AMERİKA SURİYE POLİTİKASINI DEĞİŞTİRİYOR MU?
Gönül Tol
28 Ocak 2015 Çarşamba 04:04
Bundan kısa bir süre öncesine kadar Washington, Rusya’nın öncülüğünde, Esad rejiminin ve rejimin onayladığı muhaliflerin katıldığı ve Batı destekli Suriye muhalefetinin katılmayı reddettiği bir Suriye toplantısına şüpheyle bakardı.
Artık öyle değil...
Rusya’nın organize ettiği Suriye toplantısı Moskova’da başladı.
Suriye muhalefetinin önemli bir bölümü toplantıyı boykot ettiklerini duyurdu. Toplantıya katılan üç beş ‘muhalifin’ de Esad’ın onayından geçmiş ve rejime hizmet eden gruplar olduğu söyleniyor.
Toplantının Rusya’nın Esad rejimini meşrulaştırma çabası olduğu o kadar açık ki Birleşmiş Milletler’in Suriye özel temsilcisi Stefan de Mistura dahi katılmayacağını açıkladı.
Amerika ise kendi desteklediği Suriye muhalefetine toplantıya katılması yönünde baskı yaparak bir anlamda Rusya’nın Esad’ın elini güçlendirme çabasına destek vermiş oldu. Kerry artık ne rejim değişikliğinden ne de Esad’ın gitmesi gerektiğinden bahsediyor.
Peki ne değişti?
Kısa bir süre öncesine kadar ‘Suriye’de Esadlı bir çözüm mümkün değil’ diyen Washington şimdi çözümün Esad’da olduğuna mı inanıyor?
Evet ama burda bir parantez açmak gerekiyor çünkü Obama’nın Suriye politikasındaki değişim sanıldığı gibi yüz seksen derecelik bir değişim değil.
Aslında Washington ‘Esad gitmeli’ derken bile Suriye’deki çatışmanın hemen sona ermesinden yana değildi.
İç savaşın ikinci yılından itibaren, radikal İslamcı gruplar Suriye muhalefeti içinde güçlenmeye başlayınca, Obama yönetimi için Suriye bir ikileme dönüştü.
Washington bir yandan Suriye’de istikrarsızlığın kaynağı olduğunu düşündüğü Esad rejiminin devrilmesini istiyor diğer yandan rejim hemen devrilirse iktidarı radikal İslamcıların ele geçirmesinden korkuyordu.
Ayrıca Suriye’deki çatışmanın Washington için hoş bir kaç güzel yan etkisi de vardı.
İran, Hamas ve Hizbullah gibi Amerikan karşıtı güçler Suriye kriziyle güç kaybediyordu, dünyanın dikkati İsrail-Filistin meselesinden Suriye’ye kayıyor, Rusya gibi Amerika’nın bölgedeki rakipleri Suriye’deki çatışmanın içine her geçen gün daha fazla gömülüyordu.
2003 Irak’ın işgaliyle İran, Afganistan’dan Akdeniz’e uzanan bir bölgede etkinliğini artırmış, ‘Amerikan hegemonyasına karşı direniş cephesi’nin başını çekerek etki alanını genişletmişti.
Fakat Suriye meselesinde Esad rejiminin yanında yer alması İran’ın meşruiyetine ve bununla birlikte bölgedeki yumuşak gücüne darbe vuruyordu.
2006’dan bu yana yakın ittifak içinde olduğu Hamas’ın siyasi kolu dahi Tahran’ın Suriye’de izlediği politika nedeniyle İran cephesiyle arasına mesafe koydu. Esad’ın muhaliflere karşı rejim saflarında savaşmasını istediği Hamas lideri Halid Meşal bu talebi reddedip, merkezini Şam’dan Katar’a taşıdı. ?
Hamas’ın bu kararı İran’ı olduğu kadar Hamas’ı da zayıflattı. İran’ın bu karar üzerine Hamas’a verdiği askeri ve finansal desteğin önemli bir bölümünü kesmesi Hamas’ın siyasi ve askeri kanatları arasında bölünmeye sebep oldu.
Suriye’deki çatışma Hizbullah’ı da zayıflatıyordu.
