23 Kasım 2024
  • İstanbul17°C
  • Diyarbakır10°C
  • Ankara10°C
  • İzmir19°C
  • Berlin1°C

ANAYASA VE VİCDAN

Ahmet Altan-

22 Kasım 2011 Salı 14:00

Daha önce, hayata geçirilemeyen bir anayasa hazırlayan komitenin başkanlığını yapmış olan Profesör Ergun Özbudun, Neşe Düzel’le yaptığı konuşmada, “bu yöntemle yeni anayasanın hazırlanamayacağını” söyledi.

Çok akla yakın ve ikna edici bir nedeni var bu hükmün.

Birbirine taban tabana zıt dört partinin temsilcileri, yeni anayasayı “tam mutabakatla” hazırlamaya karar verdiler.

Aralarından biri bile herhangi bir maddeye itiraz etse anayasa çıkamıyor.

Bu dört partinin, anayasanın “değiştirilmeyen” maddeleri ya da “yurttaşlık” tarifi gibi hayati konularda anlaşmalarının mümkün olmadığını biliyoruz.

O zaman bu anayasa için gerekli “tam mutabakat” nasıl hayata geçecek?

Gerçi dün görüşlerine başvurduğumuz siyasetçilerle anayasacılar, bu “paradigmanın” yürümemesi halinde başka yöntemler bulacaklarını ve anayasanın mutlaka çıkacağını söylüyorlar.

Öyleyse neden işe, yürümeyeceğini herkesin bildiği bir yöntemle başlıyoruz?

Neden zaman kaybedeceğiz?

Biliyorsunuz AKP bu anayasa meselesinde “sabıkalı” bir parti.

2007’de de “anayasayı değiştirme” vaadiyle iktidara gelmiş ve herkesin özgürlüğünü birarada sağlayacak bir anayasayı Profesör Özbudun’la arkadaşlarına hazırlattıktan sonra bu anayasayı hayata geçirmek yerine “başörtüsü özgürlüğünü” sağlayan bir yasaya abanmış, o zamanki asker ve yargı vesayetinin ortaklaşa karşı çıkması üzerine de hem başörtüsü yasası, hem de yeni anayasa rafa kalkmıştı.

O günlerde, anayasaya ve herkesin ortak özgürlüğüne öncelik vermesini, başörtüsü sorununu da bu ortak çerçevenin içinde çözmesini önerenleri dinlememişti.

2007’de henüz yeterince güçlü olmayan ve girdiği başörtüsü kavgasında yenileceği belli olduğu halde bu konuda ısrar eden AKP, 2011 seçimlerinde önünde hiçbir engel olmamasına rağmen başörtülü bir aday göstermemiş ve başörtüsüne kalıcı bir çözüm de getirmemişti.

AKP, yeni anayasa sözü vermekten vazgeçmeyen ama yeni anayasayı da bir türlü hazırlayamayan bir parti.

Bu konuda anlaşılmaz ve tuhaf bir tutuklukları var.

Aslında, AKP’nin sistemi değiştirecek her “kalıcı” çözüm konusunda aynı tutukluğa sahip olduğunu görüyoruz.

İnsanın, AKP’nin bu tutukluğuna ve çeşitli bahaneler arkasına saklanan isteksizliğine baktığında, bu partinin sistemi değiştirmek yerine, sisteme sahip olmayı tercih ettiğini düşünmesi kaçınılmaz oluyor.

Bu kuşkuyu besleyen epeyce olay var.

Profesör Özbudun’un da söylediği gibi anayasa görüşmeleri sürerken Terörle Mücadele Kanunu’nu, Ceza Yasası’nı, Siyasi Partiler Yasası’nı değiştirip çağdaşlaştırarak “sistemin” yıllardır süren baskısını kırabilir ama yapmıyor.

Bunları da yapacağını söyleyip sonra ayak sürüyor.

Niye değiştirmiyor bu yasaları?

Değiştirilmesi gerektiğini biliyor, bildiği, sürekli olarak bunları “değiştirmekten” söz etmesinden anlaşılıyor.

Daha iki ay önce partinin genel başkan yardımcısı, Terörle Mücadele Yasası’nı değiştirmek için hazırlıklar yaptıklarını ve yakında açıklayacaklarını söylemişti.

Ne oldu?

Nerede o hazırlıklar?

Galiba kendi içlerinde de bir fikir birliğine varamıyorlar.

İki gün önce Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Akşam gazetesine “vicdani retçilerin askerlik yerine kamu görevlerinde çalışabileceklerini” söylemişti.

Dün Milli Savunma Bakanı, “vicdani retçilerin kamu görevlerinde çalışmayacaklarını” söyledi.

Aynı konuda, hükümetten iki gün içinde iki farklı ses çıkıyor, üstelik iki bakan da kabinenin aklı başında, saygı gören üyeleri.

Nedir bu?

Niye böyle bir çelişki var?

AKP’liler 2023’ten söz ettiklerinde ortaya hiç çelişki çıkmıyor ama hemen burnumuzun dibinde duran ve derhal çözülmesi gereken meselelere geldiğimizde çelişkilerden, yavaşlıklardan, bahanelerden çözüme ulaşmamız mümkün olmuyor.

AKP’liler ne de olsa “ahırda kaybettiğini sokakta arayan” Nasreddin Hoca’nın çocukları, çözülmesi zor “acil” sorunlar yerine 2023’ün sorunlarını çözmeyi tercih ediyorlar.

Ama nasıl Hoca, ahırda kaybettiğini sokakta bulamadıysa, 2011’in sorunlarını da 2023’ün vaatleriyle çözmek mümkün olmuyor.

AKP, bu anayasayı hazırlayacak mı?

Yasaları değiştirecek mi?

Niye yapmak zorunda olduklarını bildikleri halde bir türlü yapamıyorlar?

Bize bir Kılıçdaroğlu ile bir CHP yetiyor, iş hukuka gelince tutulup kalan, lafı evirip çeviren Erdoğan’la AKP de Kılıçdaroğlu semptomları verecekse biz yandık.

Gidip derdimizi ummana dökmekten başka çaremiz kalmadı demektir.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.