26 Aralık 2024
  • İstanbul9°C
  • Diyarbakır7°C
  • Ankara3°C
  • İzmir11°C
  • Berlin5°C

AŞK LABİRENTİ

Ersin Tek

29 Mayıs 2016 Pazar 12:14

Tehlikelerle dolu bir labirente benziyordu, Aşk.

Labirenti yapan gizli el, inatla kaçmak isteyeni yeryüzündeki hiçbir gardiyanın engelleyemeyeceğini, ataklık ve kararlılığın karşısında hiçbir duvar ve hendeğin işe yaramayacağını hesaplayarak, onu labirentte tutmak için en iyi çarenin, labirentin hiç kaçılamayacak şekilde değil de, içinden hiç çıkılmak istenmeyecek şekilde yapmıştır. Böylece her çeşit arzu ve iştaha cevap verecek ne varsa bu labirentte toplamıştır.

Bu gizli elin istekleri ne fazlaydı ne de çeşitli; ama labirente giren herkesi düşünmek zorundaydı. En önemlisi de onların iradesini yok edene kadar zayıflatmaktır amacı. Bunun için de labirente giren insanlara aşk nimetinin içine katılan zehirler, acılar ve yenilgiler hazırlamıştır. Bazı düşüncelerin ve hayallerin aşka karıştığında yarı uyuşturucu etkisinde bulunduğunu ya da bulunabileceğini çok iyi bildiğin için, bunları mükemmel bir biçimde kullanıyor. Labirentin içindeki düşünce ve hayaller de gizli elin beklentilerini hakkıyla karşılıyorlar.

Böylece gece gündüz yanan arzular ve günahlar bunlarla besleniyor.

Bunlar irade üzerinde etkili olmakla kalmıyor, ızdırab da getiriyor, ölüm de getiriyor; keyifli bir sarhoşluk veriyor, tatlı kuruntulara sürüklüyor, beyni saçma ve beyhude faaliyetlere yönlendirerek haz dolu seraplar gördürüyor. Saçma ve beyhude faaliyetler diyorum, çünkü sonu hep hayallere, hiçbir gerçeğe dayanmayan, mantıksız, boş düşünce ya da vesveselere varır. Bunları soluyan, bunlara kapılan herkeste aynı etkiyi uyandırmaz ama herkes aklının ve arzularının hazırladığı o kafa karışıklığının ardından, deyim yerindeyse kendi aşk labirentinde kendinden geçip kaybolur.

Bu kayboluş çoğu kimse için mutluluktur. Bazıları içinse bir metafizik. Belki de muazzam yapılar, iç içe geçmiş koridorlarıyla, merdivenleriyle bir saray yığını. Tıpkı çoğu kimsenin kılı kırk yaran anlamsız düşünce silsileleri gibi, her şeyin bir çıkmazda, görkemli bir ‘benzeri daha yok’ta son bulduğu bir yer.

En şaşırtıcı olansa, bir kere içe çekilmeye görsün, aşk labirentine karışmış düşünce ve hayaller iptila haline geliverirler; beden ve ruh uğursuz sarhoşluktan ve neşeli olma halinden hoşlanmışsa bir kere, bunun dışında kalan gerçeklik ona çekici gelmekten uzak kalır. Böylece gerçeğe dönülmek istenmez ve bu da aşığı sürekli olarak labirentin içinde tutar.

Bu, büyük bir tehlike ve trajedidir.

Aşk labirentine dünya ile sevgili ile kendin ile savaşmak için girmek isteyenlerin sayısı azımsanmayacak ve bilinemeyecek kadar çoktur; tehlikeyi bilmeden, görmeden, konuşmadan, anlamadan, dikkat etmeden labirentin içine girerler. Labirente girdikten sonra canavarla savaşırlar, canavarlaşırlar ve en sonunda telafisi olmayan pişmanlıklara duçar olur ve ağır bedeller öderler.

Bilinmesi gereken şey, bugüne kadar kimse bu işin içinden tek başına çıkamadı ve çıkamayacak. Bu labirente giren herkes sarhoş olup kendinden geçer, soğukkanlılığını kaybeder, kendini kaybeder ama sarhoş da olsa insan kendine hâkim olmayı bilmeli; her şey buna bağlı. İnsanın iradesi yeterli olmayabilir, düşünce ve hayaller iradeyi zayıflatıyor. Bu yüzden insan bir iple Tanrıya ve topluma bağlı olmalıdır. Bu ip, aşk labirentindeki insanın iradesinin ve görevinin elle tutulur bir işaretidir, kişinin geçmişiyle olan bağıdır. Kendinden uzaklaştığında insanı kendine geri dönmeye zorlayacaktır. Aşk labirenti ne kadar büyüleyici, bilinmeyen ne kadar çekici, cesareti ne kadar sürükleyici olursa olsun, insan gene de kararlı olmalı ve ipi koparmamalıdır. Tanrıya ve topluma geri dönmelidir. Kendine geri dönmelidir. Çünkü hiçbir şey yoktan var olmaz, gelecekte ne olacaksa, hepsi geçmişinden, şu anki halinden destek alacaktır.

İnsan kendi kaderine doğru ilerlemeden önce, bütün bunları yeni baştan düşünmelidir. Bu labirentte kendisini nasıl tehlikelerin beklediğini ve gerçekte bu labirentin kendi içinde olduğunu anlamazsa, bu yolda başardığı her şey ve ödediği tüm bedeller boşa gitmiş olacaktır..

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.