BALYOZ GİBİ KARARLAR?
Ali Bayramoğlu
22 Eylül 2012 Cumartesi 08:16
Balyoz davasında karar açıklandı.
Hüküm tarihi oldu.
Darbeye teşebbüs suçundan, dün, Çetin Doğan, İbrahim Fırtına, Özden Örnek 20'şer yıl, aralarında Ergin Saygun, Bilgin Balanlı, Engin Alan'ın aralarında olduğu 78 kişi 18 yıl, 214 kişi 16 yıl hapse mahkum edildi.
Bu hüküm, Türkiye'deki sivil ve siyasi gücün, askeri güce, askeri vesayet geleneğine ağır bir darbe indirmesini ifade etmiştir.
Şüphe yok, Balyoz Türk siyasi tarihinin en önemli davalarından birisidir.
'Askeri cumhuriyet'in birbirini takip eden 'vesayet, müdahale, darbe' silsilelerinden kurtulmayı, en azından kurtulma arayışını ifade eden ilk önemli hukuki süreçtir.
Bu çerçevede Türkiye ilk kez açık biçimde bir 'darbe teşebbüsü'nü yargılandı.
Ve bu yargılama süreci, darbe girişimine soyunanlara yönelik hukuki yaptırımı tekiklemekle yetinmedi.
Aynı zamanda ordunun ve askeri eylemin sınırlarını keskin yaptırım cihazlarıyla belirleyen ve denetime açan bir siyasi gelişmeye de işaret etti.
Açık:
Türkiye'nin son 10 yılda yaşadığı en önemli dönüşüm devlet aygıtının askeri etkiden arındırılması ve sivilleşme ise, Balyoz davası bu dönüşümün taşıyıcılarından olmuştur.
Ortada değil mi?
Balyoz davasında 365 sanık bulunuyor.
Bunlardan 24'ü, (1 orgenenal, 3 korgeneral-amiral düzeyinde olmak üzere) muvazzaf general. Emekli askerler arasında 6 orgeneral-amiral rütbesinde asker var.
Vatan gazetesinden İlker Akgüngör'ün bir haberinin verilerini hatırlatalım.
'Şu anda tutuklu ve tutuksuz tam 400 asker Ergenekon ve Balyoz davalarında yargılanıyor. Davalarda yargılaması devam eden askerlerin 72'si general ve amiral, 271'i subay, 54'ü ise astsubay rütbesiyle görev yapan personelden oluşuyor (...) Ergenekon, Balyoz ve 28 Şubat Soruşturması'ndan 125 albay tutuklandı. 87'si ise ordunun geleceğindeki komuta kademesini oluşturması beklenen kurmaylar.'
Balyoz davasının ana rengini oluşturduğu bu tablo ordu yapısının dönüşümü, bir ordu anlayışının ve onun temsilcilerinin hukuki yollarla tasfiyesini resmetmektedir.
Tekrar vurgulamakta fayda var:
Askerin korunaklı konumuna son veren Balyoz kararları bir dönemin sona ermesinin, en azından başlangıç noktası olarak kabul edilebilir.
İşin özü budur?
Ancak hiç bir iş sadece 'öz'den ibaret değildir.
Kabul etmek gerekir ki, Balyoz davasının önemi de siyasi dönüşüm ve sivilleşmeyle sınırı değildir.
Balyoz aynı zamanda yeni oluşan siyasi dengelerin, dilin ve reflekslerin etkilediği, bu çerçevede hukuk ihlallerinin dile getirildiği, bu yönleriyle de çarpıcı ve önemli nitelik kazanmış bir davadır.
Başka bir ifadeyle Balyoz davası, 'hukuk eliyle sivilleşme süreci' kadar, hukuku aşan, siyasete açık hale getiren, ?keyfi tasfiye, keyfi güç devşirme, iktidar alanı denetleme iddiaları?nı da hep gündemde tutmuştur.
Nitekim bu dava, sahte delil iddialarının en yoğun olduğu davalardan birisi olmuştur. Tutmayan tarihler, tutmayan tayinler, dinlenmeyen tanıklar, dikkate alınmayan bilirkişi raporları, malum seminere katılmadıkları halde yargılanan isimler, iddialar arasındadır.
Tüm bu unsurlar bana göre son derece 'önemli, doğru, haklı ve esas açısıdan meşru olan bu dava'yı zaman içinde 'tartışılır' hale getirmiştir.
Bu dava simgesel olarak bir dönemi bitirerken, yeni bir dönemin açılmasına işaret etmektedir. Eski dönem nasıl temizlenmeyi gerektiriyorsa, yeni dönem de hukuki ve temiz olmayı icap ettirir.
Evet, hüküm Türk demokrasi tarihinde yerini alacaktır.
Ancak bu yerin pekişmesi ve derinleşmesinin koşulu, eğer varsa hukuk ihlallerinden arınmaktır.
Eğer varsa hukuk ihlallerini tartışmak ne darbecileri aklar, ne de darbenin varlığı bu ihlalleri meşrulaştırır.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.