28 Nisan 2024
  • İstanbul16°C
  • Diyarbakır29°C
  • Ankara22°C
  • İzmir22°C
  • Berlin20°C

BDP'LİLER ÖZGÜR: İŞTE ÇÖZÜM

Oral Çalışlar

04 Ocak 2014 Cumartesi 08:46

Türkiye krizde. Siyasi gerginlik ekonomik bunalımı tetikliyor, ülke kan kaybediyor. Genel bir çöküş psikolojisi özellikle siyaset alanını tehdit ediyor.

Büyük gerilimin odak noktasındaki isim, Başbakan Erdoğan. Ne yaptığı ve bundan sonra ne yapacağı üzerine değişik fikirler havada uçuşuyor. “Paralel devlet”in, Erdoğan’ın iktidar gücünü sıfırlamayı amaçladığı, bir gerçek.

Arkasında Meclis çoğunluğu olan bir hükümeti yıkmayı amaçlayan “operasyoncular”ın, toplumsal dengeleri ve siyasi istikrarı hedef aldıkları açık.

Krizin, son olarak “TIR” gerginliğiyle derinleştiğine tanık oluyoruz. Hatay’daki savcının, bütün devlet kurumlarıyla karşı karşıya gelerek sürdürdüğü ısrar, alışık olmadığımız bir durum. “İşin içinde iş var” diyebileceğimiz bir manzarayla karşı karşıyayız. Gerginliğin tırmandırıldığını, tırmandırılmak istendiğini, kaosun hedeflendiğini, apaçık görebiliyoruz.

Özgürlük mesajı

Sonunu göremediğimiz bir krizle baş edebilmenin formüllerini ararken, “BDP’li 5 tutuklu milletvekilinin serbest bırakıldığı” haberini alıyoruz. Bu haberin rahatlatıcı bir etkisi var. Tabii şöyle sorular da akla geliyor: “Hakimler, şimdiye kadar neden ayak dirediler, neden apaçık olan bir karara rağmen bugünleri beklediler? Amaçları neydi?”

Özellikle “çözüm süreci”nde yeni demokrasi adımlarının atılmasına ihtiyacı olduğu bir dönemeçte, “operasyoncular”, hükümeti hedef alırken, “özgürlük alanını daraltan otoriter bir dinamik” olarak öne çıkıyorlar. Paralel devlet, çözüm sürecinin önde gelen aktörlerini hedef alıyor, onları çalışamaz hale getirmek istiyor.

Dün aldığım bir mektup, “paralel devlet”in ve son dönemde onun etrafında şekillenen “yeni koalisyon”un “ana perspektif”ini çok güzel özetliyor: “... bizler ‘paralel devlet’ yalanıyla oyalanırken güneydoğuda fiilen zaten var olan özerk yapı kurulup o illerin yönetimleri belediye başkanlarına bırakılacak mı? Hatırlarsanız Oslo görüşmelerinin basına sızan kısmında Sn.Fidan ‘Kürdistan özerk olduğunda eğitim zaten yerel yönetimlere devredilecek’ vaadinde bulunmuştu. Güneydoğudaki dershaneleri ve okullarıyla, emniyet ve yargıdaki sempatizanlarıyla cemaat bunun önünde engel. Öyleyse hedefe ulaşmak için o engeli bertaraf etmek gerek demiş olabilirler mi?”

Ne kadar reddedilse de, 17 Aralık’tan beri tırmanışta olan çatışmanın ana enerji kaynaklarından birisini, Kürt meselesi oluşturuyor. Yukarıdaki alıntıda somutlaşan “perspektif”i şöyle de özetleyebiliriz: Başbakan ve yakınındaki güçler(kritik isim Hakan Fidan, ama çoğu zaman Beşir Atalay da ekleniyor), Türkiye’yi bölmek istiyorlar, Kürtlerin anadilde eğitim isteklerine evet diyorlar. Paralel devlet diye suçlanan cemaat mensupları ise bunun önündeki en önemli engel olarak duruyor.

Bu “tırmanış” tan çıkışın yolları belli: Geniş bir demokrasi perspektifiyle toplumun karşısına çıkmak, Kürtler de dahil olmak üzere, temel haklara yönelik duraksamaları aşmak gerekiyor... AB bağlamında oluşan güvensizlik havasının dağıtılması için gereken tüm adımlar atılmalı. Seküler kesimin yaşam tarzına daha saygılı olunmalı. Anadilde eğitim, cemevlerinin ibadethane olması, Ruhban Okulu üzerindeki yasağın kaldırılması gibi temel taleplerin önündeki engeller kaldırılmalı. Park, AVM, köprü, havaalanı gibi konularda, toplum, karar mekanizmalarına daha fazla dahil edilmeli, “tepeden inmeci” anlayış aşılmalı. İnsanlar, şehirlerinin ve semtlerinin geleceği üzerinde daha fazla söz sahibi olabilmeli. Yolsuzluk iddialarının mutlaka engelsiz bir şekilde yargının önüne çıkarılmasını sağlamak, bu bağlamda daha “ikna edici” bir yaklaşım geliştirmek de, büyük önem taşıyor.

“Paralel devlet” olmaz, “paralel devlet”e tolerans gösterilemez. Yasadışı yapılanmanın üstüne, mutlaka, hızlı bir şekilde gidilmeli. Temel sorunun hala “eksik demokrasi” olduğu ise açık. Özgürlükler ve demokrasi alanındaki ilerlemenin yeniden ivme kazanabilmesi, ekonomi açısından da büyük önem taşıyor. “Paralel devlet”le hesaplaştığımız oranda, “otoriter devlet”le de hesaplaşmak zorundayız.

5 BDP’li milletvekilinin geç kalan özgürlüğü, bize gerçek çıkış yoluna dair bir ipucu veriyor.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.