Hizbullah, kaynaklarının önemli bir bölümünü ve binlerce askerini Esad’a destek olmak için Suriye’ye kaydırdı, Suriye içindeki çatışmalarda yüzlerce militanını kaybetti. Ayrıca Hizbullah’ın Esad cephesinde yer alması Lübnan’da ve bölge genelinde imajını zedeledi.
Amerika’nın Irak’tan çekilmesinin ardından bölgede güç kazanma arayışına giren ve Washington’ın bölgedeki rakiplerinden olan Rusya da Suriye meselesinde izlediği politikayla bölgede mevzi kaybetmeye başlamıştı.
Ayrıca Suriye’de olanlar yüzünden tüm dünyanın dikkati İsrail-Filistin meselesinden Suriye’ye kaymıştı.
Tüm bu nedenlerle Obama yönetimi ‘Suriye’de Esadlı bir çözüm mümkün değil’ derken dahi Suriye’deki çatışmayı sona erdirme konusunda acele etmedi.
Washington’ın gözünde Suriye’de Amerikan çıkarlarına en çok hizmet eden senaryo çatışmanın en azından ılımlı muhalefet radikaller karşısında güçlenene kadar devam etmesiydi.
Fakat Amerika için dengeler 2014’te değişti.
IŞİD’in Musul’u ele geçirmesiyle başlayan süreç Washington’ın 11 Eylül sendromunu tetikledi.
Paris’teki saldırı, Amerika’nın anti-terör kampanyasındaki en önemli müttefiklerinden Yemen’de geçen hafta olanlar Washington’ın güvenlik kaygılarını ve radikal İslamcılık korkusunu tavan yaptırdı.
Bu korkuyla beraber Suriye içindeki bazı dinamikler Washington için 2013’e kadar olduğundan daha karanlık bir Suriye tablosu ortaya çıkardı. Artık Obama yönetiminin Suriye’ye baktığında gördüğü resim şu:
Washington’ın ümit ettiği gibi ılımlı muhaliflerin radikaller karşısında güç kazanarak Suriye muhalefetindeki dominant unsurlar olması mümkün değil. Tam aksine radikaller güçlenmeye devam edecek.
Esad rejimi yakın zamanda da gidecek gibi görünmüyor. Rejimin, Ulusal Savunma Gücü (National Defense Unit) adı altında kurduğu milis güç muhaliflere karşı çok etkili ve başarılı saldırılar yürütüyor.
Çatışmanın ilk yıllarında olduğu gibi Sünni yüksek rütbeli askerler Esad’a bağlı Suriye ordusundan kaçıp muhaliflere katılmıyor. Bazı Sünniler dahil radikal, cihadi gruplardan korkan pek çok insan rejimi destekliyor.
Bu tabloda Esad artık temel istikrarsızlık unsuru değil. Tam aksine rejim, Batı nezdinde her geçen gün daha fazla Suriye’de istikrarın tek anahtarı haline gelmeye başlıyor.
Washington’ın yeni Suriye resmi bu.
Ve bu resme göre en olası ve Amerikan çıkarlarına en çok hizmet edecek senaryo Esad’ın muhalifler karşısında zafer kazanması.
Obama yönetimine göre rejim ve muhalifler arasında çatışmayı sona erdirecek bir anlaşma ihtimali çok düşük. Çatışmanın devam etmesi ya da muhaliflerin kazanması gibi diğer senaryolarda ise kazanan hep IŞİD ve diğer radikal gruplar olacak.
Amerikan yönetimine göre ancak Esad’ın zaferiyle IŞİD’e karşı etkili bir mücadele yürütülebilir. Bu tam da Esad’ın çatışma başladığından beri savunduğu şey.
Obama yönetimi bu dönüşümü bu netlikle dillendirmiyor olabilir ama Obama’nın danışmanlarının, yönetime yakın insanların basına kapalı toplantılarda satır aralarında söyledikleri, Washington’ın Suriye hesaplarının değiştiğini, Obama’nın Suriye’ye Esad’ın gözlükleriyle bakmaya başladığını gösteriyor.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2009 İlke Haber
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.