04 Mayıs 2024
  • İstanbul16°C
  • Diyarbakır22°C
  • Ankara17°C
  • İzmir19°C
  • Berlin19°C

BARIŞIN DUVARLARINI ÖREN KADINLAR

Ayşe Böhürler

25 Mayıs 2013 Cumartesi 05:27

Acı çektiler, kaybettiler, bedel ödediler, evlatlarına ağladılar ama sonunda barışın duvarlarını örmek yine onlara düştü. Sivil bir inisiyatif olarak tamamıyla kadınların oluşturduğu ve 11. büyük toplantısını yapan Buluşan Kadın Platformu'nun 'Geleceğin İnşasında Kadınların Rolü' başlıklı toplantısı için Diyarbakır'dayız. Diyarbakır'da ilk defa yapılan bu toplantının karma katılımcıları arasında Anadolu'nun çeşitli yerlerinden gelmiş sivil kuruluşların yanı sıra sol, feminist, farklı etnisite ve inançlardan da kadın kuruluşları da var. Diyarbakır'a Kürt meselesini konuşmak ve dinlemek için gelen katılımcılar geldikleri şehirlerin duygusunu da Diyarbakır'a getirdiler.

Yüzyıllık bir tarihin biriktirdiği her türlü acıyı arkamızda bırakmak da, ideolojik ezberlerimizi bir çırpıda bir tarafa koymak da kolay olmadı. Bu coğrafyalara yabancı hayatların buradaki zulümleri bir çırpıda kavrayıp hazmetmesi de kolay değildi. Yine de her şeye rağmen iyi niyet ve barış umudu verimli bir konuşma zemini ortaya çıkardı.

Gülten Kaya ile programdan önce Hasan Paşa Konağı avlusunda Ahmet Kaya'nın halıya dokunmuş resminin tam karşısına otururken sohbet ettik. Altı tam dolu olmasa da barış sürecine inancının büyük olduğunu söylüyor. 'Karanlıktan arınmaya çalışırken böyle toplantılara çok ihtiyaç var' diyerek Kadın Buluşması'nın öneminin altını çiziyor. Herkesin ortak kaygısı 'barış sürecinde nasıl bir ortak dil tuttururuz.'

Gülten Kaya bu konuda medyanın büyük etkisi olduğuna inananlardan. 'Medya nasıl geçmişte Kürtler ile ilgili dikey bir dil kurmuşsa şimdi de ortak bir dil kurabilir. Yatay, özgün, özgür yeni bir dil kurulabilir. Mesela öncelikle sorunu Kandil'i imha etmek olarak görmekten çıkarmak lazım.' Ahmet Kaya'nın resmini karşımızda görünce sohbet kayıplarımıza geliyor. 'Bütün kaybettiklerimizin bu barış süreci ile huzur bulacağına inanıyorum. Bedel ödeyen herkese, bizim ödeyeceğimiz bedel barışmak olmalı.'

Bu sözlere hepimiz gönülden katılıyoruz.

ÜTOPYA KADINLARIN AYAĞININ ALTINDA

Diyarbakır Kadın Buluşması'nın ilk günü izlenimlerim.

Her şeyden önce tam bir tanışma ve halleşme toplantısıydı. 'Yaralarımızı nasıl iyileştiririz' sorusu farklı kesimlerden farklı cevaplar buldu.

Dürüst bir eğitim sistemi nasıl kurarız? Bizi tek tipleştiren yalancı tarihten nasıl kurtuluruz? Soruları soruldu. Ayırımcılığa karşı eğitimin önemi üzerinde duruldu.

İnsan hakları, özgürlük, hukuk, adalet ve vicdanla en önemlisi de eşitlenerek yaraların sarılabileceği konuşuldu.

Türkiye'nin batı illerinden gelen katılımcılar halkın barış sürecine karşı olmadığı konusunda hemfikir. Sürece karşı olanlar; bu savaşın sürmesinden kar edenler ve bazı kanaat önderleri.

Bu buluşmada kadınlar kendi bölgelerindeki barış algısını da buraya taşıdılar. Farklı bakış açıları, Alevilerin, Ermenilerin, Kürtlerin, başörtülülerin uğradığı ayrımcılıklar paylaşıldı. Endişesi az umudu çok bir toplantıydı.

Toplantıya ilişkin en güzel yorum ise Burhan Solmaz'dan aktardığı bir başlık ile Aksu Bora'dan geldi 'ütopya kadınların ayağının altındandır.'

Ve buluşmanın en etkili konuşmacılarından Takuhi Tovmasyan Diyarbakır'da bir hayalini gerçekleştireceği için çok mutluydu. Akşam bu topraklarda ölen ama gömülemeyen, ruhuna El-Fatiha okunamayan, canı için bir helva kavrulamayan nice canlar anılıp, dualar edilecek, irmik helvası kavrulacaktı.

Dindar kadınların Kürt meselesine bakışları noktasında daha çok karşılaşmaya ihtiyaç var. Emine Uçak bu noktada en donanımlı ve yaşananları barış diline katkı sağlayarak inşa edebilen konuşmacılardan birisiydi.

Yaralarımızı sarmak için önce birbirimizi tanımladığımız kelimeleri, kelimelerimizi değiştirmeliyiz. Şimdiye kadar (hangi tarafta olursa olsun) bize ideolojilerimiz tarafından öğretilen kelimeleri. Bu kelimeleri kavramları değiştirmeden birbirimizi anlamak çok zor.

Yaraları sarmak istiyorsak yaraları kaşıyan bir dili bırakmalıyız. Bu dili değiştirmeden barışı konuşamayız, bu dili değiştirmeden demokrasiyi konuşmak çok daha zor.

Diyarbakır'da bunu hızla yapmamız gerektiğini çok daha iyi anladık.

Bu büyük ve farklı toplantıda çok kişinin emeği geçti ama Ayla Kerimoğlu ve Hidayet Tuksal özel olarak teşekkürü hak ediyorlar.

Program bugün de büyük bir katılımla sürüyor.

Yolu Diyarbakır'a düşenleri bekleriz.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.