04 Aralık 2024
  • İstanbul8°C
  • Diyarbakır5°C
  • Ankara4°C
  • İzmir11°C
  • Berlin5°C

BAHAR ÇİÇEK’LERİ

Roni Margulies

29 Ağustos 2012 Çarşamba 09:15

Hükümetin Kürt meselesine yaklaşımını Cemil Çiçek’in ağzından duymak insanın içini ne kadar rahatlatıyor, değil mi?

Türk siyaset tarihine demokrat, barışçıl bir insan hakları savunucusu olarak damgasını vurmuş bir kişinin şimdi de Kürt sorununa el atması çok güzel. Demek ki, barış yakındır!

Kürt halkı derin bir “Oh!” çekmiş olsa gerek. Bilirler ki çünkü, Cemil Çiçek’in olduğu yerde haksızlık olmaz, devlet şiddeti olmaz, bahar çiçekleri açar.

Bunları ben de bildiğim için, Çiçek’in 11 maddelik “Teröre Karşı Ulusal Mutabakat” metni hayal kırıklığına uğrattı beni.

“Bu sorun sadece güvenlik tedbirleriyle çözülebilecek bir nitelik taşımamaktadır” dedikten sonra, maddelerin tümünde sadece “terör” meselesinden söz edilmesi, sadece “terörle” nasıl baş edileceğinin tartışılması dikkatimi çekti.

Mesele “terör” meselesiyse, güvenlik tedbirleriyle çözülür. Teröristleri yok edersin, olur biter.

Teröristin terör yaratmak dışında bir amacı olmadığı için, devletin alabileceği tek tedbir güvenlik tedbiridir.

Yok, eğer sorun sadece güvenlik tedbirleriyle çözülemiyorsa, demek ki basit bir terör sorunu değildir, bundan çok öte, çok daha derin bir sorun vardır. O zaman başka tedbirler almak, daha derin olan sorunu çözmek için adım atmak gerekir.

Bunları düşünürken, bir gazetede şu yorumu okudum:

“Çiçek’in önerisinde Kürt sorununun çözümü ve çatışma halinin son bulmasına kapıyı aralayabilecek nitelikte olan kritik madde, Güneydoğu Anadolu ile ilgili olan 7. maddedir.”

Sözkonusu maddeyi yeniden okudum. Şöyleymiş:

“Kalkınma hedefi bütüncül bir yaklaşımla ele alınacak bu doğrultuda toplumsal ve kültürel yaşamdan idari yapılanmaya, ekonomik kalkınmadan bölgesel gelişmeye kadar bir dizi iktisadi ve kültürel tedbir etkin bir şekilde uygulamaya konulacaktır. Bu tedbirlerin uygulanmasında üniter ve ulus devlet yapısına, idarenin bütünlüğüne ve idari vesayet ilkelerine zarar vermeyecek şekilde yerel yönetimlerin daha güçlü bir idari ve mali yapıya kavuşturulması yaklaşımı benimsenecektir.”

Meselenin bir “terör” meselesi olmadığı gibi, bir “kalkınma” meselesi de olmadığı sanırım Cemil Çiçek ve hükümetteki arkadaşları dışında herkese uzun zamandır malum.

Ama sözünü ettiğim gazete yorumu şöyle devam ediyor:

“Çiçek, çok rezervli ve üstü kapalı olarak devletin Kürt sorunuyla ilgili yapabileceklerini bu maddede özetliyor. Diğer bir ifadeyle aslında bir tür müzakere pozisyonu sunuyor. ‘İdari yapılanma’ ve ‘kültürel tedbirler’ ifadeleri BDP/ DTK/ PKK’nın ‘demokratik özerklik’ ve ‘Kürt kimliğinin tanınması’ taleplerine karşılık geliyor.

Yine de BDP/ DTK/ PKK ekseninden sert tepki çekeceği kesin olan Çiçek’in girişimi, satır aralarında Ankara’nın 27 ağustos itibariyle içinde bulunduğu ruh hâlini yansıtıyor.”

Diyelim ki, bu yorum doğru.

Diyelim ki, Çiçek (ve belki de hükümet) çoğumuza çaktırmamaya çalışarak Kürt tarafına bir mesaj veriyor.

“Demokratik özerklik” ve “Kürt kimliğinin tanınması” taleplerinin tartışılabileceğini, hatta bunların karşılanmasının pek de sorun olmadığını ima ediyor.

Haydi olumlu ve iyimser yaklaşalım, böyle olduğunu kabul edelim.

En olumlu ve en iyimser hâlimle düşündüğümde bile, İngilizce ifadesiyle, “Çok az, çok geç”.

Bugüne dek AK Parti hükümeti o kadar çok kez açılım/ barış/ müzakere adımı atarmış gibi yaptı ki, artık bu saatten sonra uzun bir “terör” metni içine sıkıştırılmış iki cümlenin hiçbir anlamı yok.

BDP/ DTK/ PKK ekseninin tepkisi beni ilgilendirmez.

Ben bir Türkiye vatandaşı olarak “terör” metinlerinden ve anlamsız cümlelerden bezdim. Barış talep ediyorum ve bunu BDP/ DTK/ PKK ekseninden değil, Türkiye Cumhuriyeti hükümetinden talep ediyorum.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.