AYRILIKÇILIK
Ahmet Altan-
16 Haziran 2010 Çarşamba 17:15
Niye bizde halkın bazı isteklere sahip olması yasaktır?
Yasalara göre bizde hiç kimse “hadi ayrılalım, iki ayrı ülke kuralım” diyemez.
Bana sorarsanız, bunu diyememek, ayrılmaktan da kötüdür.
Devlet, Kürtler üstünde yıllardır süren baskısını, “Kürtler ayrılmak istiyorlar” varsayımının üstüne bina eder.
Ayrılmak isteyen birilerinin ayrılmasını engellemek için o insanlara bir cehennem hayatı yaşatılır bu ülkede.
Bu öyle bir cehennemdir ki sonunda ayrılmayı en istemeyen biri bile “ayrılalım canına yandığımın” demek zorunda kalır.
Halbuki “ayrılıkçı” fikirleri savunmak ve bunun için örgütlenip parti kurmak mümkün olsa, ne “kaynağı” belirsiz “ayrılacağız” korkusu olur, ne de “siz ayrılmak istiyorsunuz” diye insanlara bir cehennem hayatı yaşatılır.
Birlikte yaşamak istemeyen insanların “ayrılması” doğaldır.
Hatta birlikte yaşamak istemeyen insanların ayrılması, birlikte yaşamak zorunda kalmalarından evladır.
Zorla birarada tutmaya çalışmak ya da “ayrılacaklar” korkusuyla baskı yapmak kaçınılmaz olarak bela yaratır.
Çeklerle Slovaklar ayrıldılar mesela.
Çünkü öyle daha mutlu yaşayacaklarına inanıyorlardı.
Geçtiğimiz yüzyıllarda “devletler” ve devletlerin büyük topraklara sahip olması her şeyden, insanların mutluluğundan bile önemliydi.
Artık öyle değil.
Şimdi insanların “mutlu” olması devletlerin büyük topraklara sahip olmasından daha önemli.
İnsanlar mutlu olmayacaklarsa, büyük topraklar ne işe yarar?
Devlet dediğiniz aygıtın, insanları mutlu etmekten başka ne amacı olabilir?
Biz, devletin insanlardan daha önemli olduğuna inanan bir kültürden geliyoruz, bizim için “devletin bir işe yaraması” değil “var olması” önemlidir, o varlığın insanları mutsuz edip etmediğine aldırmayız.
Bu topraklarda yaşayanların çoğu da kendi mutluluğundan daha fazla önemser devletin “büyük” olmasını.
Halbuki, insanları mutlu etmeyen her yapıda mutlaka bir hata vardır.
O hatayı düzeltmenin yolu da ancak tartışılarak bulunur.
Biraraya gelen insanlar “biz ayrılınca mutlu olacağız” diyorlarsa ve bunu söyleyenler çoğunluktaysa ayrılınır.
Bakın, Belçika’da “ayrılıkçı” parti son seçimlerde oyların çoğunu aldı.
Ayrılmak isteyenler ülkenin daha zengin olan Flaman kesimleri.
Daha yoksul olan Valonlarla birlikte yaşamak istemiyorlar.
Zaten genellikle “daha zengin” olanlar ayrılmak ister.
Zenginliklerini “yoksullarla” paylaşmak istemeyen bencilliklerine de yoksullar karşı çıkar, “bunca parayı birlikte kazandık, şimdi nereye kaçıyorsunuz” diye.
Bizde ise hemen hemen her zaman olduğu gibi durum tam tersine.
Daha zengin olan kesim, daha yoksul olan kesimin “ayrılacağından” korkuyor ve daha yoksul olan Kürtlere baskı yapıyor.
Baskı yapıyor ama Kürtlerin ayrılmak isteyip istemediğini bile kimse bilmiyor, aralarında ayrılmak isteyenler olduğu yüzde yüz ama onlar kaç kişiler, diğer Kürtler onları destekliyor mu hiçbir fikrimiz yok.
Dün Radikal gazetesinde yayımlanan bir araştırma, Kürtlerin büyük çoğunluğunun AKP’ye oy verdiğini söylüyordu.
Eğer öyleyse Kürtler arasında ayrılıkçılar azınlıkta demektir.
Ama “ayrılmak” isteyen bir kişi bile olsa bunu söyleme ve fikirlerine taraftar arama hakkına sahip olmalı.
Bir insanın nasıl mutlu olacağına, o insandan başka kim karar verebilir, “ben ayrılınca mutlu olacağım” diyorsa ayrılmak için uğraşabilmeli.
Neden Belçikalıların, Kanadalıların, İtalyanların, Çeklerin sahip olduğu haklara Türkiye’de yaşayan insanlar sahip değil?
Neden onlar ayrılmayı konuşabiliyorlar, bunun için örgütlenebiliyorlar, parti kurabiliyorlar, seçim kazanabiliyorlar da biz kendi insanımıza isteklerini söylemesini yasak ediyoruz?
Niye ne isteyeceğimize, ne söyleyeceğimize devlet karar veriyor?
Birlikte yaşamak isteyenler de vardır, ayrı yaşamak isteyenler de, ikisi de bu ülkenin vatandaşları, niye ülkelerinin kaderi hakkında konuşamasınlar?
Ayrılmak şart değil, birlikte yaşamak da şart değil.
Önemli olan insanların kendilerini güvende, özgür ve mutlu hissetmeleri.
İnsanların zorla susturulduğu, isteklerini söylemelerinin yasaklandığı, mutsuz edildikleri, baskı gördükleri bir ülke bölünse ne olur, bölünmese ne olur?
Ben ayrılmaktan korkmam doğrusu.
Ben mutsuzluktan korkarım.
Ayrılmayı konuşan Belçika’da, İtalya’da, Kanada’da kimse ölmüyor.
Ayrılmanın konuşulmasının bile yasak olduğu Türkiye’de ise insanlar ölüp duruyor.
Hangisi daha iyi sizce?
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.