BANA DOKUNMAYAN 'DERİN DEVLET' ÇOK YAŞASIN
Özgür Mumcu
08 Ağustos 2013 Perşembe 08:43
Bana dokunmayan 'derin devlet' çok yaşasın anlayışı ile derin devlet sadece safra atar, zindeleşir, yeni ortama uyum sağlayıp hayatına devam eder.
Devletin içindeki illegal oluşumların tasfiyesi zordur ve doğası gereği siyasi iktidar kavgalarının konusudur. Çoğunlukla artık vazife görmeyen safraların atılmasıyla devletin kendini güncellemesi şeklinde gerçekleşir.
Kontrolden çıkanlar, söz dinlemeyenler, artık başa bela olmaya başlayanlar zapturapta alınır. Yapılan pazarlıklar sonucunda kimi yargılanmaktan kurtulur, bazı suçlar hiç işlenmemiş gibi kabul edilir.
İspanya’nın Franco’dan kurtulup demokrasiye geçtiği ilk yıllarda İspanyol hükümeti ETA’ya karşı ETA’nın yöntemleriyle savaşmaya karar vermişti. Başbakan Felipe Gonzales, “Demokrasi sadece salonlarda değil lağımlarda da savunulur” demekteydi.
Fransa, ayrılıkçı Bask örgütü ETA’ya yumuşak davranıyor ve örgüt liderlerinin ETA’yı Fransa’dan yönetmesine ses çıkarmıyordu.
Bunun üzerine İspanya, Antiterörist Özgürlük Grupları (GAL) adında paramiliter bir çete kurdu.
Örgüt, İspanyol polisi, jandarması, gizli servisi ve kiralık askerlerden oluşuyordu. Fransa ve İspanya’da ETA militanlarını öldürmeye, ETA’yla bağlantılı yerlere bomba koymaya ve insanları kaçırmaya başladılar.
1983 ie 1987 arasında 27 insan öldürdüler. Öldürdüklerinin üçte birinin ETA’yla yakından uzaktan ilgisi yoktu.
Fransa ile ilişkilerin yumuşaması sonucunda GAL eylemlerine son verdi. Ancak özellikle İspanyol El Mundo gazetesinin ısrarlı yayınları nedeniyle mızrak çuvala sığacak gibi değildi. Birilerinin hesap vermesi gerekiyordu.
Önce birkaç polis ve jandarma memuruyla başlandı. Uzun zaman geçtikten sonra yargı, dönemin içişleri bakanına kadar ulaştı. Bakan José Barrionuevo 10 sene hapse mahkûm oldu. Onunla kalmadı, dönemin emniyet müdürü, bir jandarma generali, istihbaratçılar, kaymakamlar, terörle mücadele personeli çeşitli cezalar aldı.
GAL skandalının ve yargılamaların Felipe Gonzalez’in 1996 senesinde seçimleri kaybetmesine etki ettiği ileri sürülmekte.
Cinayetlerin çoğunun faili tespit edilemedi. Bir kişinin kaçırılması ve iki ETA mensubunun öldürülmesi ile içişleri bakanlığının örtülü ödenekten bu amaçla para aktardığı ispatlanabildi.
Memleketimizdeki devlet içindeki çeteleşmenin İspanyol GAL örneğinden çok daha büyük ve eli kanlı olduğuna fazla itiraz gelmeyecektir herhalde.
1990’lar boyunca büyükşehirlerde ve Kürt illerindeki siyasi cinayetler ile 2000’lerde gerçekleşen cinayetlerin ya faili bulunamamıştır ya da tetikçisi bulunsa bile arkasındaki örgütlü yapı ortaya çıkarılamamıştır.
Altı senedir süren Ergenekon süreci birçok çevre tarafından derin devletin yargılanması olarak değerlendirildi.
Davaya sadece Danıştay cinayeti bağlandı. Onun da azmettiricisi olanlar beraat etti, bir sanık da çelişkili ifadelerine rağmen gizli tanıklıktan faydalanıp tahliye oldu. Dink davası bütün ısrarlara rağmen Ergenekon davasına bağlanmadı.
Ergenekon davası siyasi cinayetlere teğet geçti.
Bazı cezaların ağırlığı, senelerdir gündemden düşmeyen çok ciddi usul sakatlıkları davanın bir siyasi güreş olduğu kanısını uyandırdı.
“Demokrasi yolunda böyle aksaklıklar olur” diye geçiştirilecek bir hal değil bu.
Cinayetlere, katliamlara teğet geçerek birçok derin devlet mensubunu Ergenekon’un dışında tutup bazı siyasi muhalifleri terör örgütü üyesi ilan etmek toplumsal barış ve demokrasi getirmez. Getirse getirse siyasi bir zafer ve artan toplumsal bir kutuplaşma getirir.
Bana dokunmayan derin devlet çok yaşasın anlayışı ile derin devlet sadece safra atar, zindeleşir, yeni ortama uyum sağlayıp hayatına devam eder.
Nasıl eder?
Anlamak için siyasi cinayetlerin, katliamların derin devlet yargılaması olduğu iddia edilen bir yargılamada neden yer almadığını bulmak gerek.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.