BERKİN ELVAN...
Sevilay Yükselir
13 Mart 2014 Perşembe 09:01
Sebep ne, ben de tam çözemedim ama "kör göze parmak sokar" misali enteresan işler oluyor son zamanlarda.
Yanılıyor muyum bilmiyorum ama olmaması gereken ne varsa oluyor. Yapılmaması gereken ne varsa yapılıyor.
Ondan önce de bir gariplik seziyordum ama bayrakçı Ali Sarıçiçek olayı ile zihnim iyice bulandı.
Kiminize gelmeyebilir ama bana çok tuhaf geldi Sarıçiçek meselesi.
Düşünün... Polis, Gezi olaylarında vandallık yapan, ortalığı yakıp yıkan, kamu malına zarar verenleri bulup yargıya teslim edeceğine gidip geçimini bayrak satarak sağlayan zavallı bir adamı gözaltına alıyor. Ve 11 gün boyunca "örgüt elebaşı" diye Metris'te tuttukları o adam da çıka çıka gecekonduda, tek göz odada, 5 çocuğuyla yaşam mücadelesi veren bir gariban çıkıyor.
Sizi bilmem ama benim içim büzüldü; bayrakçının karısının 5 çocuğu ile Çağlayan Adliyesi önündeki o haklı isyanını dinlerken...
Yüreğim burkuldu. Aynı duyguyu henüz kimlerin dövdüğü, kimlerin katlettiğini bilemediğimiz 19 yaşındaki Ali İsmail Korkmaz'ın anasını dinlerken de yaşadım. "Kim ya da kimler vesile olduysa o bir lokma çocuğun ölümüne, Allah bildiği gibi yapsın!" deyip geçmek de var ama diyemiyorum işte!
Diyemem de! Çünkü ben de bir anayım ve aynı şeyin benim evladımın başına gelebileceğini düşündükçe kafayı yiyorum. Ve haklı olarak isyan ediyorum!
Neden polis Ali İsmail Korkmaz'ın gerçek katillerini bulmak yerine yoldan geçen zavallı bir zerzevatçıyı bulup "Aha da örgütün başı bu!" diyerek kamunun gözüne sokuyor. Ya da neden mahkeme eli palalı bir adamı milletin gözünün içine baka baka serbest bırakıyor da, Beşiktaş'taki evine giderken eylemci olduğu iddiasıyla gözaltına alınan 16 yaşındaki M.Y.'ye 7 yıla kadar hapis istemiyle dava açılıyor?
Neden Ankara'daki savcı, Ethem Sarısülük'ü öldürdüğü tespit edilen o polisi serbest bırakıp, bir de göstere göstere o polise koruma tahsis ediyor? Ortada milyon dolarlık zarar varken ve bu zararı meydana getiren asıl provokatörleri, vandalları bulmak varken, neden toplum vicdanını yaralayacak tutuklamalar gerçekleştiriliyor biri söylesin bana!
Özetini okuduğunuz bu satırlar, bu köşede 18 Temmuz 2013'te yayımlanmıştı.
O gün yazdıklarımı yeniden gündeme getirmemin nedeni Berkin ELVAN'ın ölümüdür. Bir ana olarak ciğerim parçalandı kötü haberi aldığımda. Ancak maalesef yaşadığım bu duyguları anlayamayanlar özellikle sosyal medyada Berkin'in kaybının yaşandığı an itibari ile şahsıma haksız şekilde saldırıya geçti.
İşte 8 ay önce yazdığım bu yazıyı öfkelerini, kinlerini üzerime boşaltmak için iki gündür hakaret, küfür ve beddua savuranların dikkatine sunuyorum. Amacım Gezi olayları döneminde yaşananlara bakış açımı bir kez daha göstermektir. Berkin'in acısını en derin şekilde yaşıyorum ve yaşamaya da devam etmek istiyorum.
Kaldı ki genç yaşında sebepsiz şekilde hayatını kaybeden Berkin'e en azından rahmet okumayan kim olursa olsun benim gözümde insan olamaz.
Şunun bilinmesini istiyorum:
Gezi sürecinin başından itibaren hep empati yaptım. Kendimi sürekli duyarlı çevrecilerin yerine koydum.
Başlangıç itibari ile demokratik haklarını kullanan bu duyarlı grupları destekledim. Onlarla gurur duydum.
Cuma namazında saf tutan bazı Gezi eylemcilerini görünce aslında benim gibi empati kurması gerekenlerin bu eylemleri anlamadığını düşündüm. Öyle ki öz oğlum bile Gezici olmuştu. Ancak ne zaman ki marjinal gruplar sahneye çıktı ve bunlarla birlikte gözü dünmüş polisler ortalığa dehşet saçtı. İşte o zaman Gezi, Gezi olmaktan çıktı.
Sözüm ona bu eylemleri sona erdirmek isteyen bazı polisler, olayları özellikle büyütmek istiyorlardı sanki. Marjinallerin ve şiddetsever polisin ortaklaşa hareketleri ile 8 kişi hayatını kaybetti ve yüzlerce kişi de yaralandı. Biliyorum ki Berkin'in katlinden de yine bu ikili sorumludur.
Kendimi Berkin'in annesinin yerine koyup soruyorum: Bu katiller ne zaman ortaya çıkartılacak. Ve bunlar ne zaman hesap verecek?
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.