18 Mayıs 2024
  • İstanbul17°C
  • Diyarbakır19°C
  • Ankara20°C
  • İzmir24°C
  • Berlin16°C

BARIŞ SİYASETİ

Erol Katırcıoğlu

10 Eylül 2011 Cumartesi 02:14

Kürt sorunu gibi bir sorunun olduğu bir ülkede başka konuları konuşmak zor. Kaleminiz ya da parmaklarınız istemeseniz de sizi o konuya doğru çekiyor. Çekiyor çünkü bu sorun, hani ne derler, “tüm sorunların anası”. O nedenle de bir gözlemci olarak, bir yazar olarak bu sorunun devamı halinde bu ülkede ne özgürlüğün ve ne de demokrasinin tam olarak yerleşmeyeceğini biliyorsunuz ya da hissediyorsunuz. O nedenle de kaygılanıyorsunuz.

Özellikle seçim sonrasına baktığımızda yaşanan gelişmeler barışa ve huzura yakınlaşmak yerine onlardan uzaklaştığımızı düşündürüyor. Öyle mi bilinmez. Ama seçimlerden zaferle çıkmış, akabinde askere bir çeşit ayar vermiş ve bu nedenle de özgüveni yüksek olan hükümetin sertleşeceğine dair işaretler artıyor.

Hükümetin, PKK’nın seçim sonrası uyguladığı eylemlere verdiği sınır ötesi harekât cevabı bugünlerde “kara harekâtı” biçimini alacağa benziyor. Küçük küçük de olsa gazetelere düşen haberlerden Güneydoğu’da sessiz bir askerî hareketliliğin sürmekte olduğu anlaşılıyor. Askerin en savaşçı birliklerinin bu bölgeye kaydırıldığına dair haberler var.

Bu haberlerin yanısıra beni asıl rahatsız eden iki gelişme var bugünlerde. Biri hükümet çevrelerinin “sessizliği”. Diğeri ise kamuoyunda “ne olacaksa olsun!” duygusunun yaygınlaşması.

Bu gelişmeleri birlikte okuduğumuzda önümüzdeki günlerin çok huzurlu günler olmayacağı açık. Hele hele hükümetin polis kuvvetlerini devreye sokmaya çalıştığı bir dönemde PKK’nın polise karşı eylem yapması ve dün de dört kişiyi kaçırmış olması bu örgütün savaş çıtasını yükselteceğini gösteriyor.

Bu gelişmeler karşısında gazetelerin köşelerinde Kürt siyasetine yönelik eleştiriler de artmaya başlıyor. Kürt siyasetinde barış isteyenler yok mu, seslerini neden yükseltmiyorlar sorularını soruyorlar. Üstelik bu soruları soranların önemli bir kısmı Kürt sorununda Kürtlerin haklılığına inanmış insanlar. Haklısınız ama bu haklılığa ulaşmak için kullandığınız yöntemler yanlış demek istiyorlar.

Ben de seçim sonrasından bu yana Kürt siyasetinin girmiş olduğu hattı anlayamayanlardanım. Anlayabildiğim kadarıyla da benimsemediğimi de söylemeliyim. Çünkü bugünün dünyasında “silah”la elde edilebilecek hakların olmadığına inanıyorum. Ama “siyaset”le tüm mağdur kesimlerin pekâlâ iktidar dahi olabileceği koşulların derme çatma da olsa mevcut demokrasimiz içinde bile varolduğunu düşünüyorum. O nedenle de “şiddet” karşısında “simetrik” bir tutum almak gerektiğini düşünüyorum.

Tabii bu “simetrik” duruş barışı isteyen insanların nasıl bir tavır sergilemeleri gerektiğini tam olarak özetlemiyor. Çünkü siz simetrik de dursanız savaşın nedenleri simetrik değil. O nedenle de bir barış siyaseti ilke olarak “savaşa ve şiddete karşı” olmalı ama onun ortaya koyacağı eylemsel siyasetin mevcut savaşın asimetrisini de dikkate alması gerekir.

Ne demek istiyorum?

Demek istediğim bugün Kürt sorunu üzerinden yaşadığımız şiddetin asıl sorumlusu bu ülkeyi yönetenlerin demokrasi ve toplum anlayışıdır. Kürtlerin yarattığı şiddet, deyim yerindeyse, “türev” bir şiddettir. O nedenle de bir barış siyaseti, tarafların yarattığı “şiddete” karşı dururken, bir yandan ülkeyi yönetenlere “daha fazla demokrasi” çağrısı yapmalı, bir yandan da Kürt siyasetini “demokratik bir siyasete” cesaretlendirici bir yaklaşım içinde olmalıdır.

Çünkü günümüz toplumlarının tarihî bilgisi etnik haklar temelli çatışmaların sonlandırılabilmesinin bu hakları talep edenlere “daha fazla baskı” yapmakla değil onlara “daha fazla özgürlük” tanımakla mümkün olabileceğini söylüyor. Ülkeyi yönetenlerin ülkenin demokrasi ve özgürlüklerini genişletme yükümlülüklerini yerine getirmeleri hak talebinde bulunanları “şiddet”ten uzaklaştıracağı gibi onların “çoğulculaşmasına” da katkıda bulunacaktır.

Yumağı çözecek olan ipin ucu burasıdır.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.