01 Kasım 2024
  • İstanbul12°C
  • Diyarbakır6°C
  • Ankara6°C
  • İzmir15°C
  • Berlin12°C

ARTIK MARJİNAL OLAN 'SAVAŞÇI' SEÇENEKTİR

Hilal Kaplan

13 Haziran 2012 Çarşamba 07:58

Başbakan Erdoğan ve CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun Kürt meselesinin çözümü için bir araya gelmesi pek çok açıdan hayırlı oldu.

Artık, açılıma köstek olmakta MHP'ye rol kaptırmayan, 'gerekirse analar ağlar' münasebetsizliğindeki CHP yok.

Meclisteki ilk tarihî açılım toplantısında Ak Parti'yle aynı çatı altında olmaya bile tahammül edemeyerek kendi meclisini terk eden CHP de yok.

Çözüm için kendisi el uzatma ihtiyacı duyan ve etkin bir aktör olmak istediği her halinden sezilen yeni bir CHP var.

'Var' deyişim CHP'ye duyduğum sarsılmaz güvenden kaynaklanmıyor. Çünkü geçmişte 'yeni CHP' de kendi önerilerine pek çok kez ihanet etti. Örneğin 'akil insanlar komisyonu' önerisinin geçtiğimiz sene ilk defa gündeme gelmesinin ertesi günü meydana gelen bir PKK saldırısı sonrası Kılıçdaroğlu ne buyurmuştu: 'Bu, Ak Parti'nin açılım politikalarının bir eseridir.'

Yarın bir PKK saldırısı olduğundaysa muhtemelen MHP lideri onlara hitaben 'Bu, sizin açılım politikanız sonucudur' diyecek. Ama o tren çoktan kalktı bile. Zira artık meclisin marjinali MHP'dir.

Çünkü Kılıçdaroğlu, son girişimle beraber kendi partisini müzakere masasının bir köşesine oturtmuş oldu. Erdoğan'la gerçekleştirilen zirve artık CHP'nin geri döndürülemez, 'çalışan arkadaşlar'a havale edilemez bir noktaya geldiğini kanıtlar nitelikteydi. Bundan böyle MHP hariç, meclisteki partiler için 'son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar' mantığının hiçbir meşruiyetinin kalmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Metinde geçen 'silahsızlandırma' ifadesi Ak Parti'nin uzunca bir zamandır dillendirdiği 'silah bırakma' amacıyla örtüşünce ortaya çıkan sonuç budur.

MHP kısa vadede, masaya oturanları şeytanlaştırarak milliyetçi oylara oynamanın sonuç getirmeyeceğini görecek. Hatta bu çaresizlik meyvelerini vermeye başladı bile. Eskiden Öcalan, her hafta görüşe çıktığında 'İmralı, yol geçen hanı oldu' diyenler, bugün nerdeyse 'Öcalan'ı görmek isteriz' deme noktasına geldiyse, bu ancak çözümsüzlükte ısrarın verdiği acziyetin sonucudur.

Başbakan Erdoğan'ın dünkü grup toplantısı sırasında Kürt meselesinde 'Ak Parti ve CHP mutabakatı, toplumsal mutabakat anlamına gelir' sözleri de MHP'nin katılımının ön şart olarak aranmayacağı anlamına geliyor. Eğer çözümün meclis çatısı altında aranması gerektiğini söyleyerek meclise dönen BDP de sözünde durur ve bu ittifaka güç katarsa, belki Kürt meselesinin çözümü yönünde demokratik bir zemin oluşmaya başlayabilir.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.