BALYOZ TAHLİYELERİNİN ANLAMI: KİTABIN SONU MU?
Ali Bayramoğlu
20 Haziran 2014 Cuma 08:05
Değişim hamleleri sırasında kimi kabul edilemez aksaklıklar bulunduğuna ve kimi ağır hukuksuzluklar yaşandığına kamuoyunun inancı, uzunca süredir, tam.
Bu ihlaller, özellikle sivilleşme sürecine ilişkin adli dosyalarda, Ergenekon davasında tutukluluk süreleriyle, Balyoz ve Oda Tv davalarında ise sahte delillendirme ve sanık haklarının ihlaliyle meydana gelmişti. Özellikle Balyoz davasında 5'nolu CD ve Hanefi Avcı bu ihallerin sembolü haline dönüşmüştü.
Kamuoyunun ihlallere ilişkin bu inancının, bu davaların önünü açan, uzun süre arkasında duran siyasi irade tarafından da (bu, onun bu konudaki sorumluluğunu ortadan kaldırmasa da) bir süredir paylaşıldığı biliniyor.
Siyasi iktidar Şubat 2012 ve Aralık 2013'te karşı karşıya kaldığı 'siyasi baskın'ın, emniyet ve yargı içindeki cemaat dokusu tarafından üretildiğine kanıtları ve sonuçlarıyla nasıl tanık olduysa, Balyoz sanıkları ve Hanefi Avcı da başlarına gelen ve haklarında üretilen delillerin aynı yapının işi olduğunu uzun süredir görüyor ve söylüyorlardı.
Cemaat meselesi 'siyasi sorun' olarak açığa çıktığı andan itibaren (aralarındaki kalıcı ve ölümcül mesafeye rağmen) hükümet askerlere, sanık askerler de hükümete aynı merkezden farklı nedenler ve zamanlarda hamle yapıldığı konusunda hem fikirdi.
Başbakan'ın 17 Aralık sonrası Dolmabahçe'de bilgilendirme toplantısında, gazeteciler tarafından sık dile getirilen eleştiri ve hatırlatmalardan birisi Balyoz davası, Hanefi Avcı dosyasıydı. Ve bunlar Başbakan ve etrafı tarafından farkındalık ve kabul edasıyla karşılanmıştı. Nitekim yerel seçimler öncesi Urfa'da Başbakan'a Balyoz davasındaki ihlalleri hatırlattığım zaman, onaylamış ve 'Anayasa Mahkemesi'ni işaret etmişti.
Anayasa Mahkemesi sonunda devreye girdi.
Ve yerleşik 'inancı', bir içtihat kararına çevirdi.
Mahkemenin gerekçeli kararındaki şu ifadelerin altını çizmek gerek:
'Dijital delillerin değerlendirilmesine ilişkin şikâyetlerin giderilmediğine dair iddiaların, kabul edilebilir olduğuna, Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine…'
Bu ifadeler dijital delillerle ilgili bilirkişi raporlarını dikkate alan Anayasa Mahkemesi'nin, gerek ilk kararı veren eski 10. Ağır Ceza Mahkemesi, gerek Yargıtay 9. Ceza Dairesi hakkında da dolaylı bir hüküm verdiğini göstermektedir.
Bu karar etkisini hızla gösterdi. İlgili mahkeme Balyoz Davası'nda yargılamanın yenilenmesine, infazların durdurulmasına ve sanıkların tahliyesine karar verdi.
Bundan sonra atılması gereken acil adım, Balyoz Davası'nda sanıkların ordudan uzaklaştırılmasının durdurulması, uzaklaştırılmış olanların ise haklarının iadesidir. Hanefi Avcı'nın da tahliye edilmesi ve yeniden yargılanma imkanına kavuşmasıdır.
Bir dönemin olumsuz bir safhasının siyasi açıdan bu şekilde kapanmış olacağını umuyoruz.
Bu safha altını sık çizdiğimiz 'hukuk dairesinde temizlik', 'temiz temizlik', 'adli süreçlerde meşruiyet ve hukukilik' meselesidir.
Kimilerinin karar ve tahliyeleri, 'sivilleşme sürecinin ve bu sürecin yaptırım ayağının çökmesi' şeklinde değerlendireceklerine hiç şüphem yok. Bazıları kararları 'darbecilerin tahliyesi' olarak görecek, bazıları ise tahliyeleri ve kararı 'bu ve benzer adli süreçlerde aklanması' ilan edeceklerdir.
Bu böyle değildir ve hiç bir zaman olmayacaktır.
Anayasa Mahkemesi'nin kararı hukukun ve usülün altını çizmektedir. Esas ise başka yerde durmaktadır. Ergenekon davası esas açısından pek çok deliliyle kuvvetli bir davadır. 2000'li yıllardaki darbe hazırlıklarına yönelik bir suç üstüdür. Balyoz Davası'na zemin hazırlayan seminer kayıtları keza kimi generallerin darbe provası niyetine suç üstüdür ve bu açıdan yargılanmalıdır. Bu davaya eklenen sahte delillerle tutuklanan ve mahkum edilen subaylar ise bu işten hukuken derhal ayrıştırılmalıdır.
AYM kararından cemaate yönelik dolaylı hukuki bir yaptırım, onu görmek istemeyenlere ahlaki bir zıpkın, hükümete siyasi bir ders çıkmıştır.
Anayasa Mahkemesi yeni işleviyle, yeni dönemin ilk gerçek yargı kurumu olması sıfatıyla bir düğümü daha çözmüştür.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.