AYNI KADERİ PAYLAŞIYORUZ
Aslı Aydıntaşbaş
12 Ocak 2015 Pazartesi 12:45
Avrupa’da oradaydı, Orta Doğu da; Yahudi cemaati de yürüdü, Müslümanlar da. .. Terörü Netanyahu’da kınadı, Hizbullah lideri Nasrallah da...
Dünya, zor anında Fransızları yalnız bırakmadı.
Dün Paris’teki heybetli yürüyüşte, El Kaide ve IŞİD’in temsil ettiği radikal ve nihilist anlayışa karşı hepimiz tek yumruk olduk.
Neden? Çünkü artık yavaş yavaş görüyoruz ki, hepimiz aynı gemideyiz.
Bizler, demokrasiye inanan, barışçıl bir kamu düzeni içinde yaşamak isteyen, kimlikleri ve özgürlükleri önemseyen ve sisteme yönelik itirazlarımızı demokratik kanallar üzerinden örgütlenerek, yazarak, konuşarak ya da siyaset yaparak ifade eden insanlarız.
Kuşkusuz dünyanın değişmesini, daha adil olmasını, daha hakça bir paylaşım olmasını istiyoruz. Farklı dillerimiz, dinlerimiz, hayatlarımız var. Yaşadığımız ülkelerin, daha demokratik olması için mücadele veriyoruz. Ama masayı devirip, sistemi dağıtıp, evi ateşe verip, insanları öldürüp, kafa keserek değil...
Bu yüzden dün Paris’te milyonlar, #JeSuisCharlie darken, aslında aynı zamanda “Biz biriz ve korkmuyoruz” demek için sokaklardaydı.
Bu satırları yazarken, ister istemez aklımın bir köşesinde MİT müsteşarı Hakan Fidan’ın geçen hafta Türkiye’de olası terör saldırıları olabileceği yolundaki uyarısı vardı. Güney sınırlarımızda yüzlerce km’lik bir alana yayılan IŞİD ve ideolojisi, önümüzdeki dönemde başımızı çok ağrıtacak gibi...
Ayrıca yine aklımın bir köşesinde geçen hafta Selefi bağlantılı bir kadının Sultanahmet’te bir polisi öldürdüğü, Paris saldırganının kız arkadaşının Urfa üzerinden Suriye’ye gittiği gerçeği var...
Hepimiz, aynı gemideyiz ve tuhaf bir biçimde Nijerya’da Boko Haram’a rağmen kızını okula göndermek isteyen Müslüman bir baba ile Paris’in göbeğinde marketten alışveriş yapan aile, bir anda aynı kaderi paylaştığının farkında.
Üzüntümüz de, isyanımız da bu yüzden...
HER DIŞLANAN TERÖR YAPMAZ
Televizyonlardaki İslamofobi tartışmaları, gülünç bir hal aldı. Bazı yorumcular, adeta şiddeti meşru gösterircesine Avrupa’daki Müslümanların ekonomik durumundan, dışlanmışlığından, İsrail’in politikalarından vs söz ediyor.
Cahilce. Her konuda uzman kesilen bu yorumcuların bilmediği, cihatçı terörün sadece dışlanmışlık meselesi olmadığı. Örneğin Yemen’de Müslümanlara karşı bir İslamofobi yok; ancak El Kaide’nin Yemen kolu geçen hafta 3 ayrı saldırıda 45’in üzerinde insanın hayatına mal oldu. Pakistan’da bir Müslüman’ın dışlanması söz konusu değil ancak geçen ay bir okula yapılan baskında 150’ye yakın çocuk öldü.
El Kaide gibi profesyonel global terör ağları, televizyondaki romantik yorumcuların tasavvurundaki gibi ‘dışlanmışlık’ sendromlarıyla açıklanamaz. ‘Kafası bozulan, kendini mahzun hisseden terörist olur’ gibi bir düşünce hayli yanıltıcı. (Öyle olsa, insanların günde 1 dolara çalıştığı Afrika’da her gün birileri kendini patlatırdı.)
Güvenlik uzmanlarına göre terör, her şeyin başında organizasyon, örgüt, para ve hiyerarşi işi. Birileri sizi eğitecek, finansman sağlayacak, lojistik hizmet verecek ve eylemi organize edecek.
Yemen El Kaide’si ne?
Özellikle de Şerif ve Said Koaçi kardeşlerin üyesi olduğu El Kaide’nin Arap Yarımadası kolu, gelmiş geçmiş en profesyonel örgütlerden. Bin Ladin’in Yemen kökenli olması dolayısıyla bu ülkede güçlü bir altyapısı olan örgüt, Yemen’de artık bazı bölgeleri kontrol eder durumda.
Yemen El Kaide’si içinde Koaçi kardeşlerin de etkilendiği Enver el-Avlaki gibi karizmatik, İngilizce bilen radikal imamların varlığı, yurtdışındaki örgütlenmelerinde ciddi bir avantaj oluşturuyor.
Ama işin bir de Suriye ayağı var... Suriye’de iç savaş başladıktan sonra Yemen el Kaide’si Suriye’ye yönelmiş, 2012 başından itibaren (Türkiye üzerinden) akın akın Suriye’nin kuzeyine militan yollamıştır. İlk aşamada Nusra Cephesi’ne katılan Yemenli grup, geçen yıl topluca IŞİD’e geçmiştir.
Bu da belki, Paris saldırılarındaki büyük muammayı açıklıyor. Charlie Hebdo’yu basan Koaçi kardeşler, El Kaide’li olduklarını söylemiş. Buna karşın Musevi marketini basan Ahmet Coulibaly, IŞİD’e destek için yaptığını söylemişti. Güvemlik uzmanlarına göre, Suriye sahası iki örgütü organik olarak buluşturdu...
HAYAT, İSTANBUL’DA NE YAPTI?
Paris saldırganı Amedy Coulibaly’nini kız arkadaşı Hayat Boumeddiene’in saldırıdan hemen önce Türkiye’ye geldiğini, gazetelerde okudunuz. Dün üst düzey bir yetkiliden öğrendiğim kadarıyla 2 Ocak’ta Türkiye’ye gelen 26 yaşındaki kadın, önce İstanbul’da bir otele yerleşmiş. Boumeddiene, otele bir başka Kuzey Afrika kökenli erkekle birlikte giriş yapmış. Bu şahsın IŞİD adına kadının Suriye’ye geçişini sağlamak için gönderilen bir eskort olma ihtimali var. 4 Ocak’ta İstanbul’dan Urfa’ya gitmiş. Güvenlik güçleri, genç kadın ve beraberindeki adamın burada birkaç gün kalarak Suriye sınırında insan kaçakçılığı yapan kesimlerle irtibata geçtiğini belirtiyor. Daha sonra Akçakale’ye yakın bir bölgeden Suriye’ye geçmiş.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.