BERFO ANA
Tuncer Köseoğlu
22 Şubat 2013 Cuma 08:27
“Oğlumun mezarı bulunmadan, kemikleri verilmeden bir dua etmeden ölürsem eğer... Beni mezara koymayın. Oğlumun kemikleriyle gömün beni. Onunla koyun koyuna yatayım...” Hasta yatağında yatarken çocuklarına vasiyeti bu olmuştu Berfo Ana’nın. 48 yaşında doğurduğu son gözağrısı Cemil’inin kemiklerini bulamadan ölmeyi kendine haram kılan bir ananın yakarışıydı bunlar. 12 Eylül’ün hemen ertesi günü gözaltına alınan ve işkencede kaybedilen Cemil Kırbayır’ın anası değildi o sadece; faşist cunta tarafından işkencehanelerde kaybedilen gençlerin ve onların ailelerinin de anasıydı.
İşkencelerde öldürüldükten sonra kaybedilen gençlerin analarının toplandığı Galatasaray Meydanı’nda, Cumartesi Anneleri’nin sembolü olmasının nedeni elbette sadece yaşı değildi. Ömrünün son 33 yılını 24 yaşındayken elinden alınan çocuğunu bulmakla geçiren bir annenin inancıydı... Biliyor musunuz analar için çocuklar hiçbir zaman büyümezler. Kaç yaşına gelirlerse gelsinler hep onların gözünde her an üşütüp hasta olabilecek, korumaya muhtaç durumdadırlar. Cemil, hiç büyümedi Berfo Ana’nın gözünde. Hep 24 yaşında kaldı. Hani 13 Eylül 1980 sabahı birileri gelip aldılar ya... Anasına baktı o an son kez. “Ana” dedi... “Oğlum” diye seslendi arkasından. İşte orada durdu zaman Berfo Ana için. Akrep ile yelkovanın yolları bir daha hiç kesişmedi.
Dile kolay 27 yıl boyunca yaşadığına inandığı Cemil’inin yolunu gözledi. Her kapı çalışında yüreği yerinden fırladı. Şimdi nerededir, üşüyor mudur oğlu diye merak etti. Kocası İsmail yollara düştü oğlu için. Çalmadığı devlet kapısı kalmadı. Ona “Oğlun kaçtı...” dediler. Cemil’i ararken yorgun düştü eşinin bedeni. 74 yaşında 1991 yılında yaşama veda etti. Cemil için yollara düşme sırası Berfo Kadın’a geldi. Oğluna kavuşmanın umuduyla yaşama tutunan ve her gün gözyaşı döken Berfo Ana altı yıl önce acı haberi aldı. Oğlunu gözaltında işkencede kaybetmişlerdi. İşkenceciler de gözaltında, sorgulayanlar da belliydi belli olmasına ama hiçbir zaman adalet önüne çıkarılmadılar. Kars Eğitim Enstitüsü darbeyle birlikte işkencehaneye çevrildi. Cemil Kırbayır’ı kaybeden üç polis ve bir MİT görevlisi sorgularında “üç maymun”u oynadı. Görmeyen, duymayan ve bilmeyen üç polise kınama cezası verdi devlet. Bir bedenin ederi oydu devletin gözünde.
Koynunda oğlunun resmiyle darbecilerden hesap sordu
Berfo Ana ömrünün son yıllarını oğlunun kemiklerini bulmakla geçirdi. Yaşlı bedenini taşıyan ayakları el verdiği ölçüde her yere gitti. Tek isteği ölmeden önce oğlunun kemiklerini bulup mezarında dua etmekti. Bulsaydı eğer, her gün kanayan yüreği huzura erebilirdi. Olmadı, olamadı. 12 Eylül darbecilerinin yargılandığı davaya tekerlekli sandalye ile gitti. Koynunda 24’ünde bıraktığı Cemil’inin resmi. Hesap sordu darbecilerden. Apoletleri olmadan aslında bir hiç olan darbeciler ise yaşlılıklarına sığınarak hasta yataklarında ifade vermeyi yeğlediler. Aslında korkaktı onlar her zaman olduğu gibi. Korkaklıklarını korku yayarak örtbas etmek istediler.
Bugün hâlâ darbecilikten medet umup, korku yaymak isteyenleredir sözüm. Berfo Ana’nın son 33 yılı acıyla geçen 105 yıllık yüzüne bir bakın. O yüzde çocukları kaybedilen bütün anaların yüzü var... Bu ülke 105 yaşında bir anayı yüreği kanayarak sonsuzluğa göndermişse eğer bunda sadece darbecilerin değil, bu topraklarda yaşayan herkesin suçu var...
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.