ANTİ-TERÖRİZM: KÜRESEL GÜVENLİKÇİ DİL
Ferhat Kentel
09 Şubat 2013 Cumartesi 07:30
Bu memlekette amma çok “terörist” varmış!
Mesela Paris’te öldürülen PKK’lı militanlar “terörist”ti değil mi? Sonra bu insanların Diyarbakır’daki cenazesine yüzbinlerce insan katıldı. Yani bu cenazelere katılan yüzbinlerce insan da aslında bir bakıma “terörist” sayılabilir.
Apar topar gözaltına alınan Çağdaş Hukukçular Derneği avukatları da “terörist”miş. Grup Yorum müzisyenleri de “terörist”miş.
Hapishaneler de “terörist” dolu. KCK’lılar falan...
Bu arada Silivri’deki darbecilere, Kemal Kerinçsizlere, Veli Küçüklere falan “terörist” denmiyor; Hrant’ın katillerine de “terörist” denmedi.
Eski “teröristler” ne oldu?
Ne kadar çok değişti “terör”ün çağrıştırdığı anlam... Bu kelime bir zamanlar aslında sözlüklerde hâlâ “genellikle siyasal nedenlerle, halkın gözünü korkutmak, direnişini kırmak, halkı yıldırmak için dehşet öğesini kullanarak yaratılan ortak korku” anlamına geliyor(du). Türk Dil Kurumu Sözlüğü’nde de “yıldırma, cana kıyma ve malı yakıp yıkma, korkutma, tedhiş” olarak tanımlanıyor. Yani kelimenin içinde şiddet var, dehşet var, korku var. Yani “terörist” dendiğinde “sağa sola bomba atarak korku saçan” insanları anlamamız lazım normal olarak...
Hrant’ı öldürerek, bu toplumda dehşet ve korku uyandırmaya çalışanlara “terörist” denmediği için, bir iki tane en adisinden suçlu çocuk içeride... Onların kirli ellerini kuklalar gibi oynatan amcaları, devlet içindeki ensesi kalınlar onlara “terörist” denmediği için dışarıda...
Yani adı “terörist” olarak tanınmayanlar dışarıda; mesela Irak’ın üzerinde savaş uçaklarıyla alçak uçuş yaptırıp, kapı pencere kırdırmaya yeltenenlere “terörist” denmediği için, onlar dışarıda...
Darbe yapanlar, faili meçhul cinayet işleyenler, işkence yapanlar, köy basıp, evleri, hayvanları ateşe veren, genç yaşlı, kadın erkek demeden milleti dehşet kuyularına, travmalara itenler de “terörist” değil... Ve onlar dışarıda...
Şimdi “terörist”
Şimdi ise neredeyse küfretmek için, beğenmediğimiz solculara, İslamcılara, farklı etnik kökenden insanlara yapıştırılır oldu bu “terörist” kelimesi...
Bu memlekette ve neredeyse aslında sadece bu tanımlama amacına hizmet için tezgâhlandığı açıkça belli olmaya başlayan 11 Eylül saldırılarından bu yana bütün dünyada bir “terörist” bulmaca, yakalamaca ve önlemece gayreti son sürat gitmeye başladı.
Sizin adınıza savaşan örgüt ve insanlarla herhangi bir benzerliğiniz yüzünden onların doğruluğu ve yanlışlığı bir kenara artık sizin de “terörist” yaftası yemeniz işten bile değil.
“Terör”, “terörist” ve “terörizm” adeta yeni zamanların büyülü ve her türlü devlet, otorite ve güvenlik kavramlarını meşrulaştırmak için başvurulan ideolojik kavramlar hâline geldi.
Baksanıza; uluslararası düzeyde ve ülkeler arasında ikili ilişkiler düzeyinde ortalık “terörizmle” mücadele yasa tasarılarıyla dolup taşmaya başladı.
Mesela, TBMM Adalet Komisyonu’nda görüşülerek kabul edilen ve Meclis gündemine gelen “Uluslararası Terörizmle Mücadele Yasa Tasarısı” bunlardan biri. MAZLUMDER bu konuda yaptığı açıklamada gayet net ifade etmiş: Bu yasa tamamen “politik bir duruşu ifade eden, paranoyak/ egemen bir diskurla belirlenmiş olan bir terörizm” tanımına dayanıyor. Ve 11 Eylül’den sonra özellikle İslam coğrafyasını ötekileştirerek, “tüm dünyayı dizayn ve terbiye etme amacı” taşıyor.
Yani artık Batı’nın şehirlerinde ortalama Müslüman görünümlü insanlar her an “İslamcı terörist” yaftasını yiyebilirler. Bizim buralarda Kürt meselesine “duyarlı”, “poşulu”, Kürt şiveli, doğum yeri Diyarbakır ya da Hakkari olan birilerinin “potansiyel terörist” olma riski taşıdığı gibi...
MAZLUMDER’e göre, hegemonya kendine “yeni bir iktidar dili” inşa ediyor; bu dil ise “kuşatma, kontrol ve dizayn etme” anlamı taşıyor.
Bir yanda küresel düzeyde “İslamofobi” kendine yeni bir hukuki dil inşa ederken, diğer yandan, mesela, Türkiye ve Fransa arasında 7 Ekim 2011’de “İç güvenlik alanında işbirliği anlaşması” imzalanıyor.
Kimin imzası var anlaşmanın altında? Bir yanda Fransız İçişleri Bakanı Claude Guéant’ın... Yani mesela “İslam medeniyetinin Fransız cumhuriyet değerleriyle aynı olmadığını” söyleyen biri... Öteki tarafta ise İdris Naim Şahin’in... Yani (diğer bir sürü veciz sözünün yanısıra) Taksim’de ırkçılarla aynı safta miting yapmış olan biri...
Yani İslamofobinin ve kaba saba milliyetçiliğin temsilcileri eliyle “güvenlik anlaşması” imzalanıyor. Bu çok şey anlatmıyor mu?
Artık isteyen “terörist” lafını bir işaret olarak kullanabilir... Yeter ki bu kullanım yeni küresel güvenlik diline hizmet etsin, korkuları yeniden üretsin, yani düzen sağlamak için “terör” estirsin...
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.