BDP'NİN DİKKATİNE
Hilal Kaplan
17 Mayıs 2013 Cuma 08:41
Aslında Kürt meselesinin çözümünde şiddet kullanımını dolaylı ve dolaysız destekleyen, tasvip eden veya uygulayan herkesin dikkatine demeliyim.
Geçtiğimiz hafta sonu, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü bünyesinde açılan Barış ve Çatışma Çalışmaları Yüksek Lisans Programı çerçevesinde bir toplantı düzenlendi. Mevzuyla yakından ilgilenen siyasetçi, insan hakları aktivisti ve gazetecilerin katıldığı, yaklaşık üç gün süren toplantıda, barış çalışmalarında uzman bir isim olan Jorgen Johansen'in bahsettiği bir araştırmanın üzerinde durmak istiyorum.
Amerikalı iki akademisyen,1900 ile 2006 yılları arasında şiddete başvuran ve vurmayan tüm hak mücadelelerini incelemiş (Chenoweth & Stephan, Why civil resistance works : The strategic logic of nonviolent conflict). Vardıkları netice gerçekten çarpıcı.
Araştırmaya göre, şiddete başvuran hareketlerin sadece % 25'i başarıyla sonuçlanmış, başvurmayanlarınsa %53'ü.
Şiddete başvuranların %60'ı başarısızlıkla sonuçlanmış ve %15'i kısmen başarılı olmuş.
Şiddete başvurmayanların % 20'si başarısız olmuş ve 37'si kısmen başarılı olmuş.
On yıllık dilimlere bölünüp bakıldığındaysa, şiddete başvurmayan hareketler lehine büyük bir başarı artışı görülüyor. Örneğin 1990-2000 yılları arasında, şiddete başvurmayan hareketlerin başarı oranı %52'iyken, 2000-2006 arasındayse bu oran %68'i buluyor.
Ayrıca şiddet yoluyla başarı elde edenlerin, sonradan demokratik bir yapıyı devam ettirme oranı %4 iken, şiddete başvurmadan başarıya ulaşanların demokratik bir yapıyı devam ettirme oranı %41. Arada âdeta bir uçurum var.
Öcalan'ın, çağın şartları çerçevesinde bu gerçeği gördüğünü düşünüyorum. Ortadoğu coğrafyasında bile tamamen totaliter yapılar şiddetsiz biçimde dönüştürülürken ve şiddete başvuranların çaresizliği de ne yazık ki ortadayken, Türkiye gibi demokratikleşme ivmesi artarak devam eden bir ülkede şiddet yoluyla kazanım elde etmenin gerçek dışılığı açıktır. O yüzden bazı PKK'lılardan gelen 'Şu şartlar olmazsa, silaha döneriz' gibi açıklamalar, aslında bir buçuk sayfalık Nevruz mektubunda tam üç kez silahın döneminin bittiğini vurgulayan Öcalan'ın da ne demek istediğini anlamamazlıktan gelmektir. Bu gerçeği 36 milletvekili, 99 belediyesi ve sayısız sivil örgütlenmesiyle en iyi BDP'nin görüp savunacağı kanaatindeyim.
Bu vesileyle Hacettepe bünyesinde açılan ders programından da biraz söz etmek gerekiyor. Barış ve Çatışma Çalışmaları alanında sadece barışa yürüyen Türkiye'de değil, Orta Doğu'da da bir ilk olan ve İstanbul'da yürütülen programın şu an için 9 ülkeden 14 öğrencisi bulunuyor. Öğrenciler ders dönemi boyunca ortak bir mekanda kalıyor ve birer hafta aralıklarla yurt dışından gelen alanın en saygın isimlerinden dersler alıyorlar. Programın bir sonraki hedefini bir Barış Enstitüsü haline gelerek Türkiye'nin kendi bölgesinde ve dünyada ki çatışmalarda bir arabulucu olabilme rölüne akademik bir katkı sunmak oluşturuyor.
Bugüne kadar, otuz yıllık kanlı bir süreci yaşayan Türkiye'de akademinin Kürt meselesine veya PKK sorununa eğilmesi ve araştırma yapması dahi cezalandırma konusu olduğu için Barış ve Çatışma Alanları Yüksek Lisans Programı'nı son derece önemli buluyorum. Rektör Murat Tuncer ve Doç. Dr. Havva Kök başta olmak üzere bu alana katkı sunan herkesi kutluyorum.
Çerkeslerin büyük yası
Büyük Çerkes Sürgünü'nün 149. yıldönümünde, Çerkesler ve acılarını paylaşan dostları, tüm ülkelerde Rusya Konsoloslukları önünde toplanacaklar. İstanbul'daki eylem 18 Mayıs günü, saat 13.00'da gerçekleşecek. Ayrıca, yine 18 Mayıs günü, saat 20.00'da, Fatih Ali Emiri Kültür Merkezi'nde de Çerkes Dernekleri Federasyonu ve İstanbul Çerkes Derneği bir anma programı gerçekleştirecek. Bilgi için şu adrese bakılabilir:
http://www.may21.org/call-to-action/
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.