BARZANİ’YLE GÖRÜŞME
Mesut Yeğen
26 Eylül 2016 Pazartesi 10:09
Kürd siyasetinde geçen haftanın büyük olayı malum Abdullah Öcalan’la yapılan görüşmeydi. Tümüyle bir tesadüf olmasa gerek, Kürd siyaseti bu hafta da yine bir görüşme vesilesiyle büyük bir olaya sahne oldu. Selahattin Demirtaş başkanlığındaki genişçe bir HDP heyeti KBY Başkanı Mesud Barzani’yle görüştü. HDP heyeti başkan Barzani’nin ardından Güney Kürdistan’daki diğer siyasi aktörlerle buluştu, istişarelerde bulundu. Kürdistan siyasetinin başat aktörlerinin buluşması bir başına önemli olmakla beraber, içinde bulunulan bağlam bu buluşmayı bizzat önemli kılıyor. Malum, geride kalan epey kısa bir zaman dilimi içerisinde Mesud Barzani Türkiye’yi ziyaret etti, Türkiye Cerablus Operasyonu’nu gerçekleştirdi, Öcalan konuştu ve Musul ve Rakka operasyonlarının da artık zaman meselesi olduğu belli oldu. Hülasa, belli ki, Öcalan’ın konuşmasının artık devletçe uygun bulunduğu ve Rakka ve Musul operasyonları vasıtasıyla Irak ve Suriye’nin geleceğinin yeniden şekilleneceği bir bağlama girmiş bulunuyoruz.
Bu bağlamda gerçekleşen Barzani-Demirtaş buluşmasından şimdiye kadar kamuoyuna aktarılanlar görüşmenin iki önemli gündemi olduğunu gösteriyor: 1. Türkiye’deki çatışma halinin durdurulması, 2. Kuzey ve Güney (ve tabii ki Rojava) siyasetleri arasında ortaklaşma.
Bu iki mevzu etrafında ne konuşulmuş, neler istişare edilmiş olabilir, açıklanmadıkça bilmeye imkan yok elbette. Ama, yukarıda tarif ettiğim bağlam, görüşmelerde muhtemelen neler konuşulduğu, konuşulanların niye bugün konuşulduğu hakkında spekülatif bir iki tahminde bulunmayı mümkün kılıyor.
İlk meselede durumu az çok biliyoruz. Hem KCK hem de HDP (son olarak Öcalan da), devlet ve PKK arasındaki müzakerelerin yeniden başlamasını teklif ettiler ve fakat herhalde herkes muhtemel bir müzakerenin eski biçimde yapılamayacağını teslim ediyor. Bu durumda, devletin ve PKK’nin hazmedebileceği, tamamı olmasa da, büyük kısmı kapalı kapılar ardında olması mukadder görünen yeni bir müzakere safhasının başlatılmasında Mesud Barzani kilit bir rol oynayabilir ve mezkur görüşme de bunu sağlamanın adımlarından biri olmuş olabilir. Gerek PKK’yle gerek Türkiye devletiyle olan mesafe ve yakınlığı ve gerekse de bilinen karizması Barzani’nin bu türden bir rolü oynayabilmesine olanak verebilir gerçekten. Kaldı ki, PKK ve Türkiye devleti arasındaki ihtilafın durdurulması hem Güney hem de Rojava Kürd siyasetine istikrar kazandırıp, her ikisini daha korunaklı kılabileceğinden Barzani’nin gelecek projeksiyonuna da uygun düşebilir.
Güney ve Kuzey siyasetleri arasındaki ortaklaşma meselesine gelince... Yakın zamanda İran’ın yaptığı açıklama bölgede Kürdleri bekleyen ihtimallerden birinin ne olduğunu gösterdi. İran, “Kürdlerin bulundukları ülkelerden ayrılmasına karşıyız” tehdidiyle aslında bir yandan Irak ve Suriye Kürdlerine ve destekleyicilerine mevcut statükoyu bozmama uyarısı yaparken, diğer yandan da Türkiye’ye “Kürdleri birlikte tepelediğimiz, eski güzel günlere dönelim” çağrısı yapmış oldu. ABD’nin hem Güney’e hem de Rojava’ya olan bugünkü ilgisi İran’ın teklifini bugün için gerçekçi olmaktan alıkoysa da, bu teklif Kürdistan’daki bütün aktörlere Kürdleri bekleyen ihtimallerden birinin ne olduğunu, aktörlerin kendi dar çıkarlarını gerçekleştirmeye odaklanmasının maliyetinin ne olabileceğini göstermiş oldu. Bu maliyetten kaçınmanın garantili bir yolu olmamakla birlikte, Kürdlerin akıbetine parti perspektifinden bakmayı ertelemek kısmen de olsa işe yarayabilir. Barzani-Demirtaş görüşmesinde Kürdlerin akıbetine parti perspektifinden bakmaya devam etmenin muhtemel maliyetleri de konuşulmuş olabilir.
Böyleyse gerçekten, Barzani-Demirtaş görüşmesi söz ettiğim çerçevede gerçekleşmiş ve tarafları biraz da olsa yakınlaştırmışsa eğer, hem Türkiye hem de Güney ve Rojava’nın akıbeti için eskisinden biraz daha ümitli olabiliriz. (Basnews)
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.