada bekletiliyor? 

Biden yukarıda tekrarladıklarıma ek olarak, “Bir Sünnî devlet olarak Türkiye’nin IŞİD’in kendine yönelik doğrudan ve acil bir tehdit olduğunu fark etmesi epey zaman aldı,” demiş. Sanırım yukarıdaki soruların (ve daha yığınla benzerlerinin) cevabı bu. “Müslüman terörist olmaz” diyen ve buna benzer, gerçeklikle bağlantısı olmayan bir ideolojik hamule ile yüklü olan Tayyip Erdoğan IŞİD’i bazı aşırılıkları olsa da sonuçta iyi niyetli (çünkü Sünnî) bir örgüt olarak değerlendirdi ve Alevi bir askerî güç üzerinde oturan Esad rejimine karşı işe yarayacak bir “müttefik” olarak gördü. Belli ki, örneğin Amerika’dan gelen uyarılara da hiçbir şekilde kulak asmadı. Asmaz tabii, çünkü ne olup bittiğini Tayyip Erdoğan’dan daha iyi bilen kimse yok dünyada. Olayların gelişmesi başka türlü olsa da, bu kural değişmez. 

Biden, Erdoğan için, “...ki eski bir dosttur...” ibaresini de kullanmış. “Eski” bir dost olduğu herhalde doğru, ama ondan aktardığı bu sözler bana çok “dostane” görünmedi.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.